LABİRENTLİ AŞK BAHÇESİ

115 12 1
                                    

"İyiyiz babaanne ne olsun işte. Geçinip gidiyoruz. "

" İyi kızım iyi. Yaban ellerde kendinize çok dikkat edin kızım. Birbirinize sahip çıkın."

" Merak etme babaannem biz birbirimize mukayyet oluruz. Hadi sonra görüşürüz." Deyip kapattı telefonu Efsun. İstanbul'a geldiklerinden beri bir koşturmanın, bir maceranın içinde olduklarından ailelerini ne kadar özlediklerinin farkında bile değillerdi. Telefonda konuştuklarında anlayabilmişlerdi onları ne kadar boşladıklarını. Artık daha sık haberleşmeye karar verdiler.

" Kızlar hadi ama." Öncü arabanın yanında beklemekten sıkılmıştı. Şayan'ın kahvaltı faciasından sonra kızlar mutfağı ele geçirdi ve güzel bir kahvaltı hazırladılar. Sütanne kızların hazırladığı kahvaltıdan oldukça memnundu. Tabi öncelikle mutfağın savaştan çıkma halini Şayan toplamıştı. O da istediğinden, düşündüğünden değil sütanne öyle istediğinden. Kahvaltıdan sonra herkes ne yapacağını bilmez şekilde otururken genç ruhlu sütanne herkesi gezmeye gitmeye ikna etti. Herkes arabalara bindiğinde Efsun babaannesini arayınca onları beklediler.

" Nereye gidiyoruz?"

" Gidince görürsünüz kızım. Hadi arabalara."

*** *** ***

"Burası çok güzel." Kocaman çiçek bahçesini görünce kendine hakim olmayıp içindekileri dışarıya yansıttı Simirna.

" Buranın adı Aşk Bahçesi. Aklınıza gelen gelmeyen tüm çiçekler mevcuttur burada. Buraya bir de oyun kurmuşlar. Bu bahçe aynı zamanda bir labirent. Şimdi herkes bu labirente tek tek girsin. Birbirlerini bulanlar birbirlerine aşık demektir. Oyun bu. Hadi bakalım." Sütannenin anlattıkları herkesin hoşuna gitti. Sırayla labirentin içine dağıldılar.

Simirna bu oyunu içtenlikle oynamak istiyordu. Akad'ı bulmak istiyordu. Ama her şey onun için ters gidiyordu ve böyle bir şey olmazdı. Labirentte Akad yerine Yakut'u bile bulabilirdi. Oyun için değil bahçeyi, bahçedeki çiçekleri keşfetmek niyetindeydi artık. Şimdiye kadar görmediği çiçeklere hayranlıkla bakıyordu.

Melis labirentin içinde kaybolmuş ama bu oyun çok hoşuna gitmişti. Şayan'ın patavatsızlıklarından sonra bu oyunla, bu güzel bahçeyle olanları unutmuştu. Bir köşeyi daha dönerken Eser'le çarpıştı. Eser, Melis düşmesin diye kolundan tuttu. İlk defa bu kadar yakınlaşmışlardı ve ilk defa Şayan ve Simirna hakkında konuşmadan öylece bakışıyorlardı. Labirentin kerameti gerçek olabilir miydi? Labirent gerçekten aşıkları birbirine mi kavuşturuyordu? Yani Eser ve Melis...

" Kusuruma bakma seni göremedim."

" Birbirimizi görebilelim diye getirdi ya sütanne bizi." Melis bu sözlerin altındaki anlamı anladı ama anlamazlıktan geldi. Birini sevmeye, bağlanmaya hazır değildi. Daha yeni bir nişan geçmişti başından. Üstelik aldatılmıştı. Her şey bu kadar yeniyken başka birine nasıl güvenebilirdi, nasıl sevebilirdi.

" Sütanne bizi buraya ortamı yumuşatmak için getirdi. Altında başka anlamlar arama." Deyip yürümeye başladı Melis. Bir an önce bu labirentin çıkışını bulmalıydı.

" Hey dur. ... Dursana Melis. " Arkasından koşturarak geldi ve kolundan tutup kendisine çevirdi genç kızı.

" Ne var Eser? Ne istiyorsun?"

" Sizin Şayan'la aranızda ne var? Mutfakta konuşmalarınızı duydum." Melis şaşırmıştı. Her şeyi öğrenmiş miydi yani. Simirna için üzülüyordu. Onun başının belaya girmesinden korkuyordu.

" Ne duydun ki sen mutfakta?"

" Şayan ' Hepiniz çenenizi kapalı tutacaksınız ve benimle iyi geçineceksiniz. ' dedi. İnsan arkadaşlarıyla böyle mi konuşur. Siz ne saklıyorsunuz?"

DENİZ KIZI MASALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin