2. Bölüm

126 15 1
                                    

-Erdem-

Yatağına uzanmış öylece tavanı izliyordu. Üst ranzada yattığı için tavanı görebiliyordu. İçeride kimisi kitap okuyor, kimisi tesbih çekiyor, kimisi uyuyor, kimisi de gençlik yıllarından bahsediyordu. Erdem yavaşça doğrulup ayaklarını aşağı sarkıttı ve ranzasından atladı. En köşede duran, hiç durmadan kitap okuyan yaşlı adamın yanına ilerledi. Bu adam içlerinde en yaşlısıydı. 50 yaşında vardı en az. Adam Erdem'i farkedince başını kitaptan kaldırıp Erdem'e döndü. ''Gel evlat. Bir isteğin mi vardı?'' diye sordu. Bir yandan da yavaşça doğrulup oturmaya çalışıyor, Erdem'e oturması için yer açıyordu. Erdem adamın yanına otururken, ''Sürekli kitap okuyorsunuz. Merak ediyorum ne okuduğunuzu.'' dedi. Yaşlı adam burukça gülümsedi. ''Yıllar geçse de kitaplar eskimiyor evlat. Yıllar geçse de, gençliğimiz gitse de, fikirler çürümüyor.'' dedi. Erdem gözlerini yaşlı adama dikmiş ona öylece bakıyordu. Erdem, ''İsminiz nedir amca?'' diye sordu. Yaşlı adam usulca, ''Ahmet.'' diye cevapladı. Erdem, ''Memnun oldum amca. Erdem ben de.'' dedi. Erdem başını uzatıp, ''Ahmet amca. Ne okuyorsun?'' diye sordu elindeki kitaba bakarak. Yaşlı adam elindeki kitabı Erdem'e uzattı. Erdem kitabı alıp inceledi. Nazım Hikmet Şiirleri. Sayfanın arasında bir mektup vardı. Yaşlı adam, ''O mektup kızımdan evladım. Nerede kaldığımı unutmayayım diye koyuyorum arasına. Malum yaşlılık.'' dedi. Erdem hafifçe tebessüm ederek yaşlı adamın kaldığı sayfaya göz gezdirdi. Şiiri içinden okudu.

Çıkar boynundan at o ipi çocuk!

Salıncaklar mı yok sana?

Kalk hadi o soğuk betondan,

Yatacak başka yer mi yok sana?

Annemi verdim, babamı verdim, en sevdiklerimi verdim ölüme de;

Ben bu yaşımda gitmenin böylesini görmedim.

Kırılan bir boyun gibi orta yerinden kırıldığını ömrün...

Görmedim Ademoğlunun dalından koparılır gibi koparıldığını...

Ve böylelikle umut etme kabiliyetimizi aldılar elimizden.

Ne diyeyim, dilerim ihtiyacı olan birine gidiyordur bizden aldıkları umut!

Dünya adaletsiz çocuk!

Dünya zorba.

Elbet eşitleneceğiz o gün, kıyamda.

Bu kekeme, toz ve duman sözlerimi iyi belle!

Bahara kalmaz, gelirim yanına.

Erdem yavaşça başını kaldırdı kitaptan. Şiirin bir kısmı aklında yankılandı: ''En sevdiklerimi verdim ölüme de...'' Erdem kitabı kapatıp yaşlı adama uzattı. Yüzünde bir gülümseme belirdi. ''Çok güzel bir şiirmiş Ahmet amca.'' dedi. Yaşlı adam, ''Senin gibi gençler sever mi böyle şeyleri?'' diye sordu. Erdem, ''Şiir okumanın yaşı mı olur Ahmet Amca.'' dedi. Yaşlı adam gülümseyerek, ''Haklısın evladım.'' dedi. Gardiyan, ''Ahmet Aktaş.'' diye bağırdı. Yaşlı adam ayağa kalktı. ''Buyur evladım.'' dedi. Gardiyan, ''Amca ziyaretçin var.'' dedi. Yaşlı adam sevinerek, ''Kızım geldi herhalde.'' dedi. Erdem adamın gözlerindeki mutluluğu izledi. Yaşlı olmasına rağmen hızlı adımlarla gidişini izledi. Acaba ne suç işleyip buraya gelmişti diye düşündü. Gözleri yavaşça pencereden dışarı kaydı. Gökyüzünün eşsiz maviliğine daldı. Özgürlüğün mavisine.

-Beril-

Beril ziyaretçi odasına girince sandalyesine oturdu. Gözlerini müvekkiline dikti. ''Beril Hanım. Oğlumu siz mi ikna ettiniz?'' diye sordu Sinan. Beril, ''Hayır. Oğlunuzu eşiniz ikna etti.'' dedi. Sinan kaşlarını çattı. ''Eşim mi? Nasıl olur? Oğlumuzu ateşe atmaz o.'' dedi. Beril elini kulağına götürmek üzereydi fakat kendine engel oldu. ''Beyefendi.'' dedi sinirle. Ardından derin bir nefes alıp, ''Sayın müvekkilim.'' dedi sakinleşerek. ''Farkında mısınız bilmiyorum ama bu yaptığınız doğru değil. Hukuka aykırı.'' diye devam etti. Sinan, ''Avukat Hanım. Ne yapsaydım? Bıraksaydım da oğlum hapislerde mi çürüseydi?'' diye sordu. Beril, ''Hapishane sadece suçluları içeri tıkıp mazlumlara güç gösterisi yapmak için değildir. Islah etmek de hukukun görevidir. Oğlunuzu yaptığı her yanlışta koruyamazsınız. Eğer korursanız, doğru yolu bulamaz.'' dedi. Sinan, ''Kıyamıyorum ona. Kanım, canım o benim.'' dedi. Beril, ''Adalet kana paraya değil, haklı olana bakar.'' dedi. Ardından, ''Geçmiş olsun. Bugün salacaklar sizi.'' dedi ayağa kalkarken. Sinan telaşla ayağa kalktı, ''Oğlum. Ona ne olacak Avukat Hanım?'' diye sordu. ''Kesin bir şey söylemek zor Sinan Bey. Her şey hakimin takdir yetkisine kalmış. Hakim ağır tahrik sonucu öldürmeye ikna olursa eğer, 10 yıl kadar hapiste kalacaktır.'' dedi. Sinan, ''Size güveniyorum Avukat Hanım.'' dedi. Beril'in yüzünde küçük bir tebessüm oluştu. ''Bana değil, adalete güvenin Beyefendi.'' dedi.

MasumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin