reklamlar yine:
varya gone boy adlı fikime ilk bölümü attım cidden vallahi billahi
Tao uyanmasına yakın kafasında bir şeyler hissetti. Yavaşça gözlerini açtığında yanında oturup saçlarında parmaklarını gezdiren Kris'i gördü
''Hey, nasıl hissediyorsun?'' Kris nazikçe sordu. Dün gece olanları hatırlayarak yatakta oturur hale geldi ve sırtını başlığa yasladı.
''İyi, sadece biraz yorgun'' esnedi
''Ben de öyle düşünmüştüm, gün boyu uyudun'' diğeri kıkırdadı. Tao'nun gözleri birden açıldı ve etrafına bakındı. ''Ne arıyorsun?''
''Saat kaç?'' örtüyü üstünden attı.
''Öğlenin 3ü'' dediğinde ağzını açtı Tao
''3 mü?! Aman tanrım!! Üzgünüm ama gitmeliyim'' diye ayağı kalkarken Kris onu yerine oturttu.
''Hey hey sakin ol tamam mı? Tamamen iyi hissedene kadar hiçbir yere gitmiyorsun. Şimdi arkana yaslan ve bekle, sana yemek getireceğim'' Tao sakin olarak arkasına tekrar yaslandı. ''Akıllı çocuk, birazdan gelirim'' diyerek odadan çıktı Kris
Tao'nun bedeni akıllı çocuk sözünü duyduğunda titredi, neden hala ona aşık gibi hissediyordu? Kris babası için çalışan biriydi, yani onu hergün görecekti, kaçışı yoktu. Ayrıca iyi davranışının sebebi neydi?
Kris elinde tepsiyle odaya girdi ve yatağa oturdu. Tao'da kendini düzeltti ve tepsiyi kucağına aldı. Bu sırada yüzünün yandığını hissetti, Kris de fark etmişti
''Terliyor musun?'' diye sordu. Kafasını sağa sola salladı
''Aslında üşüyorum'' diye fısıldadığında Kris kalkarak onun üstüne ince bir pike örttü.
''Şimdi?''
''Teşekkürler'' utangaç sesiyle konuştu. Kris onu izlerken yemeğini yiyordu, bu durumu bayağı bir garip buldu.
Büyük olan onu kahvaltıyı bitirene kadar beklemişti. Sonunda ise önünden tepsiyi aldı ve komidinin üzerine koydu.
''Şimdi konuşabiliriz'' dedi
''Ne hakkında?'' elleriyle uğraşıp onlara bakıyordu Tao. Kris'e bakmaktan korkuyordu.
''Dün gece hakkında... ve diğer şeyler''
''Nereden başlayacağız''
''Ne olduğunu hatırlıyor musun? Adamın senin içeceğine ilaç attığını?''
''E-evet'' Tao göz kontağından çekiniyordu. Kris kesinlikle ne kadar sorumsuz bir çocuk olduğunu düşünüyordu
''Bilmediğin bir adamdan bilmediğin içeceği almamalıydın'' Oh harika, şimdi onu çocuk gibi azarlayacaktı ''Ya orada seni kurtaracak biri olmasaydı? Ne olurdu?'' Tao omuz silkti, ne diyeceğini bilmiyordu ''Oraya girecek yaşta bile değilsin''
''Aileme mi söyleceksin?'' sonunda gözlerine baktı. Neden bunu yapıyordu bu adam?
''Ne? Hayır yapmayacağım''
''Neden böyle yapıyorsun o zaman?''
''Ne yapıyormuşum?''
''İyi davranıyorsun, benimle ilgileniyorsun, benim için endişe duyuyorsun? Anlamıyorum! Hani senin için oyuncaktım!?'' Tao bağırdı ''Şimdi gitmeliyim'' diyerek yatağa tekrar oturulmadan kalktı ve kıyafetlerini aradı odada. Bulduğunda ise Kris'i umursamadan giyindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patronum'un Oğlu
Fanfic▸ Tao 18, Kris 29 yaşında Uyarılar; daddykink! yetişkin içerik, yaş farkı, slut-shaming (kötü laflar ile aşağılamak), bondage, halka açık yerde cinsellik → Hikaye Suga_high çeviri ve poster pathcode'a aittir