3. Bölüm

176 17 3
                                    

-Beril-

Saçlarını sağ kulağının arkasına attı. Dosyaların her birini titizlikle inceliyordu. Kendini öylesine kaptırmıştı ki, kapının çaldığını bile farketmemişti. Bahar içeri girince başını kaldırıp, ''Bahar Hanım kapıyı çalmadan mı giriyorsunuz?'' diye sordu. Bahar, ''Kapıyı tam üç kere çaldım, Beril. Ayrıca bana Bahar de lütfen.'' dedi. Beril başını tekrar dosyasına çevirdi. ''Özür dilerim alışkanlık olmuş.'' dedi. Bahar, ''Ayaz Bey seninle görüşmek istiyormuş.'' dedi. Beril şaşkınlıkla, ''Ayaz Diner mi?'' diye sordu. Bahar, ''Başka tanıdığın Ayaz mı var Beril?'' diye sordu bıkkınlıkla. Beril tedirgin olduğunu hissettirmemeye çalışarak, ''Ne istiyormuş?'' diye sordu. Bahar gülerek, ''Endişelenme evlilik teklif edecek gibi görünmüyordu.'' dedi. Beril kaşlarını çatarak, ''Bahar.'' diye uyardı onu. Bahar gülümserken, ''Tamam tamam.'' dedi. Ardından, ''Ne zaman müsait olur diye sordu. Ben de akşam 7 gibi ofisten çıkar dedim. O çıkınca ofisin önünden alırım dedi.'' diye devam etti. Beril küpesiyle oynarken, ''Yüzyüze görüşmek istediğine göre mühim bir mesele olmalı.'' dedi. Bahar, ''Evlilik gibi mi mesela?'' diye sordu gülümsemesini bastırmaya çalışırken. Beril sinirle, ''Bahar çıkar mısın dışarı?'' dedi. Bahar kapıya ilerlerken, ''Yine pençelerinizi göstermeye başladınız Avukat Hanım.'' dedi. Tam çıkacakken, ''Acaba tek taş mıdır?'' diye sordu. Neyseki Beril bunu duymamıştı. Ya da duymazlıktan gelmişti. Tekrar dosyaya döndü.

-Erdem-

Erdem hıçkırık sesleri duyunca yavaşça gözlerini açtı. Aslında onu uyandıran ses değildi. Nadiren rahatsız olurdu sesten. Gözleri pencereden dışarı kaydı. Sabah olmuştu, güneş görünecekti birazdan. Hıçkırıklar durmayınca, gözleri hıçkırık sesinin kaynağını aradı. Alt ranzada oturmuş elindeki fotoğrafa bakan gence kaydı gözleri. Yavaşça ranzasından atladı. Sessiz adımlarla gencin yanına doğru ilerledi. Genç, Erdem'i farkedince gözlerini sildi hemen. ''Buyur abi.'' dedi yavaşça. Yüksek sesle konuşmaktan çekiniyordu. Belli ki insanlar rahatsız olmasın istiyordu. Erdem yavaşça gencin yatağına oturdu. Elindeki fotoğrafa göz ucuyla baktı. ''Sevdiğin kadın mı?'' diye sordu. Genç usulca, ''Sevdiğim kadın. Eşim. Geleceğim. Hayallerim. Her şeyim.'' dedi. Erdem başını pencereye çevirdi. Gözleri güneşin ilk ışıklarına takıldı. İç çekerek, ''Hiç değilse yaşayan bir sevdiğin var.'' dedi. Genç, ''Yaşasa ne olur abi?'' diye sordu. ''Karım. Babam. Annem. Doğacak çocuğum.'' dedi. Derin bir nefes aldı devam etmek için. ''Günler. Geceler. Sevdiğim yemekler. Hepsi. Hepsi ölüyor sanki.'' dedi. Sağ gözünden akan yaşı sildi. ''Sanki ömrüme bir bıçak değiyor.'' dedi. ''Ardımda yetim bir çocuk bıraktım. Annem desen...'' dedi. Küçük bir hıçkırık koptu o sessizlikte. ''Gözünün yaşı kurumadı daha kadıncağızın. Kadınımın boynu bükük. Herkes yaralı abi. Hayallerim yaralı.'' dedi. ''Daha hiç tatmadığım yemekler vardı abi. Gezmediğim yerler. Dinlemediğim şarkılar.'' dedi. Erdem, ''Buradan çıkınca beraber gezeriz. Beraber dinleriz. Beraber tadarız.'' dedi. ''Elimde bir bastonla gezerim artık. Af çıkarsa o da.'' dedi. Ardından, ''Ben daha hiç denize girmedim abi biliyor musun?'' dedi. Erdem derin bir iç çekti. Genç usulca devam etti. ''Hiç balık tutmadım.'' dedi. Erdem gülümseyerek, ''Buradan çıkalım, söz sana balık tutmayı öğreteceğim.'' dedi. Gencin yüzünde küçük bir tebessüm oluştu. Hasret dolu bir gülümsemeydi. ''Yapar mıyız abi?'' diye sordu. Hayata tutunmak için tek bir soru sordu. Erdem, ''Yaparız.'' diye yanıtladı.

MasumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin