Gülümseyerek eve girdiğimde duyduğum ses beni korkuttu.
"Jongin, neden bu kadar mutlusun?"
"Anne!" Annem gülerek yanıma geldiğinde yanaklarımdan öptü. "Erkencisin bugün."
"Evettt, erken geldim! Bugün baban aradı. Bir hafta sonra geliyormuş." Sırt çantamı kapının yanına bıraktım.
"Konuşmayalı iki hafta oldu neredeyse, akşam ben de arayayım." Kendimi koltuğa attığımda annem elimdeki şapkayla atkıyı çekiştirdi.
"Niye elinde taşıyorsun? Neden takmadın?" Elindeki şapkayı incelerken olduğum yerde doğruldum.
"Şey-"
"Jongin bu ponponlu. Ay kız şapkası bu. Nasıl şeyler takıyorsun oğlum sen?" Elinden çekmeye çalışırken koluma vurdu.
"Moda bu! İstediğimi giyerim neden karışıyorsun?" Gözlerini kısıp bana baktığında iyice endişelendim. Annemin gözünden hiçbir şey kaçmazdı.
"Ne işler karıştırıyorsun? Kız arkadaşın mı var? Annenden neden saklıyorsun?" Pes edip arkama yaslanırken başımı eğdim.
"Öyle değil." Annem de yanıma otururken gülümsedi.
"Hadi anlat. Kızın adı ne?"
"Seulgi."
"Nasıl tanıştınız?"
"Daha yeni."
"Jongin uğraştırma beni. Anlat!"
"Onu üniversiteye başladığım ilk gün gördüm. Ondan sonra sık sık karşılaştık ve ben ondan etkilenmeye başladım. Sonra onu daha sık görmek istedim ve hakkında bazı şeyler öğrendim. Bir süre ona uzaktan bakarak geçti. Onun en yakın arkadaşı ve Sehun aynı sınıftalar. Bir buluşma ayarladılar ve biz böylelikle tanıştık. Bugün de ilk defa baş başa zaman geçirdik. Beraber buz patenine ve sinemaya gittik." Anneme gülümseyerek baktım ve devam ettim. "Çok güzeldi." Annem de bana gülümseyerek karşılık verdi.
"Çok mu seviyorsun?" Omuz silkerek güldüm."Seviyorum."
"Peki, Seulgi?"
"Hayır. Daha benim ondan hoşlandığımı bile bilmiyor."
"Ama baş başa zaman geçirmişsiniz."
"Bir an cesaret ettiğim bir şeydi. Planlamamıştım ama o da bana uydu ve... öyle işte." Cidden bugün yaptıklarım beni aşmıştı. Birkaç hafta önce bana böyle yapacaksın deseler hayatta inanmazdım. Kendi düşüncelerime dalmışken annem tekrar konuştu.
"Güzel mi?" Gülümseyen yüzü aklıma geldiğinde istemsizce güldüm.
"Çok güzel." Annem yerinde kıpırdadı.
"Çok merak ettim şimdi. Bir sonraki buluşmanızda sana görev veriyorum. Beraber fotoğraf çekileceksiniz." Kafamı aşağı yukarı sallayarak onayladım. Annemin elindeki şapkayı alarak odama ilerledim.**
Ertesi gün sabah erkenden Seulgi'nin evinin önünde bekliyordum. Heyecandan duramamış, erkenden gelmiştim. Henüz saat yedi buçuktu ve sabahın ayazı yüzüme çarpıyordu. Elim sürekli aramak için telefona gidiyordu. Zamanından önce geldiğim için hazır olmamasından çekiniyordum. Aslında çekindiğim birçok şey vardı. Önceki gün kızı kolundan çekip götürmüştüm, gün boyu beraberdik dahası ona yarın seni alacağım demiştim. Tuhaf olan bana neden karşı çıkmadığıydı. Bazen benden hoşlandığını düşünüyordum ama daha sonra başka bir soru aklımı karıştırıyordu. Ya beni arkadaş olarak görüyorsa? Seungwan'ın Chanyeol hyungdan hoşlanması, benimle yakınlaşması için sebep olsa, hiçbir zaman bir araya gelmedik bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Me Like I Do - Seulkai
FanfictionLOVE ME LIKE I DO KANG SEULGİ KİM JONGİN -seulkaiii