-Beril-
Yağız içeri girdiğinde Beril'i bir yandan dosya incelerken, bir yandan da elindeki tavuğu yerken gördü. Yağız kapıyı kapatırken iç çekerek, ''Henüz böyle şeyler yemenize izin verildi mi?'' diye sordu. Beril dosyayla ilgileniyor ona bakmıyordu. ''3 dikiş sadece.'' dedi. Yağız, ''Ölüyordunuz neredeyse.'' dedi. Beril başını dosyadan kaldırıp Yağız'a döndü. ''Teşekkür ederim. Beni kurtardığınız için.'' dedi. Yağız, ''Erdem için yaptım.'' dedi. Beril başını sallayıp dosyaya tekrar döndü. ''Yine de minnettarım.'' dedi. Yağız, ''Erdem'e hala inanmıyor musunuz?'' diye sordu. Beril başını dosyadan kaldırmadan, ''Ona inanmıyor olsam sabaha kadar dosyasını incelemezdim.'' dedi. Yağız sandalyesini çekip oturdu. ''Erdem'in olayını size anlatmak için geldim.'' diyince Beril dosyaları kapatıp bir kenara koydu. Ardından oturduğu yerde biraz daha doğrulup Yağız'a döndü. Tavuğu yemeye devam ederek Yağız'a baktı. Yağız onun çocuksu yiyişi karşısında ne diyeceğini bilemeyip gülümsemekle yetindi. ''Avukat Hanım.'' dedi. Ardından boğazını temizleyerek, ''Erdem'le biz uzun zamandır tanıyoruz birbirimizi.'' dedi. Beril başını sallayarak dinlemeye devam etti. ''Erdem başından beri uyuşturucu çetelerinin içine görev için sızmıştı. Tabii ben bunu sonradan öğrendim.'' dedi. Ardından devam etti. ''Başlarda Erdem'le anlaşamazdım. Ama Erdem birgün benim hayatımı kurtardı. Vural beni öldürecekken Erdem önüme atlayıp yaralandı. Eğer kurşun birkaç santim daha solda olsaydı ölebilirdi.'' dedi. Beril bunu duyunca üzgün bir ifadeyle önüne döndü. Yağız derin bir nefes aldı. ''Onlardan kaçmayı çok düşündüm. Onlar gibi olmamayı çok istedim. Ama elimde değil. Hayat her zaman herkes için adil olmuyor.'' dedi. Beril, ''Neden? Bir iş bulabilirdiniz.'' dedi. Yağız burukça gülümsedi. ''Kız kardeşimin ameliyatı için paraya ihtiyacım vardı. Ve ben seneler geçmesine rağmen parayı hala denkleştiremedim.'' dedi. Gözleri dolunca başını çevirdi. Eliyle gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Bir yandan da Beril'e farkettirmeden göz yaşlarını silmeye çalışıyordu. Ardından Beril'e dönüp, ''Asıl mesele bu değil.'' dedi. Beril ona dönüp dikkatle dinledi. Yağız, ''Erdem'in avukatı.'' dedi. ''Vural'ın ifadelerini değiştirmiş olmalı. Erdem'in ismi Vural'ın ifadelerinde geçiyordu.'' dedi. Beril ağzı açık şaşkınlıkla dinlerken, ''Ayaz mı?'' diye sordu. Yağız, ''Evet.'' dedi düz bir sesle. Beril inanmak istemeyerek başını iki yana salladı. ''Erdem'in para için yaptığını söyledi.'' dedi. Yağız Beril'e yaklaşarak, ''Avukat Hanım.'' dedi. Beril ona dönünce, Yağız Beril'in gözlerine bakarak, ''Bir insan para için canından çok sevdiği kardeşini öldürebilir mi?'' diye sordu. Ardından, ''Vural'ın Erdem için ne denli kıymetli olduğunu çok iyi biliyorum.'' dedi. Beril, ''Peki Seher neden yalan söylüyor?'' diye sordu. Yağız sinirle, ''Demek yalan söylemiş.'' dedi. Arkasına yaslanırken, ''Avukat onu tehdit ediyor ya da susturuyor olmalı.'' dedi. Beril hala duyduklarına anlam vermeye çalışıyordu. ''Hangisi haklı?'' diye düşündü içinden. Beril, ''Ayaz'dan nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?'' diye sordu. Yağız, ''Çünkü bizzat bizimle iş birliği yapıyor.'' dedi. Beril düşüncelerini toplamaya çalışırken Ayaz'ın söyledikleri aklına geldi. ''Tabii uyuşturucu satıcılarının Erdem'in hapishanede olduğundan haberi yok. Kaçtı sanıyorlar. Yoksa onu yaşatmazlardı.'' Beril içinden, ''Ama uyuşturucu satıcıları benim Erdem'in avukatı olduğumu biliyorlardı. Öyleyse Erdem'in hapishanede olduğundan da haberleri vardı.'' diye düşündü. Beril başını iki yana salladı. İçinden, ''Belki Ayaz'ı da kandırdılar.'' diye düşündü. Her ne kadar kabullenmek istemese de gerçek gün yüzüne çıkmaya başlamıştı. Ve bunu o da farketmişti.
Aradan saatler geçmişti. Beril'in karnındaki ağrı giderek artıyordu. Karın ağrısı yüzünden sabaha kadar uyuyamamıştı. Bunu fırsat bilip Bahar'dan dosyaları getirmesini istemişti. Her ne kadar Bahar ona kızsa da, yine de dediğini yapmıştı. Bahar içeri girince Beril'i gözleri kapalı bir şekilde yatarken gördü. Bahar yavaşça, ''Beril?'' dedi. Beril gözlerini aralayıp Bahar'a döndü. ''Bir şeye ihtiyacın var mı?'' diye sordu. Beril başını iki yana salladı. Bahar, ''İyi görünmüyorsun. Ağrın devam ediyor mu hala?'' diye sordu. Beril, ''İyiyim.'' dedi. Bahar iç çekerek, ''Ah Berilciğim. Niye böyle yapıyorsun?'' diye sordu. ''Beril yine mi mızıkçılık yapıyor.'' dedi Ayaz Bahar'ın arkasından. Beril Ayaz'ın sesini duyunca, tedirgin oldu. Doğrulmak istese de başaramadı. Ayaz yanına gelince Bahar, ''Ben sizi yalnız bırakayım.'' dedi. Ardından Beril'e bakıp göz kırptı. Beril de ona sinirli bakışlarıyla karşılık verdi. Bahar odadan çıkınca Beril sessiz kalmayı tercih etti. Yağız'ın sözlerini hatırladı. ''Ayaz'a hiçbir şeyden bahsetme. Her zaman nasıl davranıyorsan öyle davranmaya devam et.'' Ayaz sessizliği bölerek, ''Nasıl hissediyorsun?'' diye sordu. Beril gülümseyerek, ''İyiyim. Neyseki küçük bir sıyrık.'' dedi. Ayaz endişeli bir sesle, ''Beril ben çok üzgünüm. Ne yapacağımı bilemedim o an. Telefonunu aradım defalarca ama ulaşamadım. Restorandaki herkese sordum. Kimse görmediğini söyleyince tedirgin oldum. Polise haber verdim.'' dedi. Beril burukça gülümseyerek, ''Seni endişelendirdiğim için özür dilerim.'' dedi. Ayaz Beril'in elini tuttu. Gözlerine bakıp, ''Senin için her zaman endişeleniyorum Beril. Her dakika.'' dedi. Beril bakışlarını kaçırdı. Elini çekmek istese de yapmadı. Beril konuyu değiştirmek isteyerek, ''Duruşmaya az kaldı. Hazırlıklarımı tamamlamadım.'' dedi. Ayaz, ''Senin yerine ben çıkacağım merak etme.'' dedi. Beril hızla Ayaz'a dönüp, ''Olmaz.'' dedi. Ayaz kaşlarını çatarak, ''Neden?'' diye sordu. Beril, ''Bu benim davam. Ben devam etmek istiyorum.'' dedi kararlı bir sesle. Ayaz yüzünde üzgün bir ifadeyle, ''Duruşmaya bu halde çıkamazsın Beril.'' dedi. Beril gülümseyerek, ''Ben iyiyim. Endişelenme.'' dedi. Ayaz derin bir iç çekti. Bahar odaya girip, ''Ayaz seninle biraz konuşabilir miyiz?'' diye sordu. Ayaz başını sallayıp dışarı çıktı. Beril derin bir nefes alıp etrafa göz gezdiriyordu. Masanın üzerinde duran telefona mesaj geldiğini görünce tereddütle telefona uzandı. Telefon Ayaz'a aitti. Kapıya hızlıca bakıp telefona döndü. Telefonun şifresini de bildiği için çabucak açıp mesajlara baktı. En üstte duran mesajı görünce şok oldu. ''Kızı yaralayın dedim öldürün değil!'' yazıyordu. Korkuyla diğer mesajlarına bakmaya devam etti.
''Her zamanki restorandayız.''
''Lavaboya gitti.''
''Depoya götürün. Sadece yaralansın.''
Ayaz içeri girince Beril'i şok olmuş bir şekilde telefonuna bakarken yakaladı. Ayaz, ''Beril. Telefonumu mu karıştırıyorsun?'' diye sordu. Beril Ayaz'a dönünce çatık kaşlarıyla karşılaştı. İçindeki esrarengiz korku tarif edilemiyordu. Ayaz, ''Beril!'' diye bağırdı.
-Erdem-
Yağız yoklama alınmadan Erdem'i içeri sokmayı başarmıştı. Yağız'ın hapishanede tanıdığı çok olduğu için Erdem'e bir kerelik taviz verilmişti. Tabii bunun Erdem'in güvenilir birisi olmasıyla da ilgisi vardı. Erdem ziyaretçi odasına girerken, Yağız'ı ayakta dolanırken buldu. Erdem'i farkedince Erdem'e yaklaştı. Erdem yakınına gidip bekledi. Yağız hızlı hızlı konuşmaya başladı. ''Ayaz planlamış her şeyi. Beril'i yaralayıp duruşmaya kendisi çıkmaya çalışıyormuş.'' dedi. Erdem gözleri kocaman açılmış bir şekilde Yağız'ı dinliyordu. Yumruklarını sıktı. Etrafına hızlıca bakındı. Yerde duran sandalyeyi alıp duvara fırlattı. Sinirinden ne yapacağını bilememiş bir şekilde bir o yana bir bu yana yürüyordu. Elini saçlarının arasından geçirip hızlıca soluyordu. Bir yandan da küfür ediyordu. Yağız'a dönüp, ''Geberteceğim onu!'' diye bağırdı. Yağız, ''Beril'i olabildiğince yalnız bırakmamaya çalışacağım.'' dedi. Erdem biraz sakinleşerek başını salladı. Yağız, ''Seher konusunu da düşünme fazla. Ben halledeceğim onu.'' dedi. Erdem Yağız'a dönüp, ''Nasıl?'' diye sordu. Yağız yüzünde çarpık bir gülümsemeyle, ''O kız her istediğimi yapacak Erdem. Merak etme. Elimde öyle bir koz var ki, ona gerçeklerden daha çok şeyi bile anlattırabiliriz.'' dedi. Erdem, ''Hayır. Sadece gerçekleri anlatsın yeter.'' dedi. Yağız başını sallayarak, ''Peki. Çok sıkıcı ama dediğin gibi olsun.'' dedi. Yağız gülümseyerek, ''Ayaz'ın yenildiği günü görmeyi iple çekiyorum.'' dedi. Erdem gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. ''Teşekkür ederim Yağız.'' dedi. ''Sen olmasan herhalde çoktan delirmiştim.'' dedi. Yağız, ''Önemi yok kardeşim. Bugün yanında olmayacağım da ne zaman olacağım.'' dedi. Kapıya ilerledi. Tam kapıyı açacakken durup Erdem'e döndü. ''Neden o gün kurşunun önüne atladın? Neden beni korudun? Seninle muhabbetim bile yoktu.'' dedi. Erdem, ''Kardeşinin ameliyatı için çalıştığını biliyordum. Sen ölseydin, kardeşini kurtarmazdı kimse.'' dedi. Yağız yutkunarak, ''Hala kurtaramadım.'' dedi. Erdem, ''Kurtaracağız. Merak etme.'' dedi. Yağız başını sallamakla yetindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masum
General FictionHapse giren masum bir adam. Adalet duygusuyla dolup taşan genç bir avukat. Onları bir araya getiren tek şey görünenin ardındaki gerçekler. Hazır olun. Bu kitap ile adaleti sorgulamaya başlayacaksınız.