İyi Okumalar..!!
Harry elindeki silahı yere düşürdü. Ama biz hala bu olana inanamayarak ona bakıyorduk. Tristan yerdeydi ve ağızından kan akmaya başlamıştı bile.Adamlar bile ne yapacağını şaşırmıştı. Düşürdüğüm silahı yerden aldım ve onlara doğrulttum. Bianca adamların silahlarını bellerinden aldı ve yanıma gelip iki silahı birden onlara doğrulttu.
"Şimdi şu leşide alıp defolun gidin burada!" dedim sinirle. "Hemen!" Bu seferde bağırmıştım.
Adamlar Tristan'nı kucaklayıp gitmişlerdi bile. Harry donuk bir ifade ile heykelden farksız öylece duruyordu.
"Bianca bizi yalnız bırak!" dediğimde tek kelime etmeden silahları masanın üstüne bıraktı ve gitti.
O gittiğinde Harry'e doğru koştum ve ona sıkıca sarıldım. Ellerimi sırtında daireler çizerek okşuyordum. Her ne kadar kolum acısada şuanda o daha önemliydi. Elleri hala iki yanında duruyordu ve bu iyi değildi.
"Sarıl bana... Sarıl bana Harry... Sımsıkı sarıl." dememe rağmen hala bir tepki yoktu. O halde ondan bir tepki alana kadar böyle kalmam gerekiyor.
Neredeyse on dakikadır bu haldeydim ama hala bir şey yoktu. Ta ki şimdiye kadar.. Uzun kollarımı beni sardı ve beni hiç bırakmayacak şekilde sıktı. Kafasını boynuma gömdü ve göz yaşlarını serbest bıraktı.
"Yapmamam gereken şeyi yaptım.." Sırtını okşamaya devam ettim. "Ben kimseye zarar vermek istemedim."
"Sen yanlış bir şey yapmadın! Sen korudun.. Sen beni korudun Harry! Sen kötü bir şey değil, aksine birini ölümden kurtardın." dedim ve bilinçsizce onu sakinleştirmek amacıyla yanağından öptüm.
"Evet ama--"
"Şşş! Sakin ol şimdi tamam mı? Sen gidip sıcak bir duşa al ve kendine gel." dedim ve onu kollarından tutarak kendimden uzaklaştırdım.
Yüzüne baktığımda akan yaşlar gözlerinin etrafına dağılmıştı. Kaşları çatıktı ve sert nefesler alıyordu. Onu tekrar sakinleştirmek amacıyla alnından öptüm ve bu sefer çeneme doğru nefesini üfledi.
Yüzü tekrar yüzümle hizalandığında gözlerini benden çevirmedi ve bu beni değişik bir hale sokuyordu. Ellerinin ikisinide boynuma getirdi ve beni kendine yaklaştırarak alnımı alnına dayadı. O gözlerini kapatırken ben heyecandan ölüyordum.
"Yemin ediyorum sana bir şey olacak diye o kadar korktum ki."
Babamdan sonra birisi benim için ilk defa bu kadar üstümde duruyordu. Yıllar sonra böyle hissetmek çok değişikti. Bundan yararlandım ve bir kaç dakika olsa bile, bu anın tadını çıkarmak için gözlerimi kapattım.
Harry'nin vücudundaki ısı sevginin bir parçasıydı. Hayattından haberi olmayan ve şuanda hayatını karartmaya çalışan ekip ile bir aradaydı. Ama ben bunu engelleyecektim! Josh'ın ona zarar vermesine izin veremem.
"Harry hadi gidip duş al." dedim ve gözlerimi açtım. Benden uzaklaştı ve kendini toplamaya çalışarak banyoya girdi.
O banyoya girince bende telefonumu buldum ve Josh'ın numarasını tuşladım. Biz okuldakilerle görevliydik, dışarıdaki aptallardan değil.
''Ne var?''
''Josh dışarıda durumları kontrol ettiğini sanıyordum.''
''Ediyorum bebeğim.''
''Yalancı herif!...'' Sesimi kontrol etmeliydim. Yani Harry duymamalı. ''Bugün o Tristan denen pislik geldi ve beni öldürmeye kalktı. Ama beni kurtaran Harry oldu.''
''Bir dakika! Yani Harry adam mı vurdu?'' Sesi şaşkındı.
''Evet! Ne kadar stres yaşadığını biliyor musun?''
''Korkak ve ezik olması benim suçum değil!''
''Bunun eziklikle alakası yok! Harry senin gibi piçin teki olmadığı için verdiği tepkiler çok normal.''
''Bakıyorum da senin dilin fazla uzamış.. O dilini kesmenin yolunu çok iyi biliyorum... Beni iyi dinle Riva! Görev dışında o çocuk ile samimiyet kurmayacaksın. Yoksa senin yüzünden o zavallının canı çok kötü yanacak.''
''Onun hayatını mahvediyorsun! Bundan daha kötü ne olabilir?'' İşte gülmeye başlamıştı.
''Kötülük asla durmaz küçük Riva!'' dedi ve tekrar gülerek telefonu kapattı.
Telefonu sinirle yatağa fırlattım ve dengemi kaybetmemek için arkamdaki masaya tutundum. Git gide işim zorlaşıyordu. Ölüme bu kadar az kalmışken bu kadar stres... Bana iyi gelmeyecekti.
Banyonun kapısı açıldığında içerideki sisli hava dışarıya çıkıyordu. Hava ile beraber Harry'de ıslak saçlar, ıslak vücut ve belinde bir havlu ile çıktığında ağızım açık kalmıştı. Gerçekten... Tarif edilemeyecek bir görüntüydü. Tabii ki de iyi anlamda.
Beni gördüğünde onunda benim gibi kızarmaya başladığını fark ettim. Ne? Kızarmak mı? Ben mi? Ben bu çocuğu tanıdığımdan beri kendimi tanıyamaz oldum diyebilirim.
''B-Ben arkamı döneyim, sende r-rahat giyin.'' dedim ve hiç vakit kaybetmeden arkamı döndüm.
Arkam dönükken bile hareket ettiğini hissedebiliyordum. Hatta dolap kapağını açarken bile sesini duymuştum. İçimden önüme dönüp onu giyinirken görmek istiyordum. Bu arada o çıplakken fark etmiş olduğum bir noktada siyah mürekkepleriydi. Vücudunda kaç dövmesi var gerçekten merak ediyordum? Fazla görememiştim ama fazla olduğuna emin gibiydim.
''Dönebilirsin!'' dediğinde düşüncelerimden çıktım ve arkamı döndüm. Üstünde siyah tişört, altına lacivert dar pantolonunu ve ayağına da kahverengi botlarını giymişti.
''Daha iyi misin?'' dedim iyi olduğunu umarak.
''Evet! Daha iyiyim!'' dedi ve gülümsedi.
İçimdeki ona olan sarılma isteğim çok güçlendi ve yanına gidip sarılmıştım. Kolları hiç düşünmeden beni sarmıştı. Ve nasıl olduğunu bilmediğim bir anda ağlamaya başlamıştım. Belki de hayata verdiğim savaştan dolayı yorulmuştum.
''Riva benim yüzümden ağlama! Ben o acımasız kızın olmasını istiyorum.'' dediğinde güldüm ve yüzüne baktım.
''Sana bir şey olmasına asla izin vermeyeceğim!'' dedim ve bir anda bunu söylediğim için pişman oldum. O ise şaşkın bakışlarla gülümsemişti. Bana gelirsek ben utancımdan kızarıyordum.
Beni kendine daha çok yaklaştırdığında aramızda santimler kalmıştı adeta. Bu beni ve kalbimi çok heyecanlandırmıştı. Dudakları yavaşça benimkilere yaklaşıyordu. Bunu istediğimi biliyordum ve gözlerimi kapattım...
Ama Josh'ın dedikleri aklıma geldiğinde elimi dudaklarına koydum. Kaşları çatmıştı ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bu yüzden tek yaptığım şey yanağından öpmek oldu.
Gözlerinde hayal kırıklığı vardı ve bu beni daha da kötü hissettirmişti. Onu öpmeyi çok istiyordum ama onu tehlikeye atamazdım...
Affet beni Harry...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scream [h.s]
FanficGizlendiğim hayatta, duyduğum çığlıklar arasında bir tek onun sesi ilahi gibi geliyordu. Zor bir kızdı ama beni tamamlayan zıt kutubum gibiydi. O beni kurtardı, ben ise onu kollarımın arasında öldürdüm. Cennet kadar güzel, cehennem gibi yakıcıydı. Ç...