3. Bölüm: "Sarhoş"

263 17 5
                                    

Bölüm şarkısı: Christina Aguilera- A Voice Within.

İyi okumalar dilerim. Yorumlarınızı bekliyorum.

Nihayet akşam olduğunda, kadın büyük bir merakla hastaneden çıktı.

Adamın istediği yere gitmeyi kafasına koymuştu ve şu an bile giderken, "gitmemeliyim" demiyor, sorgulamıyordu. Adamın kendisine güven veren bir tavrı vardı ve o yazmaya çalıştığı karakterin ta kendisiydi. Ona dair daha fazla bir şeyler belirmesi lazımdı kafasında, elbette gidecekti.

Ablasını, onun yakın bir arkadaşına emanet etmişti ve kendisi gelene kadar yanında duracaktı. Doktor yarın sabah tahlillerin elinde olacağını ve o zamana kadar tek yapması gereken beklemek olduğunu söylemişti. Sadece bir iki bayılmayla buraya gelmişlerdi ve ablası hâlâ çıkamamıştı. Ablası için çok endişeleniyordu. Ona bir şey olursa, ne yapardı? Bilmiyordu. Ve en kötüsü; güçlü olmaya çalıştıkça, zihni ona oyun oynuyor ve gittikçe dibe batıyordu.

Adamın söylediği yere vardığında, bütün düşünceleri kenara çekilmiş bir şekilde ve büyük bir sakinlikle onu beklemeye başladı. Sokağın başında, sadece iki kez gördüğü fakat sanki kafasında beliren o karakterin oluşmaya başladığı süre boyunca var olan, genç adamı bekliyordu. Garipti içinde bulunduğu durum. Eflin Karaer' e göre fazla garip.

Beş dakika beklemenin ardından, üşüdüğünü hissetti. Gülümsetti bu his onu. Ardından kulaklığını taktı.
Christina Aguilera' dan, A Voice Within şarkısını açarak dinlemeye başladı. Bu şarkıyla birlikte, her geçen gün daha da güçlü olması gerektiğinin farkına vardı. Kendi içindeki o küçük kızın, daha da güçlü olması gerekiyordu. Daha çok gülmesi, insanlara hiçbir şeyden bahsetmemesi. Daha çok içine atması fakat hiçbir zaman insanlara muhtaç olmaması.

Sokak lambalarıyla aydınlanan sokağın başına bir araba yanaştı. Gelen adamdı fakat kadın bunu fark edemeyecek kadar uzaklara dalmıştı. Adam inceledi kadını; giydiği kısa, siyah elbisesiyle, ayağındaki siyah kalın taban botlarıyla hafif yere vuruyordu. Elbisesinin üstüne ince bir siyah hırka giydiğinden, üşüdüğünü tahmin etmek zor olmamıştı adam için. Beline gelen uzun, dağınık ve hafif kabarmış saçlarıyla oynuyordu bir taraftan. Elleri çok ince ve narindi. Adam da tıpkı kadın gibi, kadının bu ellerle yazdığı satırları düşündü. İkisi de birbirlerini yazarken izlemek istiyordu.

Adam; kadının o düşünceli, o salaş halini merak ediyordu. Kadın ise; adamın ilgisini bir şeye vermiş halini. Çünkü bu, kadın için imkansız geliyordu. Adamın öyle bir tavrı vardı ki, her şeye karşı kontrollü ve tepkisiz geliyordu ona. Evet, adam ne kadar konuşursa konuşsun, onu anlatacak tek kelime; TEPKİSİZ' di. Adam konuşuyor fakat kendinden hiç ödün vermiyordu.

Giydiği kısa kollu siyah tişörtü ve siyah dar pantolonuyla adam kadına uyum sağlıyordu. Hiç anlaşmamalarına rağmen büyük bir uyum içerisindeydiler. İkisi de siyah giyinmeyi seviyordu. İkisinin de ruhunda, asil bir taraf vardı.

Kadını daha fazla bekletmek istemeyen adam, arabanın kornasına bastı fakat kadın hiçbir tepki vermedi. Duymadığını anlayan adam, arabadan indi ve:

"Eflin Hanım!" diye seslendi.

Fakat yine bir tepki alamamıştı. Bu defa büyük adımlarla kadının yanına ilerleyen adam, kadının kulağında kulaklık olduğunu fark etti. Kadının bu hali, adamı gülümsetmişti. Omzuna doğru eğildi ve yavaşça kulağından kulaklığı çıkardı. Usulca o taraftaki saçlarını da çekti ve elini hafif omzuna sürttü.

Kadının çok soğuk olan teni, adamın sımsıcak elleriyle kavrulmuştu adeta. İçinde bir şeyler ürperdi. Aniden gelen o sıcaklık, hoşuna gitmişti fakat bunu katiyyen kabul etmezdi. O herkese yenilirdi belki ama kendisine yenilmezdi. Çünkü kendisine yenilirse, bir daha toparlayamazdı.
Adam fısıldadı:
"Geldim."

TEPKİSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin