7. Bölüm

270 12 2
                                    

-Erdem-

Erdem ziyaretçi odasına girdiğinde karşısında Beril'i gördü. Yüzünde istemsizce bir gülümseme oluştu. Yerine otururken, ''Merhaba Beril Hanım.'' dedi. Beril, ''Merhaba.'' dedi. Beril'in yüzünü asması Erdem'in gözünden kaçmadı. Erdem, ''Bir sorun mu var?'' diye sordu. Beril, ''Seher Hanımla konuştum. Lakin ne ifadenizi doğruladı ne de itiraz etti.'' dedi. Ardından ellerine bakarak iç çekti. ''Bir de konuşmama izin vermeden beni evden kovdu.'' dedi. Erdem düşünceli bir şekilde başını salladı. Beril merakla, ''7 sene önce olanlar Seher Hanım yüzünden miydi?'' diye sordu. Erdem başını kaldırıp gözlerini Beril'e çevirdi. ''Siz bunu nereden biliyorsunuz?'' diye sordu şaşkınlıkla. Beril kısa keserek, ''Erdem Bey. Neler oldu 7 sene önce?'' diye sordu. Erdem gözlerini kenetlediği ellerine çevirip bir müddet sessiz kaldı. ''Seher benim çocukluktan beri tanıdığım bir insan. Aynı zamanda da çok güvendiğim birisiydi.'' dedi.

**

7 yıl önce

Erdem telefonu çalınca açtı. ''Efendim Seher?'' dedi. Seher ağlarken, ''Yardım et. Yardım et Erdem.'' dedi. Erdem ayağa fırlayarak, ''Ne oldu Seher?'' diye sordu. Seher, ''Öldü. Sanırım. Bilmiyorum. Ölmüş olamaz.'' dedi hıçkırarak. Erdem şaşkınlıkla dinlemeye devam ediyordu. ''Yardım et. Buraya gelip kurtar onu.'' dedi. Erdem, ''Neden bahsediyorsun?'' diye sordu. Seher, ''Okulda insanları nasıl kurtaracağını öğrenmişsindir. Kurtar onu!'' diye bağırdı. Ardından, ''Korkuyorum.'' dedi aciz bir sesle. Erdem, ''Geliyorum. Tamam, sakin ol. Neredesin şuan?'' diye sordu.

