YENİ BİR HEYECAN

165 46 10
                                        

Yanında bir kız vardı. Sadece yanında olsa yine iyiydi. El elelerdi. Yıkılmıştım. Bu duyguları hissetmem hiç normal değildi. Karnım ağrımaya başlamıştı. Neler oluyordu bana böyle.

Bana doğru geliyorlardı. Kız da ne var ki güzeldi. Sinirden yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Edwart yanıma gelip:
--Kalkabilir misin acaba?? Biz birlikte oturacağız da... Mesela dün oturduğun yere oturabilirsin.

Hışımla oturduğum yerden kalktım. Beni tüm sınıfa rezil etmişti. Hemen yerime geçtim ve oturdum. Ondan intikamımı mutlaka alacaktım. Bunu onun yanına bırakmayacaktım.

                      .........................

Savaşçılık eğitimlerinin başlamasına 1 hafta kalmıştı. Büyücüydüm ama hala savaşçı olmak istiyordum. Buradaki eğitimler zaten 2 ay sürüyormuş. Büyücülük eğitiminin bitmesine 2 hafta kaldı. Eğitimin bitmemesine rağmen görünmez olabiliyordum. Son bilgileri veriyorlardı. 2 hafta sonra tamamen özgür olacaktım. Kimseye bağlı olmadan, yeni gücümle, yeni insanlarla yaşayacaktım. Hem de o kıymetli(?) Edwart'ın yüzünü bile görmeyecektim. Bunları düşünmek beni mutlu ediyordu.

                      .......................

Dersin bitimine doğru Edwart ve yanındaki kızdan kahkaha sesi geldi. Sınıftaki herkesin dikkatini dağıtmışlardı. Eğitmen:
--Edwart ve Vanessa!! Eğer bu şekilde  gülmeye devam edecekseniz dışarıya çıkabilirsiniz.

Bu eğitmeni ilk defa sevmiştim. Normalde hep sinir olurdum. Dalga geçercesine Edwart'a baktım. O da bana baktı. Sinirliydi. Sonunda onu sinir etmeyi başarmıştım. Eğitmene döndü ve:
--Olur hocam biz çıkalım dışarı...

Kendime hakim olamayarak cevap verdim:
--Nasıl eğitmenle böyle konuşabilirsin. Senin bu yaptığın tamamen saygısızlık !!
Eğitmen:
--Tamam çıkın dışarı.

Bu defa da o bana dalga geçerek bakıyordu. Hep bu çocuk kazanmak zorunda mıydı?!!

                        .....................

Karın ağrım daha çok artmaya başladı. Galiba bir doktora görünmeliydim. Eğitmenden izin alıp lavaboya çıktım. Olduğum yere yığılacak gibiydim. Galiba bu Edwart'dan dolayı değildi.

Merdivenlerden çıkarken  zorlansam da tuvalete gitmem gerekiyordu. Lavaboya dayandım ve suyu açtım. Aynaya baktığımda yüzümün bembeyaz olduğunu fark ettim. Çok kötü görünüyordum. Beni bu halde gören resmen korkup kaçardı...

Lavabodan çıktığımda kendimi daha iyi hissediyordum. Merdivenlerden rahat bir şekilde indim. Tam sınıfın olduğu koridora dönerken Edwart ve Vanessa'nın konuştuğunu gördüm.
Edwart:
--Tamam senin görevin bitti. Yeterince kıskandırdık onu. Şimdi şu parayı al ve toz ol..!!

Vanessa Edwart'ın elindeki parayı aldı. Böyle bir şeyi nasıl yapabilirdi. Parayla sevgili tutmuştu resmen. Böyle bir insan nasıl olabilirdi. Vanessa'nın uzaklaşmasını izledim. Sonra Edwart sınıfa girdi. Ben de belli olmasın diye ondan bir iki dakika sonra girdim. Aklınca beni kandırabileceğini sanıyordu.
Ne yazık!!!

Sınıfa girdiğimde endişeye kapıldığını hissettim. Gözlerimden konuşmalarını duyup duymadığımı anlamaya çalışıyordu sanki...
Hiç ona bakmadan yerime oturdum. Sakinliğimden ödün vermemeye çalışıyordum. Ama içimden kahkahalar atıyordum.

                      1 hafta sonra...

Sabah kalktım. Bugün benim için önemli, bir o kadar da tehlikeli bir gündü. Savaşçılık eğitiminin ilk günü bugündü ve ilk defa görünmez olacaktım. Görünmezliği teknik olarak biliyordum ama hiç denememiştim. Büyücülük eğitimine bugün gitmeyecektim.

Hiç kahvaltı yapmazdım ama bugün enerjiye ihtiyacımın olacağını düşünerek uzun zamandır ilk defa kahvaltı masasına oturdum. İçimde büyük bir heyecan vardı. Elim ayağım birbirine dolaşıyordu.

Sonunda yurttan çıkabildim. İlk günden geç kalmak istemediğimden bayağı erken çıktım. Sonradan aklıma Marry ile konuşmam gerektiği geldi. Beni bu yola o yönlendirmişti sonuçta... Geldiğim yoldan geri dönerek tekrar yurda döndüm.

Kütüphanenin kapısını açtım her zamanki gibi zorlanarak. İçeri girdim ve Marrynin yerine doğru ilerledim. İçeride görünmüyordu. Meraklanmaya başladım. Ömrünü burada geçiriyordu o...

Arkamdan bir el dokundu. Marry'di bu. Arkama dönerken:
--Nerelerdesin sen?? Seni arıyorum ne za...

Arkama döndüğümde büyük bir şok geçiriyordum. Edwart nasıl burada olabilirdi. Elini omzuma koymaya nasıl cüret edebilmişti. Bu cesareti de nereden buluyordu. Elini omzumdan iktirdim.
--Senin burada ne işin var, diye sordum.
--Her insan gibi benim de buraya gelme hakkım var. Öyle değil mi??

Dalga geçmeden çok ciddilik vardı suratında. Sessizce:
--Haklısın..
--Sen burada kimi bekliyordun ki??
--Seni ilgilendirmez bence..

Kapıya doğru hızlı adımlarla yürüdüm. Kolumdan tuttu..
--Sana söylemem gereken bir şey var..
--Şu an seni dinleyecek vaktim yok. Belki başka bir zaman...

Onun vereceği cevabı beklemeden dışarı çıktım. Off Marry..!! Burada olsan ne olurdu sanki. Sadece sana söyleyebilirim yaptıklarımı.
Be olmuştu acaba ona.??

Saate baktım. Yine geç kalmak üzereydim. Bu kez geç kalırsam kesinlikle içeriye giremezdim. Kapıyı açamazdım. Açınca kapı kendiliğinden açılmış gibi görünecekti ve bir şeyler döndüğü anlaşılacaktı. Hiç koşmadığım şekilde hızlı koştum.

Aceleyle okula girdim. Lavaboya çıktım ve tuvaletlerden birisine girdim. Ortalıkta görünmez olamazdım tabii ki de. Gözlerimi kapattım ve o sözleri söyledim.

Tuvaletten hemen dışarı çıktım. Aynanın karşısına geçtim. Kendimi göremiyordum. Korkuyordum. Elim ayağım titriyordu resmen. Ne yapacağımı bilemeden merdivenlerden indim.

Hayır. Olamaz!! Kapı kapanmıştı. Nasıl girecektim şimdi içeriye...
Bendeki şans da bundan ibaretti işte. Bütün çalışmalarım, planlarım suya düşmüştü. Çok güzel Emma. Böyle olmaya devam et dedim kendi kendime içimden...

Öncelikle bana destek olan ve beğenen herkese çok teşekkür ederim. Sizler sayesinde mutlu oluyorum. Kitabım hiç beklemediğim şekilde okunmaya başladı. Her ne kadar başkalarına bu kadar okunma ve beğeni az gelse de bana göre bu kadar oy alabilmek bile güzel. Tabi benim gönlümden de daha çok beğeni ve okunma geçiyor ama okuyucunun takdiri sonuçta.

                Sizleri seviyorum...

6. HİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin