Medyaya hayalimde canlardığım haldeki Eunji'nin resmini koydum. Sınıfa girerken ki tanınlamam da tam olarak saçları bu şekilde. Çok sevimli değil mii? Kızmayın ona ne olur.
Sınıfa Kai dışında biriyle yüzünde muhteşem bir gülümsemeyle giren Chanyeol sınıftaki kişileri iyice şoka uğratmıştı. Chanyeol'un gülümsemesine yeni yeni alışırlarken Baekhyun'a da gülümsemesi kafaları karıştırmış kızlarınsa cesaretlenmelerini sağlamıştı. Chanyeol sonunda uyum sağlamış ve açılmaya başlamıştı onlara göre.
Sehun ve Kai mutlulukla ikiliye döndü. Planları oldukça başarılıydı.
"Günaydın."
"Günaydın sevimli çift."
Baekhyun bu sözle kızarırken Chanyeol şaşkınlıkla baktı Kai'ye. Kai de onun soru dolu bakışlarını farkedip açıklama girişiminde bulundu..
"Sizi gördük. O gün tuvalete gitmeyip eve gitmeye karar verdik. Eşyalarımızı almaya geldiğimizde şarkı söylüyordunuz. Ve bizi farketmediniz. Size haber verebilmek için (!) bekledik. Sonrasında olanları da görmüş olduk. Biz de keyfinizi bozmamak için habersiz ayrıldık."
Chanyeol yüzündeki şeytan gülümsemesi bulunduran Kai ile kızardı ve sırasına oturdu. Sehun buna kahkahalarıyla karşılık verirken Kai yüzündeki artık şefkatli bi hale gelmiş gülümsemesi ile başını sıraya saklayan çocuğa bakıyordu. Şu an oğlunu evlendirmiş anne gibi mutlu hissediyordu kendini (puahahah). Bi saniye anne olan o olmazdı ki ne saçmalıyordu böyle? O olsa olsa baba olurdu (sbsbsb).
"Baek buraya gel. Seninle konuşacağım. Kai sen bu ders Luhan'ın yanına otur."
Kai kovulduğu için dudaklarını büzüp Luhan'ın yanına geçti. Şu an baba olma konusunu ciddi ciddi düşünüyordu. Babalar otoriter olmaz mıydı? Peki neden Kai'nin otoritesi Sehun'da etkisizdi?→→→→→→
Son ders zili de çaldığında rahatlamayla başını kaldırdı Chanyeol. Sonunda sevdiği çocukla vakit geçirebilecekti. Baekhyun'la sevgili olmalarından bu yana yaklaşık olarak 1 ay geçmişti. Ve bu bir ay hayatının en güzel anlarıydı ona göre. Tabi sürekli sırasına ve dolabına bırakılan aşk mektuplarını saymazsak. Nedense kızlar deli gibi ona itiraf yapmaya başlamıştı son üç haftadır. Chanyeol artık reddetmeye yorulmuştu onları ama onlar yorulmadan üşüşüyorlardı başına.
"Hadi Ji. Yapabilirsin hadi hadi."
Saçları kızıl ve dalgalı olan kız yanındaki kahküllü kız elleriyle ittirdi.
"İU. Gerçekten yapabilirim değil mi?"
Sorusuna karsılık kızıl saçlı kız tabiiikii der gibi bakmıştı diğerine. Dalgalı saçlarını iki yandan özensizce toplamış olsa da hala çok güzel gözüken kız bu bakış sayesinde cesaretle dolmuştu.
Ellleriyle kahkülünü düzeltti ve son kez arkadaşına bakıp sınıftan içeri girdi. Sınıftaki herkes okulun en popüler kızlarından birinin sınıflarına gelmesiyle şaşırmıştı. Ama güzel kız onları umursamayıp sınıfı taradı gözleriyle. Aradığını bulunca yüzüne bir tebessüm yerleştirip ona doğru ilerledi. Herkes merakla ne olacağını beklerken (ne biçim sınıf bu bee tüm dedikoducular, meraklılar içinde sdhdhs) . Kız çantasını koluna geçiren uzun çocuğun koluna dokundu. Uzun olan merakla kendinden oldukça kısa olan kıza döndü.
"M-merhaba C-chanyeol. Şeeyy.
Be-benim seninle konuşmam
g-gereken bir şey var. Şimdi
ko-konuşabilir miyiz?"
Chanyeol bıkkınlıkla kaşlarını çatmış kızı reddedecekken güzel kız ağlamaya hazır gözlerinde biriktirdi yaşları.
"Lütfen. Ç-çok önemli. 5 dakika
b-bile yeter."
Chanyeol şaşkınlıkla kıza baktı. Bu kadar acil olan neydi ki?
Baekhyun'a bakıp onay istedi gözleriyle. O da tüm konuşmayı duymuş ve sevgilisini kararsız halini farketmişti. Bakışlarına karşılık başını salladı ve dudaklarıyla ''git'' diye mırıldandı. Chanyeol bunun üzerine yeniden kıza baktı.
"B-ben.....t-tamam gidelim."
Az önceki ağlayacak hale gelen kız zaferle gülümsedi.
"Bildiğim harika bir kafe var. Orda konuşabiliriz. Senin için de uygun mu?"
"Uygun."
"Harika. Ahhh pardon kendimi tanıtmadım. Ben Eunji. Karşı sınıfınızdayım."