Erdem'in otele varması yaklaşık 15 dakika sürdü. Otobüsten atlayıp hızla otelin girişine koştu. Seher'in kaldığı odayı resepsiyona sorduktan sonra asansöre bindi. Ardından hızla 214 numaralı odayı bulup kapısı açık odadan içeri girdi. Yerde yatan adama, içki şişelerine, bir de köşede titreyerek oturan Seher'e baktı. Ardından tekrar yerdeki adama dönüp, ''Öldü mü?'' diye sordu. Seher ağlayarak, ''Bilmiyorum.'' dedi. Erdem yavaşça yere çöküp parmaklarını adamın boğazına dayayıp nabzına baktı. Düz bir sesle, ''Ölmüş.'' dedi. Seher, ''Neden? Neden ölmüş?'' diye sorguluyordu bir yandan. Seher kendi kendine, ''Ben öldürmedim. Neden ölmüş?'' diyordu. Erdem Seher'e döndü. Seher, ''Neden bana öyle bakıyorsun?'' diye bağırdı. Ardından, ''Ben öldürmedim.'' dedi. Erdem yerden kalkıp Seher'in yanına gitti. Elindeki kırık şişeye baktı. ''Bununla mı vurdun adama?'' diye sordu. Seher elindeki şişeyi yere atarak başını iki yana salladı. Bir yandan da ağlıyordu. Erdem Seher'e bakarak, ''O adam, sana kötü bir şey yapacaktı değil mi?'' diye sordu. Ardından, ''Başka seçeneğin yoktu değil mi?'' diye sordu. Seher başını hızla salladı. Erdem Seher'in titreyen ellerini tuttu. Seher'in gözlerine bakarak, ''Sakin ol. Bu nefsi müdafaa ve kaza cinayeti. Eğer teslim olursan hafifletici sebep sayarlar. Hatta tahliye bile edilebilirsin.'' dedi. Ardından, ''Teslim ol.'' dedi. Seher ağlayarak, ''O zaman biterim ben.'' dedi. Seher, ''Nefsi müdafaa mı? Hafifletici sebep mi?'' diye sordu. ''Hiçbirine ihtiyacım yok!'' diye bağırdı. ''Eğer halka açıklanırsa, o zaman Muhabir Seher biter.'' dedi. Erdem, ''Muhabirlik yapmazsan ne olur? Başka bir şeye başlayabilirsin.'' dedi. ''Her şeye yeniden başlarsın.'' dedi. Seher Erdem'e bakarak, ''Eski çöplüğüme geri mi döneyim yani? Beni hergün döven abimin yanına geri mi döneyim!'' diye bağırdı. Ardından, ''Bugünlere gelmek için ne kadar çalıştım biliyor musun?'' dedi. ''Cehenneme geri mi dönmemi istiyorsun?'' diye sordu. ''Öl desen daha iyi.'' diye devam etti. Ardından sanki aklına bir şey gelmiş gibi, ''Ölmek daha iyi.'' dedi. Yerdeki cam kırıklarından birini eline aldı. Erdem onu durdurmaya çalışırken, ''Bırak. Bırak beni.'' diye bağırdı. Erdem, ''Ne yapıyorsun Seher? Bırak onu.'' dedi. Seher çırpınırken, ''15 sene boyunca o sefalete katlandım ben. Hayallerimi gerçekleştirebilmek için.'' dedi. Ağlayarak, ''Yaşamak için bir nedenim yok.'' dedi. Erdem'in acı içinde bağırmasını duyunca durdu. Seher elindeki cam parçasıyla Erdem'in kolunu kesmişti. Kesik derin olmasa da kolundan akan kanı farketti. Erdem kolundan akan kanı bir yandan durdurmaya çalışıyordu. Seher Erdem'in koluna uzandı. ''Erdem.'' dedi endişeyle. Erdem onu umursamadan, ''Ben olamaz mıyım?'' diye sordu. ''Senin yaşamak için bir nedenin olamaz mıyım Seher?'' diye sordu. Seher ağlamakla yetindi. Erdem gömleğini çıkarıp kolundaki yaraya bastırdı. Hiç konuşmadan dakikalarca durdular. Belki de saatlerce kim bilir. Erdem bir çözüm yolu bulmak için deli gibi düşünüyordu. Seher ise hayattan vazgeçmiş bir şekilde öylece dışarıyı izliyordu. Seher konuşarak sessizliği bozdu. ''Bazen düşünüyorum. Tanrı neden bana karşı bu kadar acımasız.'' dedi. Seher yüzüne yapmacık bir gülümseme yerleştirdi. ''Acıktım.'' dedi. Eline telefonu alırken, ''Karakolda belki bir şeyler ikram ederler.'' dedi. Ardından kendi söylediklerine gülerek, ''Bu durumda bile böyle konuşabiliyorum.'' dedi. Erdem telefonu Seher'in elinden alıp kapattı. Ardından masadaki bardağı alıp havlu ile Seher'in parmak izi kalmayacak şekilde sildi. Seher, ''Ne yapıyorsun?'' diye sordu. Erdem, ''Ben öldürdüm o adamı.'' dedi. Seher, ''Erdem!'' diye itiraz etti. Ardından ne yaptığını anlayıp kolunu tuttu. ''Yapma. Yapma dedim.'' diye bağırdı. Erdem Seher'i omuzlarından tutup, ''Git. Derhal git. Ardına bile bakma tamam mı?'' diye sordu. Seher başını iki yana sallayarak, ''Hayır istemiyorum. Neden?'' diye sordu. Gözyaşları yanaklarından akarken, ''Neden sen?'' diye sordu. Erdem, ''Ben doktor olmasam da yaşayabilirim. Ama sen hayallerin olmadan yaşayamazsın.'' dedi. Ardından, ''Sen ölürsen ben de ölürüm Seher.'' dedi. ''Hiç değilse, birimiz yaşayabilir.'' dedi.

MasumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin