Bu sefer cidden kapana kısılmıştık!
Justin oralı bile değildi. Sanki onu itmesem mutfak tezgahında beni düzmeye çoktan hazırdı. Başımızın ne tür bir belada olduğunu idrak edememişti henüz.
"Ne yapacağız şimdi?" Panikle ileri geri adımladım. Justin'in acilen ortadan kaybolması gerekiyordu. Mutfak camına gözlerim ilişince duraksadım, ama hayır, Justin'i altıncı kattan atıp seni seçtim pikaçu diyemeyeceğim için bu seçenek pek de mantıklı değildi.
"Sorun değil, ona ikimizi açıklamanın vakti çoktan geldi. Her şeyi yoluna koyabiliriz. Sadece elimi tut. Benimle olduğun sürece hiçbir sorun bizi bitiremez." Parlayan gözlerindeki umut kırıntıları beni olduğum yere mıhladı. Dilimi yutmuşa döndüm. Dudaklarıma bakıyor, kabul etmemi bekliyordu.
Yapamazdım.
Ben sessiz kalınca, "O zaman onu bayıltana kadar döverim ve buradan siktir olup gideriz." diye tısladı.
Gözlerinde anlık bir karartı belirince arkaya doğru sendeledim. Delirmiş gibiydi. Biliyorum tahammülü kalmamıştı, pürüzleri aşmak istiyordu. Bende istiyordum. Ama bunun için biraz sabretmeliydik. Aramızdaki şey yeni filizlenmiş bir hoşlantıdan çok daha fazlasıydı. Geçmişin ve geleceğin gölgesinden kurulmuş değildik.
Kendini iyice kaptırmış kapıya giderken onu yakasından tutup kendime çektim. Bakışlarındaki umut yerini öfkeye teslim etmişti. Başı dik, bakışları sivriydi. Onu ikna etmek zor olacaktı.
"Kendine gel, Justin! Aklını mı kaçırdın!" Korkudan tişörtüne sıkıca yapışmıştım çünkü son derece ciddiydi. Engel olmasam Ryan'le ciddi bir kavgaya girişeceğinin bilincindeydim ve sorun şuydu ki Ryan'in suçu bile yoktu. Benim aptallığıma kurban giden iyi bir insandı sadece.
"Evet kaçırdım! Herif sevgilimle benim istediğim hayatı yaşıyor ve onunla bir ge-"
O daha sözünü bitiremeden zil tekrar çalınca bir kez daha yerimde zıpladım. Bir an önce kapıyı açmam gerekiyordu çünkü az sonra kendisi açacaktı. Anahtarı yanında olmasına rağmen zili çalmak onun alışkanlığı gibi bir şeydi. Cebinden çıkarmaya üşenip benim açmamı beklerdi hep.
"Lütfen, yalvarırım sakin kal. Şu an ihtiyacım olan tek şey bu." Gözlerinin içine bakıp sinirini yatıştırmayı hedefledim. Ryan'i gördüğü yerde boğazlayacakmış gibi duruyordu. Yapardı da. "Buna gerek yok. Şimdi kapıyı açacağım ve sen sadece uğramışsın gibi yapacaksın, tamam mı?"
"Ama-" parmak ucunda uzanıp onu öptüm. Başka türlü susmayacaktı.
"Benim için?" dedim üstüne basa basa, göz kontağımızdan zor da olsa kaçarak yutkundu. Sinirinden taviz verip zorla kafa sallayınca derin bir nefes verdim. Direteceğini düşünmüştüm.
Kollarını göğsünde birleştirip geri çekildi, kaşları hala çatılıydı. "Senin için!"
Ona minnetle baktım. Ben de istiyordum karşısına dikilip her şeyi söylemeyi ama Ryan hak etmiyordu. O sadece beni sevmişti, her zaman yanımda olmuştu, bana sahip çıkmıştı. Beraber ağlayıp beraber gülmüştük. Şimdi ben bu insanın karşısına geçip her şeyi silmişim gibi davranamaz, onu yüz üstü bırakamazdım. Ryan bendeki Justin boşluğunu kapatmaya çalışmıştı. Bense onda kendimin sebep olduğu bir boşluk açamazdım.
Kapıyı açtığımda Ryan anahtarını çoktan çıkarmıştı. Neyse ki ondan önce davranmıştım. "Hoş geldin!" diye şakıdım her şey normalmiş gibi. Sırtımdan soğuk soğuk terler süzülüyordu.
Ryan gerginlikle gülümsedi. "Merhaba."
Onda bir haller olduğunu hemen anladım. Eh, biriyle uzun süre yaşadığınızda bu kaçınılmazdı. O buz gibiydi ve bundan kastım ısı düşüklüğü değil onun davranışlarıydı. Yüzüme bakmamıştı bile. Suratı mahkeme duvarı gibiydi. Eve her geldiğinde beni kollarına alıp öpen adam şimdi sadece burukça bir selam veriyor olamazdı. Bir şeylerin onun için ters gittiği barizdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/41079832-288-k847541.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dangerous Passions - Bieber
ФанфикÖnümde iki seçenek vardı. Ya beni seven biriyle mutlu olmayı deneyecektim, ya da sevdiğim adamın kolları arasında hayat bulacaktım. Sorun şuydu ki, hangisini seçersem seçeyim işler benim için sarpasaracaktı.