Chanyeol başını salladı ve ilerleyen kızı takip etti. Baekhyunsa endişeyle dudaklarını kemirdi. Gitmesini söyleyerek doğru mu yapmıştı?→→→→→→
Eunji içeceğinden bir yudum aldı ve merakla onu bekleyen uzuna döndü. Söyleyeceği cümleyi düşünürken hayranlıkla süzdü Chanyeol'u.( Onu daha okulu ilk gününde kestirmisti gözüne. Ama soğuk davranışlarından dolayı uzak durmustu. Ama şimdi uzun olan daha sıcak davranıyordu. Tabi su an ona öyle davranmıyordu ya orası ayrı konu.) Kıvırcık karamel rengi saçları rüzgardan dolayı karışmıştı. Merakla kıza bakıyordu büyük kahve gözleri. Kırmızı dolgun dudakları içtiği kahveden dolayı parlıyordu. Acaba bu dudakların tadına bakabilecek miyim diye düsünürken gözleri uzunun dudaklarında çok durmuş olmalı ki Chanyeol sahte bir öksürük bıraktı. Bunun üzerine bakışlarını onun gözlerine odaklayan kız onun başlamasını isteyen tavrıyla ağzını araladı.
"Chanyeol. Ben...s-senden çok hoşlanıyorum. Biliyorum seni çok tanımıyorum ve sende beni tanımıyorsun ama bana bir şans ve-- Chanyeol sen iyi misin? Çok solgun görünüyorsun."
Chanyeol gerçekten de kötü bir durumdaydı. Yeni bir atak geçireceği o kadar belliydi ki.
Başını zorlukla oynattı bir şeyim yok dercesine. Bi an önce uzaklaşmak amaçlı ayağa kalktı Chanyeol. Ama kararan gözleri buna izin vermedi ve yere yığıldı. Eunji minik bir çığlıkla uzunun yanına koştu hemen. O Chanyeol'u uyandırmaya çalışırken kafedekiler tarafından çağrılan ambulans geldi ve çantasıyla montlarını kapan kız hızla ambulansa bindi. Hastaneye gidene kadar Tanrı'ya yalvaran kız ne kendi telefonunu ne de Chanyeol'un çalan telefonunu umursuyordu. Baekhyunsa kötü bir şeyler olduğunu hissetmiş ve korkuyla Chanyeol'u arıyordu.→→→→→→
《K-kai?》
《Baek ne oldu?》
《Şey Chanyeol yanında mı?》
《Hayır. Neden Baek bir şey mi oldu?》
《Ben onu arıyorum ama telefonunu açmıyor. En son Eunji ile çıkmıştı. Sonra beni arayacağını söylemişti ama hala haber yok. Eğer ona ulaşırsan beni bilgilendirir misin?》
《T-tamam Baekhyun. A-ararım.》
Kai Baekhyun'un telefonu kapaması üzerine hızla Chanyeol'u aradı. Ama Chanyeol açmıyordu telefonu. Tekar tekrar araması üzerine sonunda telefon açıldı. Rahatlamayla nefes veren Kai duyduğu ince kız sesiyle erken davrandığını anladı.
《Pardon kimsiniz? C-chanyeol orda mı? Ona hemen verir misiniz telefonu?》
《B-biz hastanedeyiz. O....o
b-bayıldı.》
Kai duyduklarıyla şok olmuştu. Chanyeol uzun zamandır iyi gibiydi. Hatta Kai onun hasta olduğunu bile unutmuştu. Hızla hattaki kişiden adresi aldı ve montunu geçirip dışarı çıktı. Hastaneye gelir gelmez Chanyeol'u tekrar aradı. Eunji aynı numaranın tekrar aramasıyla telefonu açtı. Kat numarasını falan söyledikten sonra önündeki doktora döndü yeniden.
"Bayan Eunji. Hastanın durumu malesef ki çok ilerlemiş. Kanser onu hızla öldürüyor. Artık ameliyat olmak zorunda. Ameliyat olmazsa..Neyse. Siz onu ameliyat için ikna edin. Bi an önce bu ameliyatı olmalı."
Doktorun uzaklaşmasıyla Eunji bedenini sandalyeye bıraktı. Dudaklarından acıyla döküldü kelimeler.
"O...o kanser miymiş?"
Eunji şokla önüne bakarken Kai kızı görmüş ve koşarak yanına gelmişti.
"O nerde Eunji?....Eunji cevap ver bana o nerde?"
Zavallı kız başını yukarı kaldırıp esmer çocuğa baktı. Muhtemelen Chanyeol'un arkadaşıydı bu çocuk. Zaten onu Chanyeol'un yanında bir kaç kez görmüştü.
"O....k-kanser mi?"
Kai yıkılmış kıza baktı. Şimdi neden bu kadar kötü bir halde olduğu anlaşılmıştı. Eunji Chanyeol'un hastalığını öğrenmişti. Hem de en acı şekilde.....Sevgililer gününüz kutlu olsuuun. Belki gün içinde özel bir bölüm yayınlayabilirim bekleyin gshshsj.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Never Give Up
FanfictionOkula yeni nakil olan; uzun boyu, kıvırcık açık kahve saçları ve yakışıklı yüzü ile kızları kendine hayran bırakan ama soğukluğu ile insanları kendinden iten Park Chanyeol... Arkadaşı Kai'nin Chanyeol'le olan samimi ilişkisinden kaynaklı tanışan, ay...