Kimi insan umutsuzluklara dokunarak, kimisi mutluluklara dokunarak, kimisi sevgiye açarken, kimisi hissizliğe gözlerini açarak başlar. Aslında bu elimizde değildir. Ama hayatın devamında ne olmasını istersek ona göre şekillendire biliriz.
Kırık kalpler her zaman bir kırık kalp tarafından tamir edilir. Mutsuz olan birini mutlaka hayattan bir darbe almış biri Mutlu yapabilir. Ya da sevgiye aç ama hiç sevgi görmemiş birini hiç ummadığı biri Sevgi'yle sarmalayabilir.Herkesin kaderi mutlaka birine mühürlüdür. O mühürü, sadece biri açabilir. 'Benim mühürlü olduğum biri yok ki demeyin' çünkü zamanın ne getireceği ve en önemlisi kimi getireceğini kimse bilemez.
Aslında Devrim'in gözleri hayata Sevgiyle ve Umutla açıldı. Ama sonrasında gelişen olaylar pekte Devrim'in istediği üzerine gerçekleşmedi. Kalbimin sahibi dediği birisinden nasıl darbe alabilir daha da önemlisi kardeşim, can yoldaşım, dertlerimin ortağı dediği insan onu nasıl bu kadar hiçsizleştirebilir? Her insanın hayatında mutlaka bir kalp kırıklığı vardır. Devrim'in kalp kırıklığı iki farklı yönden kalbini işgal etmiştir. Şöyle bir bakıldığında her şey ne kadar güzeldi, bir o kadar masum. Ama yanılmıştı herkes gibi oda vurgun yemişti, dümenin hâkimiyetini kaybetmiş, tüm hislerini yıkıma uğratmış, Denizin onu sürüklemesine bilinçsizce izin vermişti. Evet zordu. Hayat artık Cidden zordu. O günden sonrada bir daha eski güzelliğine kavuşamadı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Güne her zamanki gibi rutinlerle başladı. Uyandı, duş aldı, kahvaltısını yaptı, hazırlandı ve arabasına binip gitti. Yıllar hiç değişmeyen -annesin ısrarlarıyla orada kaldığı nadir (çok nadir) anlar dışında tabi ki- bir döngü. Daha doğrusu kalbinin sahip olduğu bir alışkanlıktı. Bu günün diğer günlerden farkı ise o har zaman istediği, hayallerinin dönüm noktası olan 'SEVGİ TÜNELLERİ' nin artık sadece hayallerinde değil de tüm insanların hayallerine dâhil olacak olmanın mutluluğuyla güne başladı.
Şirkete varınca güvenlikten geçip 11. Kattaki odasına varmak oldu. Hazırlıklarına başlayan genç adam zamanı umursamadan çizimlere ve hayallerinin merkezine daldı.
Saatler sonra tıklatılan kapıyla kendine gelen genç adam kapının tekrar tıklatılmaması için hemen 'gir' dedi.
Kapıdan kafasını uzatan kişi Ali'ydi. Şirketin haylaz ama aynı zamanda şirketin sahibinin oğluydu.
- Bir merhaba demeye geldim ama görüyorum ki çok fazla yoğunsunuz Devrim Bey?
- Lütfen Ali Bey buyurun, içeri gelin. Benimde sizinle konuşmak istediğim önemli bir konu vardı.
- Hımm. Ben gelmeseydim sen gelecektin yani öyle mi Devrim?
Bu sırada odadan içeri girip kapıyı kapatır ve masanın yanındaki koltuklardan birine kendini bırakır.
- Evet, Ali Bey bugün Tekin beyin şirkette olamayacağını ve bu konuyu sizinle konuşabileceğimi söyledi.
- Evet, bugün şirkette yok çünkü biricik torunuyla vakit geçirmek istediğini, artık bu şirketin başında benim durmamı söyledi. Bla bla bla... Neyse benimle konuşmak istediğin konu nedir Devrim?
- Öncelikle Ali Bey -
- Hey hey, bana Ali Bey deme lütfen bu fazla resmi Ali demen yeterli.
- Öncelikle Ali bu projede çizimler için Tekin Bey bana bir yardımcı ayarladığını söyledi. Yardımcıyla biran önce tanışmak istiyorum, ne kadar erken tanışırsam o kadar benim için iyi olur. Ayrıca projenin yapılacağı alanı görmek istiyorum en azında bahçe düzenlemesini ona göre genişletir veya küçültürüm.
- Proje alanını görmek kolay ama projen de sana yardımcı olacak kişiyle bende tanışmak isterim.
- Nasıl yani? Sizde mi tanımıyorsunuz?
- Ah! Babamın aklına akıl sır ermez. Kim bilir sana kimi ayarladı. Dediğim gibi proje alanını görebilirsin. Hatta yarın beraber görmeye gidebiliriz.
- Peki, o zaman bu konuyu Tekin beyle konuşurum. Yarın ne kadar erken gidersek o kadar iyi olur. Çünkü çizimlere ne kadar erken başlarsam o kadar iyi.
- O Zaman yatın görüşürüz Devrim. Şimdi benim çıkmam gerek. Çünkü gidip ayırmam gereken bir dede-torun ikilisi var. İyi günler.
- İyi günler Ali.
Devrim giden genç adamın ardından bakmakla yetindi çünkü o anda kalbine oturan ağır bir mermiyle baş etmek zorundaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Devrimin Rüyası
Ficción GeneralAşk neydi? Peki ya sevgi? Aslında herşey bir görüşle başladı. Aşkın var olduğunu bilen ama aşkın sadece bir seferlik olduğuna inanan bir Adamla, Aşkı hiç tatmamış ama anne ve babasının gözlerinin irislerinde bile o aşkı yaşayan bir kadının hikaye...