6. Bölüm: "Minik Serçe"

239 15 10
                                    

6. BÖLÜM: ''MİNİK SERÇE"

Bölüm parçası: Sezen Aksu- Minik Serçe.

"Anlaştık biz hiç konuşmadan, minik serçeyle göz göze geliverince."

Bölüm İEKÇF üyelerinin...

İyi okumalar.

Ölüm. Tek kelime. Zihinde oluşan milyonlarca çığlık, yüzde belirginleşen anlam dolu ifadesizlik, çaresizlik ve kulakları sağır edecek sessizlik.

Kimileri için kurtuluştu, kimileri için bir anlam bile ifade etmiyordu.

Bazısı sevinirdi şu boktan dünyadan kurtuldum diye, bazısı geride bıraktıklarına ağlardı.

"Boş ver," diye fısıldadı, içimizde araf olan taraf. "Önemli olan yaşarken ölü olmamak."

Genç adam elindeki sigara izmaritini yere sertçe atarken, zihni ona annesiyle olan anılarını anımsatıyordu.

"Hadi oğlum, kaysana. Bak, arkadaşların seni bekliyor. Hem, baban da gelecek birazdan."

Küçük çocuk, sırf babası gelecek diye kaymamıştı. On- on beş dakika sadece öyle durmuştu orada. Sonra... Sonrasını hatırlamak bile istemiyordu. Annesi, kendisi yüzünden babasından dayak yemişti.

"Siktir," diye mırıldandı kendi kendine, dişlerinin arasından. Çocuk gibi ağlamak, ağlayınca annesinin ona kıyamayıp geri gelmesini istiyordu. "Koskoca çocuk oldun, yapma böyle yahu!" diye ona çemkiren komşu teyzelerinin yine ona böyle söylenmesine bile vardı. Yeter ki, annesinin varlığını hissetsin.

Oturduğu yerden yavaşça kalktı ve mutfağa doğru ilerledi. Bardağını çıkardı ve tezgahın üzerinden viskiyi alarak döktü. Tekrar eski yerine geldi büyük bir ağırlıkla ve oturdu. Bir yudum aldı ağzına ve onu yavaşça yutarken elindeki bardağı dairesel hareketlerle çevirdi.

"Hayır anne, sana söylemiştim ya hani, imza günüm vardı."

Kadın, hatırlamaya çalıştı fakat beynini gereğinden fazla zorlamasına rağmen, hiçbir şey hatırlayamadı.

Genç adam, durumu anlayıp, annesini yavaşça yatağına yatırdı.

"Sen biraz uyu, dinlen, sonra güzel bir yemek yeriz, olur mu?''

Kadın tamam dercesine başını salladı ve gülümsedi karşısındaki yakışıklı gence.

Genç adam tam kapıdan çıkacakken, konuştu kadın:

"Şu an fark ettim de... Benim bu yüzümdeki morluklar da ne?"

Adam durakaldı yerinde. Ne tuttuğu kapı kolunu çevirebildi, ne gözlerini karşısında ona masum masum bakan kadından ayırabildi.

Aslında çaresizlik denen şey adam için tam da bu sıralar başlamıştı.

Yaklaşık beş dakikanın sonunda, tuttuğu kapı kolunu bıraktı. Elini yavaşça yanına indirdi ve gözlerini kadından çekmeden olduğu yere çöktü.

TEPKİSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin