Jongin titreyen telefonu eline aldığında Sehun'un aradığını gördü. Ekrandaki yeşil tuşu kaydırmadan önce sıkıntıyla ofladı.
"Efendim?"
"Jongin, neredesin? Bugün de mi gelmedin okula?"
"Sehun farkında mısın bilmiyorum ama reddedildim. Depresyona girmem gereken bir konu var."
"Jongin, üzülmeni anlıyorum ama kendini eve kapatmak fazla olmadı mı? Dersleri iyice boşladın, kalacaksın. Ayrıca sana ulaşamamışlar yarın basketbol antrenmanları başlıyormuş."
"Tamam, gelmeye çalışırım."
"Yarın sabah erkenden size geleceğim. Beraber okula geçeriz."
"Sehun hayır. Kendim gelirim."
"Gelmeyeceğini ikimiz de biliyoruz." Telefonu yüzüne kapatıp kendimi yatağa attım. Hiçbir şey yapmak istemiyordum. Hayatımın anlamını kaybetmiş gibiydim. Dahası kalbim acıyordu. İşte sırf bu ihtimal yüzünden ondan uzak durmuştum. Uzaktan sevmek güzeldi. Bir gün beni fark etmesi ümidiyle sevmek... Şimdi kalbimde kocaman bir boşluk hissediyorum. Hayallerim elimden kayıp gitti. Beraber izlemeyi planladığım filmler, gitmeyi istediğim yerler, tatmayı istediğim yemekler... Soğuk ellerini tutup ısıtmam, burnuna daha sonra dudaklarına konduracağım ufak öpücük hayali yok oldu.
**
"Jongin, Sehun geldi." Sırt çantamı sırtıma taktıktan sonra okuldan sonra katılacağım antrenman için hazırladığım spor çantamı aldım. Aşağı inerken Sehun'un annemle konuşmasını duyuyordum. Annem neden böyle olduğumu soruyordu. Dün akşam eve geldiğinde bana da sormuştu. Ama bu konu hakkında konuşmak istemediğimi söylemiştim. Merak ettiğini biliyordum. Büyük ihtimal konuyu da tahmin ediyordu. Sehun benim anlatmamın daha doğru olacağını söyleyip susmuştu.
Sehun'a son günlerde çok yüklenmiştim. Onun yüzünden olduğunu söyleyip durmuştum. Seulgi'yle yakınlaşmamın, ümit etmemin onun yüzünden olduğunu söylemiştim. Gerçekten kötü bir arkadaştım. Bunlara neden olanın o olmadığını biliyordum ama hıncımı birinden çıkarmam gerekiyordu. Yine de bana hiçbir şey söylememiş, sanki gerçekten suçluymuş gibi özür dilemişti.
Sehun'un omzuna kolumu attığımda şaşkınlıkla bana dönmüştü. Son günlerdeki halimden sonra şaşırmış olmalıydı. Onun bu şaşkın suratı sayesinde günler sonra içten bir şekilde gülümsedim. Daha sonra anneme dönüp gülümsedim ve yanağından öptüm. Sehun'u çekiştirirken arkamızdan bağırıyordu.
"Jongin, kahvaltı?"
"Okulda atıştırırım."
Sehun'la okula gelene kadar pek konuşmamıştık. Ama normal davranmak için çabaladığımı gördüğünden emindim. Okul kapısından adımımı atar atmaz karşıdan koşarak gele kızı gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Me Like I Do - Seulkai
FanficLOVE ME LIKE I DO KANG SEULGİ KİM JONGİN -seulkaiii