-Erdem-
Poyraz, ''Abi ne oldu anlatsana?'' diye sordu Erdem'e. Yaşlı adam, ''Bırak evlat. Belli ki canı sıkkın.'' dedi. Erdem derin bir nefes aldı. ''Ahmet amca.'' dedi Erdem usulca. Yaşlı adam, ''Buyur evlat.'' dedi. Erdem, ''İnsanın sevmesi suç mudur? Bu yüzden mi hapishanedeyim?'' diye sordu. Yaşlı adam iç çekerek, ''Sen hangi kanun kitabında sevmenin suç olduğuna rastladın çocuk?'' diye sordu. ''Seviyor olsaydın çoktan cehennemde yanıyor olurdun. Üzülme.'' dedi. Erdem, ''Ya şimdi de yanıyorsam? Burada bile.'' diye mırıldandı. Gardiyan, ''Poyraz Akın.'' dedi. Poyraz yavaşça ayağa kalktı. Gardiyan, ''Ziyaretçin var.'' dedi. Poyraz titreyen sesiyle, ''Görüşmek istemiyorum.'' dedi. Gardiyan bir süre bekledikten sonra, ''Tamam iletirim.'' dedi. Erdem, ''Ne oldu? Karındır muhtemelen.'' dedi. Poyraz, ''Abi. Nasıl yüzüne bakacağımı bile bilmiyorum artık.'' dedi. Yerine oturup dirseğini dizine yaslayıp yüzünü ellerine gömdü. Erdem, ''Ardımda beni bekleyen bir sevdiğim olmadığına mı yanayım, yoksa sevecek bir insan bulamadığıma mı...'' dedi. Gardiyan, ''Erdem Erez.'' diye bağırınca Erdem ayağa fırladı. Yaşlı adam gülümseyerek, ''Avukat Hanım mı?'' diye sordu. Erdem yüzünde bir tebessümle, ''Gerçekten gelmiş.'' dedi. Erdem gardiyanı takip etti. Açık bir görüşme yerine gittiklerini farkedince gardiyana, ''Nereye gidiyoruz?'' diye sordu. Gardiyan, ''Artık açık görüşler için iznin var.'' dedi. Erdem görüş yerine gelince öylesine yabancılık çekti ki... Mahkumların yanında sevdikleri insanlar vardı. Ve hepsi de sanki hapishanede değilmişler gibi konuşuyorlardı. Kimisi sarılıp özlem gideriyordu. Anneler. Babalar. Erdem cam kenarındaki masada oturan Beril'i farkedince yüzündeki gülümsemeye engel olamadı. Beril yüzünü cama çevirmiş düşüncelere dalmıştı. Yüzü kusursuz bir şekilde aydınlıktı. İçinden, ''Adeta baharın ilk ışıklarını gören bir çiçek gibi. Beril. Saflığın simgesi.'' diye düşündü. Erdem yanına giderken öylesine yavaş adımlarla gidiyordu ki, anın büyüsü bozulacak onu bir daha bu şekilde göremeyecek diye korkuyordu. Beril yüzünü Erdem'e dönünce; Erdem çoktan yanına gelmiş, karşısına oturmuştu. Beril yüzünde gülümsemeyle, ''Merhaba. Güzel bir gün.'' dedi. Erdem başıyla onaylarken, ''Güzel bir gün.'' diye mırıldandı. Beril, ''Erdem Bey'' diye söze başladı ancak Erdem sözünü kesti. ''Sizli bizli konuşmasak artık diyorum Beril. Aramızda çok fazla yaş farkı yok ne de olsa.'' dedi. Beril gülümseyerek, ''Peki.'' dedi. Erdem, ''Bu arada Beril. Açık görüşme için sadece aileden olanlara izin veriliyor sanıyordum.'' dedi. Beril, ''Savcılığa dilekçe verip izin aldım.'' dedi. Erdem gülümseyerek, ''Teşekkür ederim. Senden başka ziyaretçim yok.'' dedi. Beril bu sözlerine üzülse de belli etmemeye çalıştı. ''Yetim olduğunu bilmiyordum.'' dedi. Erdem iç çekerek, ''Vural yaşarken yetim gibi hissetmiyordum.'' dedi. Beril konuyu değiştirmek isteyerek, ''Erdem. Uyuşturucu kaçakçılarının yanına sızdığını daha önce söyleseydin belgelerle giderdim. Belki de şimdiye hapishanede'' dedi fakat Erdem sözünü kesti. ''Yine avukat Beril oldun. Hani Beril olarak ziyarete gelmiştin.'' dedi. Beril derin bir nefes alıp kulağındaki küpesiyle oynadı. Erdem gülümseyerek, ''Sinirlenme tamam.'' dedi. Beril tek kaşını kaldırıp Erdem'e baktı. ''Sinirlenmedim.'' dedi. Erdem kendini tutamayıp gülerek, ''Emin misin? Küpenle oynuyorsun.'' dedi. Erdem, ''Ne zaman sinirlensen veya gerilsen derin bir nefes alıp kulağındaki küpeyle onuyorsun.'' dedi. Beril gülümseyerek, ''Başka neler biliyorsunuz bay ukala?'' diye sordu. Erdem masanın üzerinden Beril'e yaklaşıp, ''Ne kadar temiz kalpli olduğunu, adalet için savaştığını ve bir masumun hayatı için ne denli çabaladığını biliyorum.'' dedi. Ardından, ''Yetmez mi?'' diye sordu. Beril şaşırarak, ''Benim yerimde kim olsa aynı şeyi yapar.'' dedi. Erdem gülümseyerek arkasına yaslandı. ''Herkesi kendin gibi sanıyorsun Beril.'' dedi. Beril, ''Herkesin benim gibi olmasını dilerdim.'' dedi. Erdem iç çekerek, ''Ben de.'' dedi. Kısa bir sessizliğin ardından Beril hatırlayarak yanında duran yemek kutusunu çıkarıp Erdem'e uzattı. Erdem kutuyu incelerken Beril, ''Hapishanede güzel yemekler pek çıkmıyor. Patatesli börek seviyorsundur umarım.'' dedi. Erdem kendini tutmaya çalışsa da dolan gözlerine engel olamadı. ''Sevmesem bile, artık seviyorum.'' diye mırıldandı. Erdem kutuyu açıp bakınca şaşkınlıkla Beril'e döndü. ''Beril çok fazla yapmışsın.'' dedi. Beril, ''Başkalarına da ikram edersin diye fazladan yaptım.'' dedi. Erdem gülerek, ''Başkalarına bırakacağımı sanmıyorum.'' dedi. Kısa bir sessizliğin ardından Beril, ''Erdem.'' dedi usulca. Erdem başını Beril'e çevirdi. Beril yutkunarak, ''Özür dilerim.'' dedi. Erdem ne olduğuna anlam vermeye çalışırken, ''Ne için özür diliyorsun?'' diye sordu. Beril, ''Seni kurtarmayı çok istiyorum. Ama elimden bir şey gelmedi. Özür dilerim.'' dedi. Ardından kararlı bir şekilde, ''Ama bir sonraki duruşmada kurtaracağım seni göreceksin.'' dedi. Erdem karşısındaki bayanın dünyasını anlamak için beyninin her hücresini zorluyordu. Bir insanın nasıl bu kadar saf olabileceğini düşünüyordu. Onun dünyasında yaşamadığına emindi. Ama onun bu dünyaya ait olmadığını da biliyordu. Yüzünde küçük bir tebessüm oluştu. ''Senin kadar iyi bir avukat görmedim.'' dedi.
-Beril-
Beril kalemini masanın üzerine belirli aralıklarla vuruyordu. Önünde Erdem'in dosyası duruyordu fakat o dosyadan daha farklı şeyler düşünüyordu. Bahar, ''Beril!'' diye bağırdı. Beril hızla başını çevirdi. Bahar, ''Sabahtan beri sesleniyorum sana. Neyin var Beril?'' diye sordu. Beril elini alnına koyarak, ''Yok bir şeyim. Başım ağrıyor biraz.'' dedi. Bahar, ''Kendini çok yoruyorsun.'' dedi. Beril iç çekerek, ''Bahar sana bir şey soracağım.'' dedi. Bahar koltuğa oturup ona döndü. Beril bir müddet bekledi konuşabilmek için. Bahar, ''Ay çatlatma insanı Beril. Söyle ne söyleyeceksen.'' dedi. Beril, ''Birisi sana senin kadar iyi bir avukat görmedim dese ne yapardın?'' diye sordu. Bahar gülerek, ''Avukat olmadığım için duyamam böyle bir şey.'' dedi. Beril sinirlenerek, ''Oraya mı takıldın?'' diye sordu. Bahar, ''Ayaz'dan böyle sözler beklemiyorum.'' dedi. Ardından masanın üzerinden Beril'e yaklaşıp sanki bir sırrını paylaşıyormuş gibi fısıldadı. ''Kim bu yakışıklı?'' diye sordu. Beril, ''Çık dışarı Bahar!'' diye tersledi onu. Bahar, ''Beril bilmek benim de hakkım.'' dedi. Beril sinirlenmişti ve hızlı konuşmaya başlamıştı. ''Aramızda sandığın gibi bir münasebet yok. Sadece merakımdan sordum.'' dedi. Bahar, ''Yani yakışıklı.'' dedi gülümseyerek. Beril, ''Bahar.'' diye uyardı onu. Bahar, ''Yanaklarınız kızardı Avukat Hanım.'' dedi gülerek. Beril derin bir nefes alıp kulağındaki küpeyle oynadı. ''Boş ver şimdi bunları. Seher duruşmada yanlış ifade verdi.'' dedi. Bahar bir an durakladıktan sonra, ''Hadi be.'' dedi. Beril, ''Neyseki Erdem toparladı hemen.'' dedi. Ardından yüzünde tebessümle, ''Gerçekten zeki birisi.'' dedi. Bahar, ''Erdem mi?'' dedi iğneleyen bir ses tonuyla. Beril ona kızgın bakışlarını yollayınca kendini tutamayıp kahkahalar attı. Beril, ''Hoşuna mı gidiyor?'' diye sordu. Bahar, ''Seni Ayaz'ın bile bu denli etkileyemediğini düşünecek olursak. Evet. Hoşuma gidiyor.'' dedi. Beril kaşlarını çattı. Arkasına yaslanırken, ''Kimsenin beni etkilediği falan yok.'' dedi. Bahar, ''Emin olamıyorum Avukat Hanım. Son zamanlarda sizi daha sık gülerken görüyorum. Az önceki tebessümün bile yeterliydi bence.'' dedi. Beril ona anlık bir bakış atsa da söylediklerinde hak verdi. Bahar konuyu değiştirmek isteyerek, ''Seher'in bir sonraki duruşmaya çıkacağına inanıyor musun?'' diye sordu. Beril, ''Nereye kaçabilir ki?'' diye sordu. Bahar, ''İçimden bir ses Seher'in bu işle kesin bir bağlantısı var diyor.'' dedi. Beril derin bir iç çektikten sonra, ''Bana da öyle geliyor.'' dedi.
Kapı çalınca Beril Bahar'a baktı. Bahar kapıyı açıp, ''Hoşgeldin Ayaz.'' dedi. Ayaz içeri girdi. Beril ayağa kalkarak, ''Hoşgeldin.'' dedi. Ayaz gülümseyerek, ''Hoşbuldum.'' dedi. Bahar, ''Kahve ister misin Ayaz?'' diye sordu. Ayaz, ''Olur. Teşekkür ederim.'' dedi. Bahar çıkınca, Ayaz koltuğa oturdu. Beril koltuğuna otururken, ''Duruşmada olanlar bir hayli şaşırttı.'' dedi. Ayaz, ''En az senin kadar ben de şaşkındım. Seher'le konuşmuştum. Onu ikna etmiştim. Lakin.'' dedi. Ardından iç çekerek elini salladı. ''Olan oldu.'' dedi. Beril, ''Senin bir suçun yok. Belli ki Seher bir şeyler saklıyor. Erdem'i başta kurtarmaya çalıştı. Fakat şimdi bu denli fikrini değiştiren ne? Neden bu kadar korkuyor? Kimden?'' diye sordu. Ayaz, ''Uyuşturucu satıcılarından birisiyle münasebeti olmalı. Muhtemelen tehdit ediliyordur.'' dedi. Beril, ''Öyleyse neden polise gitmiyor?'' diye sordu. Ayaz, ''Beril. Bu adamlar tehlikeli polis falan dinlemez.'' dedi. Beril onun bu sözlerine anlam vermeye çalıştı. ''Sen bu adamları tanıyor musun?'' diye sordu. Ayaz, ''Yani böyle adam çok gördüm. Tehlikeli oluyorlar. Polislik bir iş değil. Ailesiyle tehdit ediliyordur belki de.'' dedi. Beril usulca başını salladı. ''Ne yapmalıyız? Seher'i nasıl ikna edeceğiz?'' diye sordu. Ayaz, ''Erdem'in duruşmada bahsettiği Vural'ın eski ifadelerini bulalım ilk önce. O ifadede Erdem'in ismi geçiyorsa polislerle iş birliği içinde olduğunu kanıtlayabiliriz. Böylelikle Vural'ı öldürmesi için herhangi bir neden kalmaz. Zaten yoktu ama en azından inandırıcı olur.'' dedi. Beril, ''Haklısın.'' diye karşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masum
Ficción GeneralHapse giren masum bir adam. Adalet duygusuyla dolup taşan genç bir avukat. Onları bir araya getiren tek şey görünenin ardındaki gerçekler. Hazır olun. Bu kitap ile adaleti sorgulamaya başlayacaksınız.