11. Bölüm

57 6 0
                                    

-Erdem-

Erdem isteksizce gardiyanın peşinden gidiyordu. Aslında Beril'i göreceği için seviniyordu. Ancak söylediklerine inanmadığı için de bir yandan üzülüyordu. Ziyaretçi odasına girince Beril'e bakmadan sandalyesine oturdu. Ardından yüzünü Beril'e çevirdi. İlk kez Beril'in bu kadar ifadesiz, soğuk bakışlarına maruz kalmıştı. Beril düz bir sesle, ''Uyuşturucu satıcılarıyla olan anlaşmanız nedir?'' diye sordu. Erdem, ''Şimdi de böyle mi olduk Beril. Siz bizli, soğuk.'' dedi. Beril bu kez biraz daha sert bir sesle, ''Uyuşturucu satıcılarıyla olan anlaşmanız nedir?'' diye sordu. Erdem, ''Bana inanmıyorsun değil mi?'' diye sordu. Beril, ''Hakime yalan söylediğiniz için, adaleti kandırdığınız için ayrıca ceza alacaksınız.'' dedi. Erdem, ''Neden yalan söyleyeyim Beril?'' diye sordu. Beril onu dinlemeden konuşmaya devam ediyordu. ''Belgeleri sunmayacağım çünkü savcılık bunun üzerinde araştırma yapıyordur zaten. Yalan söylediğinizi beyan edecek.'' dedi. ''Bu sebepten başka bir dosyanız daha olacak ve'' dedi fakat Erdem sözünü kesti. ''Beril!'' diye bağırdı. Sesi odada yankılanmıştı. Beril kaşlarını çatarak ona baktı. ''Beril Hanım.'' diye düzeltti. Erdem sinirle, ''Beril Hanım.'' dedi başını sallarken. Öylesine sinirlenmişti ki, yumruklarını sıktı. Sesi her zamankinden daha sert çıkıyordu. Gözlerini bir an olsun Beril'in gözlerinden ayırmadan, ''Adalet için, hakikat için savaşıyorsunuz Avukat Hanım.'' dedi. ''Size bu yolda, sizin yolunuzda yardımcı olmak istedim.'' dedi sertçe. ''Benim hayatımın bir önemi yok. Beni kurtarmışsınız kurtarmamışsınız, bunun bir önemi yok!'' diye bağırdı. ''Ben sadece Vural'ın adaleti için savaşıyorum.'' dedi. Beril, ''Ben de seni kurtarmak için çabalıyordum. Adalet için çalışıyordum.'' diye bağırdı. ''Ama yalan söyledin. Kandırdın!'' diye devam etti. Erdem sessiz kalarak Beril'in gözlerine baktı. Uzun bir sessizliğin ardından, ''Birisi yalan söylüyor.'' dedi. Beril alayla gülerek, ''Polisler de mi yalan söyleyecek? Belgeler de mi?'' diye sordu. Erdem, ''Beni korkutanda bu Beril. Benimle uğraşan kişiler, Vural'la olan bağlantımı biliyor. Yani Vural'ın polis olduğunu, onları yakalamak için çalıştıklarımızı biliyorlardı.'' dedi. Beril, ''Peki neden seni öldürmediler?'' diye sordu. ''Neden Vural'ı öldürdüler?'' diye sordu. Erdem, ''Çünkü Vural'ı bağışladılar.'' dedi. ''Vural hiçbir zaman dostları olmadı. Ama ben oldum. Bu yüzden benimle uğraşıyorlar. Bu yüzden şuan buradayım. Bu yüzden tüm bunlar başıma geliyor. Anladın mı? Beni öldürmek istemiyorlar Beril. Beni her gün öldürmek istiyorlar!'' dedi. Beril düşünceli bir şekilde, ''Öyleyse neden Vural'ın ifadelerinde adın yoktu?'' diye sordu. Erdem Beril'e yaklaşabildiği kadar yaklaşarak, ''Bu kişi her kim bilmiyorum ama oldukça tehlikeli. Güçlü. Ve zeki.'' dedi. ''Her şey göründüğü gibi olmuyor. Mühim olan 'görünen' gerçekleri değil, hakikati görebilmek.'' dedi. Ardından biraz daha yumuşak bir ses tonuyla, ''Sadece sana güvenebilirim Beril. Başka kimsem kalmadı.'' dedi. Beril sözlerinden etkilense de belli etmemeye çalıştı. Bakışlarını kaçırdı. Kafası öylesine karışmıştı ki... ''Tekrar geleceğim.'' dedi ayağa kalkarken. Kapıya yönelince Erdem, ''Er geç hakikat ortaya çıkacak. İşte o zaman, pişman olacaksınız.'' dedi. Ardından iğneleyici bir ses tonuyla, ''Avukat Hanım.'' dedi.

