İSTANBUL YOLCUSU

501 23 7
                                    

Yeni güne yine deniz kokusuyla uyanmıştı. Güneş doğmak üzereydi. Denize yansıyan renk cümbüşünü izlemek için ranzanın üst katından atladı ve koşar adımlarla evden dışarı çıktı. Evlerinin önündeki banka oturup güneşin doğuşunu izledi. Güneş yükseldiğinde eve geri dönmek için ilerlerken kapıda kendisini bekleyen babaannesini (SÜHEYLA) gördü. Zaten bu evde bir kendisi bir babaannesi bir de ablası Efsun erken kalkardı. Diğer dört ablasının erken kalktığı görülmüş şey değildi.

Ablası Efsun evi geçindirmek ve kardeşlerinin okuyabilmesi için kendi hayatından vazgeçip, okulunu bırakıp onlar için çalışmaya başlamıştı. Altı kardeşin en büyüğüydü ve sorumluluğu yüksekti. Kardeşleri okullarını bitirdikten sonra anne ve babalarının bıraktığı balık lokantasında çalışmaya başladılar. Bir yandan kendi mesleklerini yapmaya çalışıp bir yandan da lokantayı işletiyorlardı. Kendi mesleğini yapamayan bir tek Simirna'ydı.

Babaannesiyle birlikte içeri giren Simirna evdeki sessizlikten sıkılmıştı. Enerjik ve coşkulu bir ruh haline sahip olduğundan bu durum onu rahatsız etmişti.

" Sırf dükkanı öğleden sonra açıyoruz diye öğlene kadar uyumak zorunda mı bu ablalarım?"

" Ah be kızım, otuz yaşlarına merdiven dayamışlar ama erken kalkmayı öğrenemediler."

" Ben onlara öğretirim." Koşturarak yukarı çıktı. Babaannesi torununu durdurmadı. Onların birbirleriyle uğraşmalarını seviyordu.

İlk önce Elvan ve Mehtap ablalarını uyandırmaya gitti. Odalarına girer girmez bağırmaya başladı. " ABLALARIM KALKIN, EKMEK TEKNEMİZ BİRİCİK LOKANTAMIZ YANIYOR. UYUMAYIN BİŞEYLER YAPIN." Der demez ablaları ne yapacaklarını bilemeden yataklarından kalkıp Simirna'nın uydurduğu yangını söndürmeye gittiler. Onlar aşağıya inerken diğer ablaları Miray ve Sevdem'i uyandırmak için odalarına gitti. { Miray, Sevdem ve Simirna aynı odada, Elvan ve Mehtap aynı oda da kalıyordu. En büyük ablaları Efsun'un kendisine ait odası vardı.}

" ABLALARIM YETİŞİN. BABAANNEM KALP KRİZİ GEÇİRİYOR. UYANSANIZA BEE." Miray ve Sevdem kardeşlerinin bağırışı üzerine babaannelerini hastaneye yetiştirmek aşağıya koşturdular. Simirna'ysa gülerek aşağıya indi. Gülmekten karnına ağrılar girmişti. Ama ablaları sinirli bakışlarla merdivenlerden inen kardeşlerine bakıyordu.

" Yangın hee." dedi Elvan.

" Kalp krizi hee." dedi Miray.

" Ama ablalarım sizde erken uyanmayı öğrenin artık. Siz ablasınız bana örnek olmalısınız."

" Biz şimdi gösteririz sana örnek olmayı. " Dört ablası da parmaklarını çıtlatıp Simirna'nın üstüne atladılar. Ama Simirna erken davranıp ablaları üstüne saldırmadan yan tarafa geçti.

"Ay o benim bacağım."

" Kim ısırıyor benim kulağımı." Ablaları Simirna yerine birbirini ısırıp çimdikliyorlardı.

" Ablalarım kavga etmeyin ama. Hiç size yakışıyor mu?" Ablaları ayrılıp Simirna'yı kovalamaya başladı. Kovalamaca evin dışında da devam etti. Simirna ablalarından kurtulmak için kendisini denize attı.

" Sen illa ki çıkacaksın ordan." dedi Sevdem. Hiç biri, uyku sersemi olduğundan denize girmedi.

" Sizde gelin su çok güzel." Simirna tekrar suya daldı. Ablaları da kendisi de doğduklarından beri denizle iç içeydi ama Simirna aklına estiği anda pijamalarıyla bile denize girerdi.

" Beynimi döndürdünüz, geçin içeriye. Kahvaltıyı hazırlayın." Babaanneleri elleri belinde tüm torunlarını içeri sokmayı başardı. Simirna denizden çıkıp eve girdiğinde ablaları kahvaltı hazırlamaya girişmişti.

DENİZ KIZI MASALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin