İyice yaklaşmıştı bana. Nefesini yüzümde hissediyordum. Aniden cama doğru yönelip pencereyi kapattı.
--Rüzgardan dolayı olmuştur. Dedi.O kadar heyecanlanmıştım ki olduğum yerde bayılıverecektim sanki. Ne durumlara düşmüştüm ben böyle. Nefes almaya bile korkuyordum artık. Olduğum yerde hiç hareket etmeden duruyordum. Bu bana bir ders olmuştu.
Ders bitmişti. Çok önemli şeyler anlatılmıştı bu derste. Ama ben yaşadığım olaydan ötürü dinleyememiştim. Herkes çıkmıştı. Sınıfta sadece eğitmen vardı. Ben de daha dikkatli çıkmak zorundaydım. Hemen lavaboya gidip eski halime geri döndüm.
Okuldan çıkmış, yurda doğru ilerliyordum. Arkamdan birisi seslendi.
--Heeyy.
Arkamı dönüp baktım. Bu sınıftaki eğitmendi. Bana sesleniyordu. Kalbimin hızla çarptığını hissettim. Benim olduğumu fark edemezdi. Heyecanımı yenip ona doğru yürüdüm. Yanına gittim. Konuşmaya başladı:
--Acaba bana biraz süre ayırabilir misiniz?
--Tabii ki..Yolda birlikte yürümeye başladık. Bir parka gelmiştik. Banka oturduk.
--Sınıftaki sendin değil mi?.Ne! Nasıl anlamıştı bunu. Ama ben hani görünmez olmuştum? Susuyordum. Konuşmaya devam etti:
--Merak etme bunu kimseye söylemeyeceğim. Neden böyle bir şey yaptın?
Sözleri güven vericiydi. Anlatmaya başladım.
--Benim buraya geldiğimde ilk hayalim savaşçı olmaktı. Ama ailem için büyücü olmayı seçtim. Sonra güç olarak görünmezliği seçtim ve görünmez oldum işte. Eğitimim bittikten sonra hayallerimin peşinden koşmaya devam ettim ve böyle bir şey yaptım. Tüm olup biten bu.--Neden görünmezliği seçtin peki?
İşte bunu ona anlatamazdım. Boyutlar arası geçiş yapmak istediğimi söyleyemezdim ona.
--Sorma.
--Tamam. Sen nasıl istersen.
--Gerçekten söylemeyeceksin değil mi?
--Hayır söylemeyeceğim.
--Teşekkür ederim..
--Ama yine de senin bu şekilde eğitim alman çok riskli. İstersen sana özel ders verebilirim.
--Gerçekten mi.
Deyip boynuna sarıldım. Ne yapıyordum ben. Hemen geri çekildim. Gülüyordu. Birden çok güzel güldüğünü fark ettim. Konuşmaya devam etmişti. Ama ben dalıp gitmiştim. Ne dediğini duymamıştım bile.
--Efendim?
--Ne yani beni dinlemedin mi.?
--Galiba.Yine gülmüştü.
--Dedim ki istediğin bir gün seninle bir yerde buluşup eğitim verebilirim. Hem herşeyi daha iyi bir şekilde öğrenirsin.
--Tamam. Anlaştık.
El sıkıştık. İkimiz de gülüyorduk bu sefer. Kendimi ona çok yakın hissediyordum. İyiki onu tanımıştım. Sonra aklıma bir soru takıldı.
--Peki ya sen beni nasıl fark ettin?
--Sen de bunu sorma. Zamanı geldiğinde öğreneceksin.
--Tamam.Kolumdaki saate baktım. Vakit epey geç olmuştu.
--Benim kalkmam lazım. Sonra görüşürüz. Bu arada adım Emma.
Deyip yürümeye başladım. Arkamdan seslendi:
--Ben de Thomas. Tanıştığımıza memnun oldum.
Güldüm. Arkama hiç dönmeden yoluma devam ettim...............................
--Nihayet gelebildin Emma. Gözüm yollarda kaldı.
-- Kusura bakma Teresa.İşim biraz uzadı da...
--Tamam önemli değil. Ben de burada ev baktım ve bir yeri çok beğendim. Gelsene sana göstereyim.Yanına gittim. Gösterdiği ev gerçekten çok şirin ve ucuzdu.
--Tamam. Bence budur. Tam bize göre. Hem bahçesi de var...
--Ben de çok beğendim. Yarın gidip görelim. Beğenirsen hemen taşınırız. Sonra alışverişe çıkıp birkaç eşya alırız.
--Anlaştık öyleyse.
--Anlaştık..Sabah olmuştu. İlk ben kalktım ve Teresa yı uyandırdım. Gidip elini yüzünü yıkadı. Geldikten sonra da ikimiz de hazırlanmaya başladık. İkimiz de hazır olduğumuzda dışarı çıktık.
Evin adresini Teresa bir kağıda yazmıştı. Bu kağıda bakarak evi bulmuştuk sonunda. Evin içine baktık. İçindeki eşyalar bizim olacakmış. Bu bizim için büyük bir fırsattı. Epey bir düşünüp burayı almaya karar verdik.
Hemen yurda geri dönüp zaten hazır olan bavullarımızı aldık. Ev yurda çok yakındı. Bu yüzden gayet kolay olmuştu. Yurdun en alt katına geldik. Sonra gözüme tekrar kütüphane takıldı. Teresa ya:
--Sen yürümeye devam et Teresa. Ben hemen geleceğim.Merdivenlerden hızla çıkarken birden Alice i gördüm. Nasıl unuturdum onu. Mutlaka veda etmem gerekirdi.
--Alice ben gidiyorum.
--Nereye?
--Eğitimim bitti ve yeni bir yere taşınıyorum. Teresa ile...
--Umarım doğru kararı vermişsindir. Ama beni unutma. Mutlaka sık sık buraya gel. Her zaman bekliyor olacağım.
--Şu ana kadarki yardımların için teşekkür ederim. İyiki varsın. Aslında ben sana bir şey soracağım Alice.. Mary neden uzun süredir kütüphanede değil?Sustu. Neden ama. Çok zor bir soru sormadım ki...
--Alice?
--O... bir suikastçiymiş. İlk geldiğinde sana söylemiştim ya burada iyi insanlar olduğu kadar kötüler de var diye, işte kötülerden birisi de Mary imiş.
Kısa süreliğine bir şok geçirdim. Neden her şey bu kadar hızlı gelişiyordu.
--Ne yaptınız peki ona?
--İdam cezası verildi. Biliyorsun ki burada kurallar çok katı.Daha fazla dayanamayıp bavulumu da alıp arkama döndüm. Bu yurttan uzak durmak istiyordum. Bir daha hiç gelmemek.
--Sonunda çıkabildin Emma.
O kadar dalgındım ki anlayamamıştım bile Teresa yı.
--Geldim işte. Hadi gidelim buradan.Yolda giderken düşünmeden edemedim. Eğer o kötü biriyse bana savaşçı olmamı söylemesinin arkasında bir sebep olmalıydı. Benim de kötülüğümü düşünmüş olması gerekirdi. Nasıl da kandırmıştı beni. Ah be Emma.! Neden bu kadar safsın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
6. HİS
Science Fictionİki dünya ve bir insan... Ya bu iki dünyayı da kurtaracak,ya da yaşamına kaldığı yerden devam edip sonunu bekliyecek. Bu yolculukta onunla olmaya var mısınız???