Tao ve Kris arasında her şey yolunda gidiyordu. Tao çoğu zaman ailesine bazı küçük yalanlar söyleyip Kris'in evinde kalabiliyordu. Birlikte birbirlerini tanımaya ve daha iyi anlaşmaya başladılar. Duygusal tepkilerini kolaylıkla ve düşünmeden vermeleri ikilinin sevgili gibi hissetmesine neden olmaya başlamıştı.
Genelde boş durdukları zaman çok fazla öpüşürlerdi, eskiden olsa yapmaya utanırlardı ve bunu istediklerini gizlerlerdi. Artık öpüşmelerinden sonra birbirlerinin gözlerine bakıp istedikleri kadar hasret giderebiliyorlardı.
3 haftadır seks yapmamışlardı ve Kris yaşadığı en uzun süre olduğunu fark etmişti. Biraz işkence gibi gelse de Tao'ya kendini anca böyle affettirebileceğini kendisi de biliyordu.
Düşündüğü tek şey Tao'nun da artık pes edip hadi sevişelim babacık diyerek ona gelmesiydi, fakat öyle olmadı. Hatta küçük olan arada sırada bazı küçük ve yaramaz oyunlarıyla Kris'in sadece daha fazla delirmesini sağlıyordu.
Dairenin içinde kısa şortlar giyerek o sıkı poposunu sallaması, ya da birlikte film izlerlerken diğerinin uzun bacaklarına sürtünmesi ve sonradan hiçbir şey olmamış gibi yatağa gidişi... Kris ise arkasından sert ereksiyonuyla kalıyordu.
Kısacası 3 hafta içinde Kris çok kez soğuk banyo yapmıştı.
Bu sefer kafasındaki düşünceleriyle mutfağa girmek için hazırlandı, artık Tao'ya belli etmesi gerekiyordu. Tam konuşarak mutfağa girecekken Tao'nun poposunu örten tişörtüyle tezgahta bir şeyler yaptığını gördü. Yerinde kalarak açılan poposunu izledi, siktir.. Uyanalı 5 dakika olmuştu ve şimdiden sertleşmişti.
Bir şey söylemeden çocuğun arkasına geçip kendini ona yasladı ve kollarını belinde birleştirdi. Tao korkarak yerinde zıpladı
''Sabah sabah böyle giyinmenin gir nedeni var mı?'' derken diğerinin kulağına sabah sesiyle fısıldadı. ''Bana işkence etmen dışında''
''Nedeni yok, sadece senin tişörtlerini giymeyi seviyorum'' kahvaltıyı hazırlamaya devam etti.
''Kendi kıyafetlerim içinde seni görmeyi seviyorum'' diyerek açıkta kalan boynunu öptü. ''Ama babacıkla böyle alay edemezsin'' kulağına kadar geldi öpücükleri. Elleri ise arsızca tişörtten içeri sokulmuş karnını okşuyordu. Tao onun elini tuttu ve durdurdu
''Hayır hayır hayır, dokunmak yok, cezanı unutma babacık, bu kıçtan bir şeyler koparabilmek için birkaç güne daha ihtiyacın var'' Tao kurtuldu ve masaya oturarak kahvaltısını etmeye başladı.
''Bebeğim, seni sonsuza kadar bekleyebilirim, ama yetmedi mi sence?'' Kris kazık kadar yaşına bakmadan dudak büzdü.
''Hayır dedim, üzgün olmadığım için üzgünüm'' diyince iç çekti büyük olan. Şuan azmış bir yaşlı adam gibi görünüyordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patronum'un Oğlu
Fanfic▸ Tao 18, Kris 29 yaşında Uyarılar; daddykink! yetişkin içerik, yaş farkı, slut-shaming (kötü laflar ile aşağılamak), bondage, halka açık yerde cinsellik → Hikaye Suga_high çeviri ve poster pathcode'a aittir