Evet.Merhabalar arkadaşlar.Ben şuan bunu neden yapıyorum bilmiyorum.Bu finalden sonraki bonus bölüm.Buraya yazmaya başladığım ilk günden beri neler hissettiğimi neler yaşadığımı düşüncelerimi biliyorsunuz
Peki ilk aşkımı biliyor musunuz?Oturup size ilk aşkımı anlatacağım evet.
İçimden geldi gecenin bi vakti.Sinirlerime bir şeyler oldu.
İlk sevdiğim insan hakkında biraz düşünürseniz.Beni bu kadar erkekler konusunda paranoyak yapan,onlara karşı nefretimin başlangıcını sağlayan piç mi piç biri olduğunu düşünebilirsiniz.Düşünmeyin.
Asla öyle biri değildi.Tanıdığım en iyi insandı. Bu yüzden sevmiştim zaten.Gerçekten hayatında tam olarak kimi sevdin ama tam olarak yani her şeyiyle diye sorarsanız bu o derim.
Peki nerden çıktı bu şimdi.Onu bana hatırladan bir eşyayı yıllar sonra gördüm ve tuhaf oldum açıkçası.
Belkide ondan sonra her erkekte barkında da onu aradım.Halen söylüyorum onu sevmekten önce ben ona hayrandım.Hareketlerine,sesine konuşmasına,insanlara olan yaklaşımına,giyimine kuşamına...Her şeyiyle tam biriydi.Kusursuz muydu tabiki değildi.Kusurları da vardır elbette.En çok ağladığım insan,hayatımda ona ağladığım kadar kimseye ağlamadım bunu da açık sözlülükle söylemek istiyorum.
En başa saralım.Okulun ilk gününe dokuzuncu sınıfıma dönelim.Biliyorsunuz barkınla on birinci sınıfta tanıştım.Yani iki sene sonra.
Neyse.İlk günün heyecanı var üstümde hiçbir şeye heyecan yapmayan biri olarak ben o gün bir başka heyecanlıyım eskiden tanıştığım bir arkadaşımla aynı sınıftayım okulu eleştiriyoruz beraber falan.
Sonra dışarıya çıktık bahçeye.Onu ilk orda gördüm.Siyah kapüşonlu sarı rampa saçlı uzun boylu ve zayıf bir çocuk,yanındaki dikkat etmediğim arkadaşıyla yanınızdan geçti ve ben o milisaniyelik zaman diliminde kısacık da olsa gülüşünü görmüştüm.Çok değişik ve güzel bir gülüşü vardı.Sonradan anlamıştım ki bu çok sık yaptığı bir eylem değildi.Köşeli yüzü belkide beni en çok etkileyen şeydi.Dışarıdan bakıldığında o ulaşılması imkansız tiplerden biriydi.Başka biriydi.Gülüşüne mi aşık olmuştum bilmiyorum arkadaşlar gerisini hatırlamıyorum sjsjdjds.
Herneyse ben bunun adını öğrenmek için kırk takla attım.Hiç Uğraşmadığım kadar uğraştım.İşte size can alıcı nokta benden dört yaş büyüktü.Dört ulan.Hani diyordum belki üç yaş falandır onbirdir seneye de burda olur.Yok anam çocuk oniki.Adını öğrenemedim.Hiçbir şeyini öğrenemedim.Sadece uzaktan uzağa baktığım göz göze bile gelemediğim biriydi.Bakın göz göze bile gelinmiyor kızlara bakmıyor hiç çünkü yürürken sadece önüne bakıyor ve acayip hızlı hareket ediyordu.İnsanlar hariç her şeye dikkat ediyordu.Her şeye.Bir ara dikkatını çekmek için önüne düşsem yada biri beni ittirse mi üstüne diye düşündüm bunlara kadar düştüm yani.
Buraya kadar okuduğunuz bölüm olanlar yani sadece bakma adını sanını bilmeden bakma,hoşlandığım zamanlardı sadece.Tanımıyordum çünkü.Ama tanımayı çok istiyordum.
Geri kalan tam bir tesadüfler eseriydi.Boş dersimizde müdür yardımcısı girmişti ve yine uzun konuşmalardan birini yapıyordu.Ben en önde leylayım dalmışım öylesine.En ön birde benim sevdiğim bir yer değil bilerek gidip oturacağım bir yer değil.Kura çektik sınıfça.
Ve burası denk geldi.En ön.O ara tarih hocamız girdi içeri ve duyuru yaptı bu seneki 29 ekim programını bizim okulumuz hazırlayacaktı ve bu hayat memat meselesi haline gelmişti.Okulun vitrinini gösteren bir gösteri olacaktı.Cumhuriyetin kuruluşu neler yaşandı bunları canlandıracaktık anılarla.
Bakın ben böyle şeyleri sevmem yani sahnede olmayı izlemeye bayılırım ayrı.Ama sahne benlik bir yer değil hiç değil.Hoca en son katılmak isteyen yürekli öğrenciler edebiyat hocasına adını yazdırsın dedi ve gitti.
Gittiği gibi müdür yardımcısı bağyan en önde masumca oturan bana döndü ve dediki "Sen sunuculuk için aday olmalısın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkeklerin Piçlikleri 2
Non-FictionKolay sinirlenebilen,inatçı,aşırı derece olmasada egolu,şanslı görünse bile şansla alakası olmayan.Bu benim.Nasıl görünüyorsam oyum.Değişmem. Ve buda benim hayatım.Nereye gidiyor bilmiyorum ama sanırım başımı belaya sokmayı çok iyi biliyorum. Ha bir...