Multi'de: Hayal ve Semih'in söylediği şarkı -You dont own me - Grace ft. G-eazy
ve fındık.
1 gün sonra;
Yanyorum anam. Güneş altında kalmış dondurma gibidim şu an. Yelpazeyi daha hızlı sallayıp , küçük bir rüzgar oluşmasını sağladım. Kumral saçlarımı yukarı topladım. Dün serin olan hava bu gün hiç esmiyordu. "Anam ! Yandım , bu nedir ya!" diye bir kez daha feryat ettim. "Kızım bir daha bağırırsan güdümlü anne terliğini yersin ağzına." dedi Sahra sinirli bir sesle.
Onunla Ayaz hakkında konuşmamıştım. Uygun bir zamanı bekliyordum. "Hey! Deniz'e gidelim mi?" diye sordu Ayaz. Aslında fena olmazdı. Kamp alanının biraz uzağında bir plaj vardı. Çoğu kişi ilk geldiğimiz gün gitmişti oraya. Ama biz üşengeçlikten kalmıştık.
"Olur vallahi! Ama ben yanımda mayo getirmedim." dedim dudaklarımı büzerek. "Sen merak etme ben iki çift getirmiştim. Birini sana veririm." dedi Sahra.Yaşasın! Denize gidiyoruz. Küçüklükten beri denize girmeyi çok severdim. Pek havuza giren bir insan değildim aslında. Havuza alerjim var gibi de denilebilir .Ailelemle ben 5 yaşlarındayken havuza girmiştim. Bütün vücudum kızarmıştı. Doktor klora alerjim olduğunu söylemişti. O zaman ilk ve son defa havuzda yüzmüştüm.
"E, hadi herkes kulübelerine. Yarım saat sonra burada buluşalım. Hayal , sen benimle gel sana mayonu vereyim." dedi Sahra.
...................................................................................
Bir kaç dakika sonra sahile vardık. Neredeyse doluydu. Bizim okuldaki çoğu kişi buradaydı. Gözlerim boş bir yer ararken bir çift kahverengi göz ile karşılaştım. Harika Semih ve o sarı yelloz da buradaydı. Omuzuma dokunan bir elle mavi gözlerimi onun kahve rengilerinden kurtarıp kafamı omuzumda duran ele çevirdim. "Hadi bir tek şurası boş." dedi Eren oflayarak.
Eliyle gösterdiği yere baktığımda neden ofladığını anladım. Bende bu şans varken tek boş yer Semih'lerin yanı olur. Yavaş adımlarla oraya doğru ilerlemeye başladık. Şezlonkların yanına geldiğimizde Semih'e en uzak şezlonga havlumu serdim.
"Aa! Aşkım bak kimler gelmiş." dedi Tuana ağzını yayarak.
Alıcan o ağzı.... tövbe tövbe. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes çektim. Daha sakinim. Sahra bana dönüp , "hadi zaten hava sıcak ." dedi T-shirtünü çıkarırken. Ayaz ve Eren de aynı şekilde üstlerini çıkardı. Tamam , mola burada çok fazla kas vardı. Komaya girmemek için başımı yere eğdim.
Uzaktan gelen ve gittikçe yaklaşan havlama sesleriyle kafamı kaldırdım. Üzerime doğru gelen kocaman köpeği görünce çığık atıp kaçmaya başladım. Sanırım oyun oynadığımı sandığı için o , da peşimden koşmaya başladı. İskeleye doğru koşmaya başlatyınca köpeğin havlaması biraz daha azaldı. Arkama baktığımda Semih'in köpeğin tasmasından tuttuğunu gördüm. Köpek aniden öne doğru hamle yaptığında , Semih'i hazırlıksız yakalamış olacak ki tasma bir an elinden kaydı ama tekrar tutmayı başardı.
"Gelme lan! Siktir git. Oğlum Türkçe'n mi kıt?" diye bağırıp geri geri gitmeye devam ettim. Onumdeki kocaman köpek dişlerini göstererek hırladı. "Merak etme havlayan köpek ısırmaz." dedi gülerken tasmayı tutmaya uğraşan manda götü.
"Bu havlamıyor , hırlıyor lan!" diye bağırdım. İskelenin ucuna geldiğimde adımlarımı durdurdum. Allahım bu güneşin altında ne çektim. Ayrıca Mayıs ayında , Temmuz sıcağı nedir ya? Semih'in arkasına baktığımda eşek gibi anıran canım arkadaşlarıma en kötü bakışlarımı attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİRLİKTE (askıda)
Teen FictionBu hikaye biraz farklı, Zaten onların karşılaşmaları da farklıydı , Ve , olaylar ilginçleşeceğe benziyor......