-Beril-

Beril önündeki beyaz kağıda garip şekiller çiziyordu. Kafasında öylesine çok şey vardı ki. Bir türlü işin içinden çıkamıyordu. Bahar kapıyı çalıp içeri girdi. Beril her zamanki gibi onu farketmemiş düşünmeye devam ediyordu. Bahar, ''Beril.'' dedi endişeyle. Beril başını Bahar'a çevirince yanağındaki ıslaklığı farkedip sildi. Bahar, ''Ne oldu? Neden ağlıyorsun?'' diye sordu koltuğa otururken. Beril, ''Ağlayasım geldi.'' dedi. Bahar, ''Beril ne oldu?'' diye sordu. Beril gözlerini kaçırıp, ''Erdem.'' dedi sadece. Bahar, ''Seni üzecek bir şey mı yaptı?'' diye sordu. Beril, ''Bilmiyorum.'' dedi kısık bir sesle. Bahar, ''Söylesene Beril. Ne yaptı?'' diye sordu. Beril, ''Bilmiyorum Bahar!'' diye bağırdı. Biraz bekledikten sonra derin bir nefes alıp elini alnına koydu. ''Bilmiyorum. Kafam öylesine karışık ki. Ne yapmalıyım bilmiyorum.'' dedi. Ardından Bahar'a kaçamak bir bakış atıp, ''Özür dilerim Bahar.'' dedi. Bahar gülümseyerek, ''Önemli değil. Keşke elimden bir şey gelse.'' dedi. Beril gülümseyerek karşılık verdi. Telefonu çalınca telefonu eline aldı. İç çekerek telefonu cevapladı. ''Efendim Ayaz?'' dedi. Ayaz, ''Beril yemeğe çıkalım mı?'' diye sordu. Beril kolundaki saate baktı. ''Olur.'' dedi. Ayaz, ''5 dakikaya oradayım.'' dedi.

Beril kollarını göğsünde kavuşturmuş yolun kenarında bekliyordu. Siyah bir araba önüne gelip durunca arabaya döndü. Arabanın yolcu koltuğuna geçip oturdu. Ayaz, ''Özür dilerim beklettim biraz.'' dedi. Beril, ''Önemli değil.'' dedi. Ayaz, ''Neyin var durgunsun biraz.'' dedi. Beril derin bir nefes aldı. Ardından yüzüne yapmacık bir gülümseme yerleştirip, ''Yok bir şeyim. Hadi yemeğe gidelim.'' dedi. Ayaz arabasını çalıştırırken, ''Bana pek bir şeyin yok gibi gelmedi Beril. Ama neyse üstelemeyeceğim.'' dedi. Ardından gülümseyerek, ''Anlatmak istersen dinlerim.'' dedi. Beril gülümseyerek karşılık verdi. Kafası öylesine karışıktı ki, neyi nasıl anlatacağını bile bilmiyordu.

Siparişlerini beklerken masada bir sessizlik oldu. Ayaz sessizliği bölerek, ''Beril. Erdem'in neden uyuşturucu satıcılarıyla işi olduğunu öğrendim.'' dedi. Beril, ''Nedenmiş?'' diye sordu. ''Eski müvekkilim Erdem'in anlaştığı adamları çok yakından tanıyormuş. Onlarla görüşüp sormasını istedim. Erdem aslında para için çalışmış ilk başta. Biliyorsun tıp fakültesinden atılıdığını. Hapisten çıktığı için iş de bulamamış. Daha sonrasında ise Vural'la tartışmış. Vural Erdem'in pis işlere bulaştığını biliyormuş. Bu yüzden onunla kavga etmiş. Daha sonrasında ise, Erdem bir gün uyuşturucu satıcılarıyla buluşmaya gidiyormuş. O sırada polis basmış. Adamlar tabii kaçmış hemen. Vural da Erdem'e teslim olmasını söylemiş. Erdem de olmamış ve Vural'ı bıçaklamış.'' dedi.  Beril duyduklarına anlam vermeye çalışıyordu. Ayaz, ''Tabii uyuşturucu satıcılarının Erdem'in hapishanede olduğundan haberi yok. Kaçtı sanıyorlar. Yoksa onu yaşatmazlardı.'' dedi.  Beril yutkunarak, ''Nereden biliyorsun?'' diye sordu. Ayaz, ''Böyle insanları tanırım Beril. Kendilerini ele vermesin diye öldürürler hemen.'' dedi. Beril duyduklarını sindirmeye çalışıyordu. Ayağa kalktı yavaşça, ''Ben izninle lavaboya gidiyorum.'' dedi. Ayaz ayağa fırlayarak Beril'i omuzlarından tuttu, ''Beril. İyi misin? Solgun görünüyorsun.'' dedi endişeyle. Beril, ''İyiyim.'' dedi. Ardından, ''İzninle.'' diyip lavaboya doğru ilerledi. Lavaboya gidince soğuk suyla yüzünü birkaç defa yıkadı. Kendine gelene kadar. Fakat yine de olan biteni anlamakta güçlük çekiyordu. Kalbiyle aklı öylesine çelişiyordu ki.... Dışarı çıkınca yürümekte zorlandı. Daha sonra karşısında bir adam gördü.  Adam Beril'e doğru yaklaştı. O yaklaştıkça Beril geri adım attı. Adam bir şeyler fısıldadı. Beril söylediklerine anlam vermeye çalışsa da başaramadı. Ardından başına aldığı darbeyle gözlerini kapattı. Bir baş dönmesi başladı en tepede. Ve kendini yere bıraktı. Sonrası sessizlik.

MasumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin