-Erdem-
Erdem'in gözüne uyku girmemişti. Dakikalardır belki de saatlerdir tavanı izliyordu. Sabah olmasını bekliyordu ama sabah da bir türlü olmamıştı. Aslında sabahı değil Beril'i bekliyordu. Onun kızgın, çocuksu bakışlarını görmek istiyordu. Her ne kadar ona inanmasa da ve bu canını yaksa da, onu görmek istiyordu. Gardiyan, ''Erdem Erez.'' dedi. Erdem bir hışımla ayağa fırladı. Gardiyan, ''Normalde bu saatte ziyaretçi kabul etmeyiz ama acilmiş.'' dedi. Erdem gardiyanı takip etti. Beril'in bu saatte gelmesi pek de normal değildi. Ziyaretçi odasına girdiğinde Yağız'ı otururken buldu. Gardiyan kapıyı kapatırken Erdem, ''Yağız? Ne işin var senin burada?'' diye sordu. Sandalyesini çekip oturdu. Yağız, ''Hoşbuldum Erdem.'' dedi. Erdem yüzüne ciddi bir ifade takındı. Yağız, ''Senin şu avukat, hastanede.'' dedi. Erdem düşünceli bir tavırla, ''Beril mi?'' dedi. Yağız başını sallayınca ayağa fırlayarak, ''Neyi var?'' diye sordu. Yağız, ''Bir şeyi yok. Karnından yaralanmış. 3 dikiş attılar.'' dedi. ''Şerefsiz avukatın peşine takılıp kızı yakalamışlar. Ben geldiğimde bağlıydı. Dahası kapıyı üzerimize kapatıp bizi zehirlemeye çalıştılar. Neyseki yetiştirdim hastaneye.'' dedi. Erdem uzunca bir küfür savururken sandalyesine oturdu. Sinirle, ''Elim kolum bağlı oturmaktan bıktım.'' dedi. Yağız, ''İstedikleri de bu zaten Erdem. Sinirinden deliye dön, deli dana gibi oraya buraya saldır. Her gün öl.'' dedi. Erdem, ''Ben ölürüm ölmesine de...'' diye bağırdı. Ardından, ''Ona zarar vermesinler.'' dedi. Yağız Erdem'e yaklaştı. Etrafına kaçamak bir bakış attıktan sonra, ''Ben aslında seni götürmeye geldim.'' diye fısıldadı. Erdem ona dönüp yaklaşarak, ''Ne? Nasıl?'' diye sordu. Yağız, ''Sadece bu gecelik.'' dedi. Erdem sessizliğini koruyarak ona bakmaya devam etti. Yağız, ''Güven bana.'' dedi. Erdem'in gözlerine bakıp, ''Sana bir can borcum var Erdem.'' dedi. Erdem, ''Sen o borcu Beril'i kurtararak ödedin kardeşim.'' dedi. Yağız başını iki yana salladı. ''Ben o borcu hayatım boyunca ödeyemem.'' dedi.
-Beril-
Beril gözlerini açtığında ilk gördüğü sandalyede oturan birisi oldu. Başını yavaşça kaldırınca Erdem olduğunu farketti. Erdem kollarını göğsünde kavuşturmuş, gözlerini kapatmış uyuyordu. Belki de uyuyormuş gibi yapıyordu. Beril doğrulmaya çalışınca gözlerini açtı. Beril'e dönüp omuzlarından tutup yatırdı. Beril, ''Ne işin var senin burada?'' diye sordu. Erdem, ''Soru sorma. Gideceğim hemen. Fazla zamanım yok.'' dedi. Beril başını diğer tarafa çevirdi. ''Benim seninle konuşacak bir şeyim yok.'' dedi. Erdem, ''Beril. Hala mı bana inanmıyorsun? Bütün bu olanlardan sonra da mı?'' diye sordu. Beril başını ona çevirdi. Sadece bakmakla yetindi. Erdem, ''Seni neden öldürmeye çalıştılar sence? Bu basit bir şey değil.'' dedi. Ardından sesini yükselterek, ''Seni öldürmeye çalıştılar Beril!'' dedi. Beril sadece dinlemekle yetindi. Erdem, ''Lütfen sözlerime inan. Sana yalan söylemiyorum.'' dedi. Beril, ''Sana inanıyorum.'' dedi. Ardından başını iki yana salladı. ''Ama sana nasıl yardım edeceğimi bilmiyorum Erdem.'' dedi çaresizce. ''Özür dilerim.'' dedi. Yanaklarında sıcak bir ıslaklık farkedince, ''Özür dilerim.'' dedi. Erdem hiçbir şey söylemeden onu izlemeye devam etti. Beril yanaklarını elinin tersiyle sildikten sonra, ''Beni kurtaran adam, seni tanıyormuş. Ona bir teşekkür bile edemedim. Muhtemelen onu bir daha bulamayacağım. Tek şansım oydu oysaki.'' dedi. Erdem, ''Yağız'ı diyorsan, merak etme. Onunla görüşecek, gerçekleri öğreneceksin.'' dedi. Beril, ''Ben öğrensem ne olur Erdem?'' diye sordu. ''Kanıt yok elimizde. Eğer gerçekten dediğin gibiyse, birisi seninle uğraşıyorsa. Ben.'' dedi. Ardından aciz bir sesle, ''Korkuyorum Erdem.'' dedi. ''Sen o hapisten çıksan bile, sana bir şey olacak diye korkuyorum.'' dedi. Erdem Beril'in gözlerine bakarak, ''Bana bir şey olmaz.'' dedi. Beril, ''Nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsun?'' diye sordu. ''Az kalsın öldürüyorlardı bizi. Bir varlığın canını almak kadar kolay bir şey yok bu insanlar için.'' dedi. Erdem derin bir nefes alıp, ''Beril. Sen sadece kendine dikkat et tamam mı? Beni düşünme.'' dedi. Beril, ''Nasıl düşünmem?'' diye bağırdı. Karnında hissettiği ağrı ile nefesi kesildi. Eli refleks olarak karnına gitti. Erdem, ''Tamam.'' dedi. Ardından endişeyle, ''İyi misin? Hemşire çağırayım mı?'' diye sordu. Beril başını iki yana sallarken, ''İyiyim.'' dedi kısık bir sesle. Odaya Yağız girince Beril Yağız'a dönerek, ''Gitmediniz demek.'' dedi. Ardından doğrulmak için çabaladı. Yağız eliyle ona durmasını işaret ederken, ''Yormayın kendinizi.'' dedi. Beril, ''Neler oluyor anlatacak mısınız?'' diye sordu. Yağız, ''Ben her şeyi anlatacağım Avukat Hanım. Lakin şimdi Erdem'i götürmeliyim.'' dedi. Beril, ''Kimsiniz siz?'' diye sordu. Yağız, ''Geldiğimde uzun uzun konuşacağız. Şimdi istirahat edin.'' dedi. Erdem Beril'e son kez baktıktan sonra ayaklanıp kapıya döndü. Beril, ''Erdem.'' dedi. Erdem olduğu yerde durup omzunun üzerinden Beril'e baktı. Beril, ''Geldiğin için teşekkür ederim.'' dedi. Erdem Beril'e dönüp, ''Bana kızarsınız sanıyordum Avukat Hanım.'' dedi. Beril gülümseyerek, ''Daha sonra kızarım. Şuan mutluyum.'' dedi. Erdem gülümseyerek, ''Sevindim.'' diye mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masum
Fiksi UmumHapse giren masum bir adam. Adalet duygusuyla dolup taşan genç bir avukat. Onları bir araya getiren tek şey görünenin ardındaki gerçekler. Hazır olun. Bu kitap ile adaleti sorgulamaya başlayacaksınız.