''Cüzdanını aldın mı?'' Tao sordu ''Ve kredi kartını?''
''Evet hepsini aldım merak etme'' Kris onu sakinleştirmeye çalıştı. Bebeği alışverişe gideceği için çok heyecanlıydı ve bunu saklayamıyordu.
Alışveriş merkezine ulaştıklarında arabayı park edip içeri girdiler.
''Tao sakin ol mağazalar kaçmıyor'' Tao'nun elini tuttu sürüklenirken
Küçük olan kendine engel olamıyordu, istediği her şeyi alacağı için heyecanlıydı. Sevgilisinin elini tuttu ve gözüne kestirdiği ilk mağazaya girdi. Kris ise etrafına baktığında buradaki bütün mağazaların marka olduklarını gördü. Ve Tao'nun girdiği mağaza da Givenchy'di
''Buraya bayılıyorum'' dedi elini bırakmadığı sevgilisine.
''Fakat burası çok pahalı'' diyemeden artık girmişlerdi bile.
''Biliyorum, çok bir şey istemiyorum zaten''
''Pekala'' Kris ona inanmıştı.
Tao kıyafetleri seçerken bir yandan da Kris fiyatlarını dikizliyordu.
''İşte babacığım bunları istiyorum'' masum sesiyle konuştu. Kris yüzüne doğru uzatılan askıları tuttu ve kasaya gidip onun için hepsini aldı.
3 başka mağazaya da girdiler ve şimdiden Tao sınırı aşmıştı bile. Yine de Kris bunun sonunda mutlu olacağını bildiği için sabrediyordu
''Babacık hadi bir şeyler yiyelim bütün bu alışveriş beni acıktırdı''
''Peki tatlım'' Kris gülümsedi ''Ne istersin?''
''Hamburger menü istiyorum''
''Hemen alalım'' ona doğru eğildi ve yanağını öptü ''Sen burada otur ben alırım'' dedi yemek bölümündelerken
''Tamam bekliyorum'' Tao bir masa seçti ve oturdu.
Bu sırada tabiki telefonuyla kendini çekti ve dudak büzerek pozlar vermeyi unutmadı. Bir süre sonra masasına biri oturduğunda verdiği pozu düzelterek ciddileşti.
''Hey''
''Oh umm merhaba?'' sorarcasına selam verdi bu yakışıklı adama
''Özür dilerim seni korkutmak istemezdim ama bu kadar güzel ve tatlı birinin tek başına durmasına şaşırdım'' diye başladığında Tao utandığını hissetti. Buna alışkındı.
''Teşekkürler fakat tek başıma iyiyim ben'' nazik bir şekilde adamı başından savmaya çalıştı.
''Ah hadi ama, bu arada adın ne?''
''Ben T-''
''Adı seni ilgilendirmez'' Kris elinde menüyle başlarında durdu
''Anlamadım?'' yabancı olan sordu
''Dedim ki onun adı seni ilgilendirmez'' elindeki tepsiyi masaya koydu.
''Sen de kimsin?'' adam küfür etti ve ayağı kalktığında Kris ile aynı boya bile gelememişti. Tao'dan bile kısaydı
''Onun erkek arkadaşıyım, bu yüzden buradan gitmelisin'' Tao sevdiği adamın gözlerindeki siniri görmüştü ve şuan adam için korkuyordu bile
''Ya gitmezsem nolur ha?'' düello için çağırıyordu aptal adam
''Bilmek istemezsin'' Kris'in sesi 2 oktav daha düşmüştü. Bu arada Tao kendine engel olamamıştı onun derinden gelen sesi çok seksi gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patronum'un Oğlu
Fiksi Penggemar▸ Tao 18, Kris 29 yaşında Uyarılar; daddykink! yetişkin içerik, yaş farkı, slut-shaming (kötü laflar ile aşağılamak), bondage, halka açık yerde cinsellik → Hikaye Suga_high çeviri ve poster pathcode'a aittir