11. bölüm

44 5 0
                                    


Multi:Hayal'in instangramda gördüğü foto 

"Kamp aslında fena fikir değil." dedim elimdeki çikolatalı sütü içerken. Evet , çikolatalı süt içiyordum ve pembe rengi seviyordum.  "O zaman hepimiz gidiyoruz." dedi Ayaz. Bu çikolatalı sütü çok seviyordum. Şuan tüm dikkatim çikolatalı sütümdeydi. Enseme gelen bir çaplakla süt boğazıma kaçtı ve öksürmeye başladım. Vurana baktığımda bunun Semih'in yaptığını gördüm. Yüzündeki o sinir bozucu sırıtmasıyla masadaki boş sandalyeye oturdu.

 "Neden yaptın bunu ?" dedim yeşilçam filmlerindeki gibi. "Çünkü bugün cuma enseyi kapa" dedi. "Senden bir kez daha iğrendim." dedim ve dikkatimi başka birşeye vermeye çalıştım. Ta ki aklıma dank edene kadar. "Ulan piii- güzel arkadaşım...." diye düzelttim. Çünkü yanımızdan Biricik müdürümüz geçiyordu. Masaya biraz daha eğilerek Semih'e de eğilmesi için işaret verdim.

Ama anlamadı ayı. Sevgili müdürümüz dışarı çıktığında rahat bir nefes aldım." Ulan hayvan , ayı , salak , manda götü bugün cuma değil." dedim. "Çok zekisin. Bence sende sümük yok. Sen direk beyin sıvısı sümkürüyorsun." dedi. "Ben sana şim-"  sözüm bir çığlıkla kesildi."Yeter be ne kavga ettiniz. İkinize de bir tane koyacağım , cama yapışacaksınız fıcırık gibi." dedi Eren.

 Tam ağzımı açıp birşey söyleyecekken zilin sesini duyduk. "Hangi ders?" dedi Sahra. "Fen" dedi ellerimi çırparak. Bu hayatta sevdiğim derslerden birincisiydi Fen. İkinci müzik. Üçüncüsü ise tarihti. Bu listenin sonunda ise beden eğitimi vardı. Ne , sanki herkes koşucu olacak diye birşey vardı. Sınıfa girdiğimizde hocanın gelmemesine evinerek yerime geçtim , Kitap ve defterimi çıkarıp beklemeye başladım.

...............................................................................

"Hocam , hocam. Hocam , hocam , hocam, hocacığım." İki saattir elimi kaldırıyordum ama beni sallayan yoktu. "Başka cevap vermek isteyen var mı ?"  diye sordu Sevgili Canan hocamız. Sınıftan ses çıkmayınca daha çok salladım elimi. Tam o sırada zilin çalmasıyla ofladım.

 Herkes sınıftan çıkmaya başlarken arkamdan 'möö' diye bir ses çıkmasıyla hemen arkama döndüm ve yine sırıtan bir Semih ile karşılaştım. "Senin hiç kasların ağrımıyor mu?" dedim. Bana 'ne diyon değişik?' der gibi baktı , ofladım. "Yani bütün gün sırıtıyorsun ya. anağın hiç mi acımıyor?" dedim. 

Kafasını olumsuz anlamda salladığında önüme döndüm. Cidden Semih dünyaya beni sınamak için mi geldi ne? Sınıfta neredeyse kimse kalmamıştı. Sınıfın arka sıralarında dört kişi vardı. Ayaz ,  Eren Sahra ile birlikte kantine gitmişlerdi. Sonunda kafa dinleyebilecektim.Telefonumu çıkarıp instangrama girdim. Acaba Semih'in instangramı var mıdır? Semih'i aradım. 

Sonunda bulduğumda hesabına girdim. Karşıma çıkan ilk fotoğrafla ağzım sıraya kadar açıldı Abi o nasıl kastır ? Semih kolsuz çizgili bir atletle poz veriyordu. Atlet dediğimde herkesin aklına çay içen baba atleti geldi , dimi? 

 Canım sıkıldığında telefonu kapattım. Kapüşonumu kafama geçirdikten sonra kafamı sıraya tam koymuştum ki kapıdan içeri giren kişiyle gözlerim kocaman açıldı. Sezgin'in burada ne işi vardı? Semih onu görmeden , Semih'i uzaklaştırmalıydım? Arkamı döndüm. Semih kafasını telefonuna gömmüş telefonuyla oynuyordu. "Semih?" dedim. 'Hı' gibi bir şeyler mırıldandı. Ayağa kalkıp arkasından dolaştım ve gözlerini kapattım.

"Ne yapıyorsun , Hayal?" dedi ellerimi , gözlerinden çekmeye çalışırken. "Sana bir süğrizim var." dedim. " Ne süprizi?" dedi. "Sence süprizler söylenir mi?" dedim onu ayağa kaldırırken. "Yavaş." dedim yürürken. Şimdi sıra ikinci aşamada Sezgin'e görünmeden geçmek. Kapüşonum zaten başımdaydı. Başımı biraz daha sallayıp saçlarımın da yüzünü örtmesini salladım. Sezgi bize arkasını döndüğünde hızla sınıftan çıktık. Rahat bir nefes aldığım.

 Ama üçüncü ve hiç tahmin etmediğim bir sorun çıktı. Semih'i ne yapacaktım? "Daha gelmedik mi?" diye sordu. "H-hayır" dedim. Acaba bayıltıp bir kamyonun arkasına mı atsam ? Bu düşünceyi eledim. Şuan koridorda , herkes bize bakıyordu. Ayaklarım aniden spor salonuna doğru ilerlemeye başladı. Salona geldiğimizde kapıyı itekleyerek açtım. Salonun boş olmasına şükrederek içeri girdik. Ellerimi Semih'in gözlerinden çektim. Semih "sonunda." gibi bir şeyler mırıldanıp bana döndü. "Eee. Neymiş o büyük süprizin." dedi. Ona gülümsemeye başladım.

 "Beni buraya boşu boşua getirdin , değil mi?" diye sordu. Ona hala gülümsediğimi görünce yukarı bakıp sabır dilendi. "Özür dilesem?" diye sordum şirince sırıtarak. Üzerime doğru gelmeye başladığında salonda koşmaya başladım.O da arkamdan koşmaya başladı. "İmdat! Komşular yetişin. Piskopat mısın be?" diye bağırmaya başladım. Kızların soyunma odasına doğru koştum , kapıyı kapattım. Semih içeriye dalınca onu eim ile durdurdum.

 "Hop. Ne yapıyorsun? Burası kızların soyunma  odası."dedim. "Bilgi için sağol." dedi ve üzerime gelmeye devam etti."Ya hoşt , pist. Gitsene ya." Geri geri giderken sırtım soğuk duvara yaslandı. Bir dakika ben bu sahneyi biliyorum. Ne kadar orjinal bir insanım. Semih iki elini duvara koyup kaçamamı engelledi. "Sence bu biraz klişe olmadı mı?" dedim.


Hayatımda yazdığım en uzun bölümlerden biri oldu. Gece gece uyumadan , yemeden , içmeden sizin için bu bölümü yazdım canlarım. Yorumlarınızı bekliyorum. 

BİRLİKTE (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin