Sabah uyandığımda, bugün Pazar yani doğal olarak boş günüm olduğundan, uzun bir gerinmenin ardından yataktan kalktım. Uyuşuk, uyuşuk lavaboya girdim ve yüzüme soğuk su çarptım. Üzerimdeki ayıcıklı pijamalarımı çıkarma zahmetine bile girmeden, merdivenlerden kayarak aşağı indim ve mutfakta kendime güzel bir tost yaptım.
Tostu yerken, bir yandan da telefondan maillerime bakıyordum. Tostumu bitirdikten sonra telefonumu elimden bırakıp, içim rahat etmediğinden dolayı, tekrardan odama çıktım ve dolabımın karşısına geçtim. Mavi renk bir skinny pantolonu altıma geçirdim. Üzerime de beyaz, kolsuz bir bluz geçirdim. Ayağıma da beyaz converse'lerimi geçirdim. Saçlarımı güzel ve düzenli bir şekilde at kuyruğu yaptığımda, hazırdım. Gerçi bugün evden çıkmaya niyetli değildim ama, olsun.
Tekrardan salona indiğimde, telefonumun çalış zilini duymuştum. Hızla oraya gidip, telefonumu elime aldım ve yüzümdeki gülümsemeyle birlikte, açtım.
"Günaydııııınn, Bay Evli Ama Hala Seksi Joseph Wilden."
Güldüğünü duymuştum. "Becky duymasın."
Omuz silktim. "Ah, merak etmeyin, bayım. Sevgili karınızla aranızı bozmaya hiç ama hiç niyetim yok. Sizi aşıklar sizi."
Daha da çok gülmeye başlamıştı. "Bugün neşen yerinde, bakıyorum?"
Başımı görebilecekmiş gibi, abartılı bir şekilde salladım. "Neden olmasın?"
Mırıldandığını duymuştum. "Bilemiyorum. Belki bunun nedeninin adı Zayn'dir." Bir anlığına duraksadı. "Ah, ya da neydi o çocuğun ismi? Hah. Scott da olabilir. Belki de bilmediğim başka bir erkek de vardı- Tanrı aşkına kaç erkekle görüşüyorsun sen?" diye sordu şaşkınlıkla.
Salona geldiğimde, koltuğun kenarına oturup, gözlerimi devirdim ve telefonu diğer kulağıma aldım. "Abartma, Joseph. Zayn'i hesaba katma bile. Mmmm Scott daaa," Dudaklarımı büzdüm. "Belki, olabilir. Bilmiyorum. Şuan herhangi bir şey yok aramızda."
"Sevgili değil misiniz?"
Başımı iki yana salladım. "Medya için. Herkesin bizi Zayn'le sevgili gibi zannetmemeleri için. Tanrım, düşüncesi bile kötü."
"Sen öyle diyorsan.. Ee yani yeni bir aşk doğuyor. Scott ve sen arasında. Yani, öyle dediğine göre bir şey var aranızda demek ki."
Tekrardan, dudaklarımı büzdüm. "O çok iyi birisi ama bilmiyorum işte. Bana o kadar iyi davranıyor ki. Ama ona karşı öyle bir duygu beslemiyorum."
"Zamana bırak. Zamanla sen de ne istediğinin farkına varabilirsin." dedi gülümsediğini hissettiğim bir ses tonuyla. Gülümsedim ama bir cevap vermedim. Bunu anladığında, konuşmasına devam etti.
"Ama Scott'la aranda bir şeyler geçerse, bana anlatacaksın. Hani, anlarsın ya."
Gözlerimi devirdim. "Kapatıyoruuuum." dedim uzatarak.
Hafifçe güldüğünü duymuştum. "Peki, peki. Kendine iyi bak, görüşürüz."
Tebessüm ederek, telefonu kapattım ve pantolonumun içine attım. Biraz yemeklik bir şeyler almanın iyi olduğuna karar vererek, cüzdanımı ve çantamı elime aldım ve evden çıktım. Yolda, markete doğru ilerlerken, karşıma yavru bir köpek çıkmasıyla, duraksayıp, gülümsedim ve köpeği sevmeye başladım.
"Oyyy sen ne tatlı şeysin öyle. Yerim ben senii." Köpeğin tüylerini kabartırken, gülmeye başlamıştım.
"Hey, sen o kızsın, değil mi?"
Başımı kaldırıp, tepemde dikilen kızı gördüğümde, hemen ayağa kalktım ve sorarcasına kaşlarımı kaldırdım.
"Joanne, Joanne Clancy?" dedi kız sabırsızca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two People In The Wrong
FanfictionÜç yıldan beri intikamını almaya yemin etmiş bir kız, Zayn'in sürekli değişen davranışları karşısında nasıl bir tepki gösterecek? Kaç yıldır aralarında sürüp giden bu nefret yerini aşka bıraktığında acaba hangisi güçlü kalabilecek? Bu nefret süreci...