Multi: Tuana
Eve girdiğimizde salondan babamın kahkahasını duydum. Hakan ile birbirimize baktık. Daha ilk günden kim gelmiş olabilirdi ? Hakan salona ilerlerken , ben de mutfağa annemin yanına gittim."Anne kim geldi ?" dedim salonu göstererek. Annem uğraştığı yemeğin kapağını kapattı. "Bilmiyorum. " dedi. Beraber salona geçtiğimizde gördüğüm kişi ile gözlerim kocaman açıldı.
Bu bana çarpan çocuktu. İçeri girdiğimi fark edince bana bakıp sırıtaya başladı. Ne güzel sırıtıyor.
'Sonunda kafayı yedin.'
'Haklısın' deyip iç sese katıldım. Gidip İkili koltuğa yayıldım. Ama annemin bana attığı 'indir o bacaklarını , yoksa kırarım bak' bakışlarından sonra toparlandım. Evet , annemin öyle bir bakışı vardı. "Oğlum sabahki olay için tekrar özür dilerim." dedi babam. "Hayır , önemli değil efendim." dedi. Bu çocuğun içinden pofuduk tek boynuzlu at çıktı.
"İstersen yemeğe kal ?" dedim imayla.. Aslında fena fikir değildi. Hakan ve onun yemeğine fare zehri katardım. Bir taşla iki kuş vururdum. "Aslında bir işim yok , olur." dedi. Ben ona 'sen ciddi misin' bakışları atarken , "Bu arada adın neydi ?" diye sordu bir andan ondan beklenilmeyecek bir zekalık gösteren Hakan.
"Semih Araf" dedi. Erkekler maçtan konuşmaya başlayınca , ben ve annem mutfağa girdik. Babam , Hakan ve ben koyu Fenerbahçeliydik. Annem takım tutmayı sevmezdi. Çıkmadan önce duyduğuma göre Semih Beşiktaşlıydı.
Annem yemeği yaparken ben de dolaplarda fare zehrini arıyordum.
Siz şaka mı yaptım sandınız? Ben 12 yaşındayken Hakan'ın yemeğine böcek atıştım ama anlamıştı ve tabakları değiştirmişti. Ama yemeden annem fark etmişti.
Zehri bulamadığım için oflayıp sandalyeye oturdum. Telefonum çaldığında cebimden çıkarıp arayana baktım. 'Kankilerin Tatlişi' Bu da kim? Telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Alo?" dedim. "Naber , nasılsın?" dedi karşıdaki tanıdık gelen ses.
Bu Sahra'ydı. "Kızım sen benim telefonumu nereden buldun ?" dedim. "Sendeki uyku ayılarda yok. " dedi. Kıkırdadım. "Buluşalım mı?" diye sordu. "Maalesef , bu sabah beni düşüren çocuk vardı ya , şu an bizde." dedim. Telefonda bir kaç dakika sesizlik olduktan sonra "SEMİH SİZDE Mİ?!" diye bağırdı. "Evet kızım niye bağırıyorsun?" dedim. Bu sırada odama doğru yürümeye başladım. Banyonun kapısının aniden açılmasıyla kapıya kafa attım ve hazin son........ Yere yapıştım. Bu sefer gerçekten kırıldı. Bir kahkaha duyduğumda kafamı kaldırdım. Hayattaki üçüncü düşmanım olan Semih'le karşıladım.
İkincisi kesinlikle Hakan'dı. Birincisi ise hiç kuşkusuz anne terliğiydi. "Artık böyle karşılaşmayı kesmeliyiz." dedi kahkahalarının arasında. Hahaha çok komik. Kalkmak için duvara tutunduğumda elim kaydı. Tekrar yeri öpecekken , belime sarılan kollar sayesinde düşmekten kurtuldum.
Kafamı kaldırıp beni tutan Semih'e baktım. "Sakar." dedi ve güldü. Yakından çok tatlı görünüyordu.
'Bakıyorum beğendin' dedi iç ses. 'Yok canım ne alaka' 'Hadi , hadi'
iç sesim sustuğunda gerçek dunyaya döndüm. Gerçekten çok yakın duruyorduk. Gelen öksürük sesiyle Semih'i hemen ittim. Koridorun başına baktığımda Hakan sırıtarak bize bakıyordu. İkisine de ölümcül bakışlarımı attım ve ayaklarımı yere vurarak odama girdim ve kapıyı sertçe çarptım. Bu ikisi beni sinir etmek için doğmuştu resmen. İkisi çok iyi anlaşıyordu.
Aç olmadığım için yatağıma uzanıp laptobu alıp bir korku filmi açtım. Dolabımda sakladığım abur cubur stoğundan birkaç çikolata aldım ve tekrar yatağa uzandım. Ben korku filmlerden korkan bir insan değildim. Ama insan ister istemez korkardı. Fimin ortalarına doğru ışıklar kapanınca çığlık attım. Benim çığlığım çok kötüydü. Bir keresinde bardağı kırmayı denemiştim , kırılmamıştı. Ama çatlamıştı.
Etrafa baktığımda karanlıktan hiçbirşey göremiyorum. Ağzımın aniden kapatılması ile çırpınmaya başladım................
Merhabaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!!!!!!! Yorum yapmayı unutmayın.............
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİRLİKTE (askıda)
Fiksi RemajaBu hikaye biraz farklı, Zaten onların karşılaşmaları da farklıydı , Ve , olaylar ilginçleşeceğe benziyor......