Kabuslar, her yerdelerdi. Her şekilde karşımıza çıkıp bizi yıkabiliyorlardı. Sonat, aynadan kendine bakıp sarı saçlarına elini geçirdi. Kendi seçmediği halde yaşadığı bol çıkar dolu bir hayatı vardı. Memnun sırıtışı yüzüne yaklaşırken aklına kazandığı paralar geliyordu.
Çıkarlı ama zengin.
Her şeyi bilmesi gerekirdi. Bertuğ'un durumunu bilmeseydi, asla gruba katılmazdı. Televizyondan sesler gelince o tarafa döndü ve bu akşam çıkacak olan savaşçıları gördü. Anka'nın yüzünü görünce yüzünde belli belirsiz bir sırıtış olmuştu. Yapmacık olduğu belli olan üzgün yüzünü takındı ve mırıldandı,
''Ah, Anka. Adının anlamını asla taşıyamayacaksın. Çünkü, seni kendi ellerinle öldürecek bir katilin var, benim tatlı Anka'm'' deyip sırıttı ve televizyonu kapattı. Kumandayı gelişigüzel bir biçimde koltuğa atıp hırkasını üzerine geçirip odadan çıktı. Odanın sonunda gördüğü kişi boğazının kurumasını sağlarken ağır bir küfür mırıldanıp elini sargılı yarasına götürüp hafif yamuldu.
''Daha çok... Sonat? Aman Tanrım!'' koşuş seslerinden sonra Madera'nın kendini kaldırdığını anladı.
''Ah, Mad.. Acıyor'' dedi acıklı sesiyle. Madera onu odaya götürüp yatağa yatırdığında eğildiği için kısa eteği yukarı doğru kıvrılmıştı. Mad, anlar anlamaz kapattı ve Sonat'ın saçını okşadı.
*****
Elbisemin eteğini hafif kaldırıp yürümemi kolaylaştırırken bir yandan da önümden yürüyen Casmin'e baktım. Elbisesinin eteği kısa olduğu için kaldırma gibi bir sorun yaşamıyordu. Nefesimi tutup bekleme kısmına Casmin'le birlikte geçtim. Ayda çoktan televizyon kısmına gitmişti bile...
''Gittiğimizde birbirimizden asla uzaklaşmamız gerek'' dedi elimi tutup. Gözlerimi kapayıp başımı onaylar anlamda salladım.
''Casmin Kanter'' dedi muhafız. Gözlerimi açıp korkuyla Casmin'e baktım. Bana bakmayıp elimi bıraktı ve Ayda dışarı çıkarken içeri girip kapıyı arkasından kapadı.
''Nasıldı?'' dedim Ayda yanıma otururken. Topuz yapılan saçını tek hamlede açtığında uzun, sarı saçları omuzlarına doğru düşmüştü.
''Bir an sorularının asla bitmeyeceğini sandım!'' dedi sıkıntıyla. Yarım saat sonra Casmin çıktığında adımı seslendiler ve hızlı adımlarla içeri girdim.
Etraf, kör edici bir beyazla kaplanmıştı. Siyah olan tek şey oturacağım koltuktu. Hızlı adımlarla oturacağım koltuğa geçtiğimde önce bir ses ''Anka Arsa?'' diye sordu. Onu onayladığımda sorular başlamıştı.
''Kaç yaşındasın?''
''17 yaşımdayım.''
''Deneyimlerin neler?''
''Okçuluk ve bıçak.''
Ve böyle devam etti...
******
Sonunda bittiğine sevinerek odadan çıktığımda sert bir bedene çarpmıştım. Bir adım geri giderken çarptığım kişiye baktım. Gördüğüm kişiyle boğazımın kuruduğunu hissederek sertçe yutkundum ama boğazıma bir yumru oturmuş gibiydi.
Lanet olsun...
Babam bana sert sert bakarken eteğimi yerde sürükleyerek hızla uzaklaşmaya başladım. Casmin'leri o panikle bekleyememiştim bile. Odama doğru koşarken eteğime basıp tökezledim. Bir el belimi tutup ayakta kalmamı sağlarken Bertuğ'a baktım.
''Küçük cadı, nereye böyle?'' dedi beni doğrulturken. Gözlerine bakıp titrekçe bir nefes aldım. Bertuğ elini saçıma götürüp okşadığında çekildim.
''Dokunma bana'' deyip odama ilerlemeye devam ettim. Kısa sürede odama girdiğimde üzerimi çıkarır çıkarmaz kendimi yatağa attım. Saatin erken olup olmaması umurumda değildi.
Asıl savaş, yarın başlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Savaşçı #DÜZENLEMEDE#
Fiksi IlmiahDünyanın orta kesimlerinde ki bir bölgede, neredeyse tüm dünyayı kapsayan bir savaş olmuştu. Savaş hala az olsada devam ediyordu. Bizim minik kasabamızda 3 adet ayrı toplum vardı. Bu sene benim içinde olduğum toplumdan biri gidecekti ve ben acı gerç...