BÖLÜM 1

306 19 7
                                    

Yırtılmış koltuğa göz gezdirirken düşüncelerimin beynimi kuşatmasına izin verdim.Duvarlarımızda çatlaklar odalarımıza kadar uzanıyor.Tavanımızda is tabakası başımı yukarı kaldırdığımda hep bana selam veriyor.Soframızda ne olursa olsun her defasında şükretmeyi bilen bir ailem var.Gittiğim okul sokak arasında kalmış bir lise.Ama istediğim bölüm HUKUK.Öğretmenimin elime broşür tutuşturup "Hafsa,sen okulun en çalışkanısın bu sınava girde iyi bir kolejde eğitim al"demesi banada zaten çok uygun düşmüştü.Ki zaten istediğim bölüm yüksek birşey olmasa bende sokak okulundan farksız okulumda beni ben yapan arkadaşlarımla zaman öldürmeyi isterim.Tabii sınav soruları bana göre kolaydı annemin deyişiyle "Hep ders çalışıyorum hiç kendime vakit ayırmıyorum".Kendime vakit elbette ayırıyorum ama o boş zamanlarımı telefonla uğraşmak yerine meal,hadis,ilmihal okuyorum.Benim için bunlar daha önemli.Annem ne okuduğumu biliyor ama neden hala o cümleyi kullandığını anlamış değilim.Amcamın bana aldığı telefondan mesaj geldiğinde" Sayın Hafsa Durmaz Çağrı Kolejine %93 indirimle girmeye hak kazandınız" yazısını okumamla çığlığı basmıştım bir kaç gün önce. Evet 12.sınıf olacaktım. Yaz tatilinde bitirdiğim test kitapları masamın üstünde çokça birikmişti.Yalnız Çağrı Koleji İstanbuldaydı...Ailemden başka bir şehirde kalacak olmam yüreğimde bir sızı oluşturuyordu.Küçük ama sevimli evim seni çook özlüycem.Annem oturduğum odaya girdi ve karşımdaki yırtılmış koltuğa oturdu.Uzun bir süre birbirimize baktık ama dudaklarımızı konuşmak için ayırmadık.Sessizliği annem böldü."Hafsa başka bir şehirde yapabilecek misin?"dedi gözlerindeki hüzün sesine yansımıştı.Onun için zor olacaktı biliyorum.Her nolursa olsun o bölümü kazanacam kim ne derse desin umrumda değil. Annemin yanına oturup elini öptüm "Anam benim tüm zorlukların üstesinden gelecem sen beni merak etme.Hem kuzenlerimde var sen endişelenme! "dedim ikna etmeye çalışırken.Annem 'ah'lar çekerek yüzümü okşadı.Gözyaşları elimde süzülüyordu."Peki kızım ama lütfen isminin kıymetini unutma.Ömer bin Hattabın kızının yani Muhammed Mustafa'nın eşi olan Hafsa ismine sahip çık!"demişti annem gözlerimin içine bakarken.Sanki biri kalbimden bıçaklıyordu...Yüreğime şiirler yazmaya başladım
Hasretin beni kuşatacak ana
Böyle dayanamam sana
Yaşların akarken bana
Özlem kokarım sonra...
Yüreğim katlanamaz bu acıya
Ağlama ana
Ağlama...
Annem yanağımı öptükten sonra "Anne ALLAH nasip ederse tekrar buluşuruz.Sen gözlerine yazık etme!"dedim.Başını salladı ve tülbeniyle yanağından çenesine kadar uzanan yaşları sildi.Gülümsedi fakat o tebessümü gerçek değildi daha çok üzüntüyü andırıyordu...Odamda içi boş valize kıyafetlerimi koydum.Başka bir valizede kitaplarımı koydum anca sığdı.Babam beni arabayla bırakacaktı otogara.Eşarbımı taktım ve feracemi giydim aynada kendimi süzdüğümde sahabelerin yaptığı duayı söyledim "ALLAH'ım yüzümü güzelleştirdiğin gibi ahlakımıda güzelleştir." Zamandan habersiz aynaya bakarken kapının hoş olmayan zil sesini duymamla oraya yöneldim.Babam içeriye girmeden "Haydi gidelim"diyordu.Başımı salladıktan sonra "Hemen geliyorum efendim"dedim.Büyük boy siyah valizlerimle arabaya doğru yürürken yüzümde bir parça hüzün ve bir parça mutluluk vardı.Hayallerime merdiven dayamıştım ve o basamakları teker teker çıkmakla mesuldum.Araba hareket edince gözlerimi yola kaydırdım.Frenlerde ileri geri giderken bu tuhaf halime gülemeyecek kadar dalgındım.Babam ağzını bile açmıyordu neden konuşmuyordu bunu bilmiyorum.Neyse dedim kendi kendime yorgun olabilir babam diye söyledim.Ağaçları, kaldırımları,binaları ve insanları net göremeyecek kadar hızlı sürüyordu babam arabayı....'Otogar' yazılan yere girdiğimizde babam arabayı park etti.Otobüsün gelmesine az bir süre kalmıştı ki babam beni kollarının arasına aldı ardından "ALLAH yolunu açık etsin kızım.Bak istediğin zaman gelceksin yanımıza zaten aramızda az bir mesafe var.Kuzenlerinle boş vakitler geçirme.Zaman altın kadar mühimdir evladım.Haydi otobüsün geldi ALLAH'a emanet ol "dedikten sonra beni uğurladı.İşte zamanın akışına bırakmıştım kendimi annem ve babamsız nasıl ayakta duracağımı ispatlıycaktım...Zirvede uçan HUKUK harflerini elime alacağım vakit muhakkak olacaktı!Azim başarının öncüsüdür diye mırıldandım bana bakan kimse olmadığında nefesimi dışa verdim.Hareket eden otobüste ne yapacağıma karar veremiyorum.Kitap okuyunca eğilmek zorunda kalıyorum ve midem bulanıyor...Ailemle uzun süreli gezilere giderken mutlaka hastalanırım.Yol beni tutuyor yani.Kitabımı kapatmadan önce kaldığım yere ayracımı koydum.İnsanlara göz gezdirmeye başladım.Bir çift kahkaha atıyordu kimsenin rahatsız olacağını düşünmeden.Yüzümü hemen çevirdim.Konuştuklarını duyunca iyice sinirlendim.
Kız "Aşkım aşkım aşkım baksana bana"diye şarkı söylüyordu.Erkek te hoşlandığı için gülmekle meşguldu.Yeter be gidin başka bir yerde yapın zevzekliğinizi!Önlerde oturan bir dede "Biraz sessiz olun"diye uyardığında kız da "Özgürüz burda"dedi saçma bir el hareketi yaparken.Bende kıza bakmadan "Umarım özgürlüğün tanımını bilipte söylüyorsundur.Ama benim bildiğim özgürlük;başkalarını rahatsız etmeyecek şekilde her şeyi yapabilme hakkıdır!Yoksa ben mi yanılıyorum"dedim biraz sert bir tınıyla.Kız kahkaha atıp "Sen ne anlarsın ki gerici!"dedi iğneleyerek. Sinirden güldüm ama hiçbirşey demedim. "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"ayeti aklıma geldi ve sustum derinlere daldım...WhatsApp tan mesaj gelmişti kesin kuzenlerimdir diyip açtım 'Hafsa nerde kaldın?','Varınca mesaj at' gibi şeyleri okuduktan sonra İstanbula girdiğimizi kavramamla şok oldum.Otobüsten indim ve valizlerimi aldım.Biri adımı söyleyip sarılmıştı bana bende "Nefesss!"dedim kollarından kurtulmaya çalışırken."Abartmasana Hafsa"dedi Zeynep adındaki kuzenim."Zeynep yeter bırak çok sıkıyorsun"derken sonunda kurtulmuştum.İstanbulda amcamlar oturuyordu Zeynep ve Meryem ise teyzemin kızlarıydı.Amcamlarda erkek kuzenlerim olduğu için onların evini tercih etmemiştim.Meryemde bana sıkı sıkı sarılırken "Sen kimsin ya? Zeynep şu kızı tanıyor musun?"dedi gülerek.Beni bıraktığında Zeynep "Komşumuzun kızı değil miydi ben öyle hatırlıyorum nedense"dedi başını sağa sola sallıyarak. "Ha ha ha çok komiksiniz siz öyle gülmeyi unuttum sayenizde!"dedim yapmacık bir gülme sesiyle.Amcam bizi alıp kızlarla kalacağım eve bıraktı.Yolda ne var ne yok,hala hukuk istiyor musun gibi soruları cevaplamak zorunda kaldım. Yatağa atladığımda kendimi bir an yerde buldum."Meryem!Ya kızım çocuk musun sen?"dedim sinirlenerek beni yere atmıştı bu ne cürret."Ay kusura bakma ama birazdan ikindi okuncak.Hem kerehat vakti uyumana izin veremem"dedi işaret parmağıyla 'olmaz' manasında sallarken.Peki diyip yatağa oturdum."ALLAHU EKBER... "seslerini duyunca dinleye koyuldum.Bir kez daha aşık oluyordum ezana...Bir kez daha titriyordu kalbim.Ne güzel bir çağrıydı!Bilal-i Habeşinin okuduğunu hayal ettim.Bir siyah inciydi o bülbül kadar güzel sesiyle Medine'den arşa yükselirdi narası.Göz pınarlarım dolduğunda "Yine mi Bilal-i Habeşiyi düşündün?"dedi Zeynep bana ağlamaklı bakarak.İç çektim "Sence Bilal'in üzerine konulan taş ne kadardı?Ya susmadan 'ehad...ehad'diyişi kaç kişiyi etkilemişti?Onu hiç görmedim ama ben her ezanı duyduğumda aklıma Bilal geliyor.Her seferinde etkileniyorum işte..."dedim hıçkırıktan sarsılırken.Yüzümü yıkadıktan ve abdestimi tazeledikten sonra namaza yöneldim.Tek rahatladığım zamandı.Hele secdede kalbimin kıpır kıpır atması en sevdiğim şeydi.Namazımın ardından besmele çekip turkuaz mavisi odaya daldım.Aradığım şahıslar olmadığı için yemek gelen mutfağa ilerledim.Sevinç içinde ellerimi çırptım "Patates kızartması" diye çığlık attım.Meryem bana tuhaf tuhaf baktı "Sorun yok geçti geçti"diye başımı okşadı.Bu hareketine gülsem mi ağlasam mı bilemedim.Sadece sustum ve yer sofrasına oturdum.Yemeklerimizi yedikten sonra birlikte Ku'an okuduk.Ben de okuduğumuz sayfaları kırık meal şeklinde açıkladım.Akşam ezanı yatsı ezanı derken uykuya daldım.Sabah ezanı kulaklarıma dolduğunda abdestimi alıp ALLAH'a yöneldim.Yine içimi bir huzur kapladı.Kalbim ağzımda atıyordu.Uzun uzun kıldım namazımı...Sağa sola selam verdiğimde okul için hazırlanmam gerektiğini hatırladım.Teyze kızlarımda uyanmış sofrayı hazırlıyorlardı.Ne kadar iyiler ya diye düşünürken Meryem "ALLAH kabul etsin Hafsa.Bu arada senin okula yalnız gitmen gerekiyor.Bizim okullarımızla farklı yönlerde"dedi ağzına ekmeyi tıkarken."Beni bilmediğim koskoca İstanbul'da tek başıma mahrum mu bırakcaksınız?Banane olmaz okula bırakın beniii!"diye ciyakladım.Gerçekten çok saçmaydı. İstanbulda geçen çokça hikaye okumuştum küçüklüğümde ama belli başlı yerlerin sadece isimlerini biliyordum.Bunlar;Taksim,Beyoğlu ydu.Eminim şu kapıdan dışarı tek başıma çıksam kaybolurdum.Zeynep" Tamam hiç duymamış say Hafsa.Ben seni bırakırım"dedi ellerini yıkarken.
Metroya bindik binmesinede içerisi tıklım tıklımdı.Zeynep ne kadar çantamdan tutunsada düşecek gibi oluyordu.Onun bu haline gülmedim dikkatleri üzerime çekmek istemem.Teyze kızı 'Yardım' dercesine baktığında kaşlarımı kaldırıp indirdim.Dediği şey imkansızdanda öteydi...Eğer ona yerimi versem ben düşcek gibi olurdum birkaç cebelleşmenin sonunda düştüm diyelim arkamda da erkek olursa düşündüğüm şeyden dolayı gözlerim iri iri açıldı.Besmele çektim ve Zeynebi yanıma aldım.Olacaklara karşı kendimizi korumalıyız.Değil mi?Zeynep" burda incez!" dediğinde kapının açılması için dualar ettim.İndiğimde "Çok şükür" demeden edemedim.Teyze kızı benim bu halime gülümsüyor ve " alışcaksın" demeyi de ihmal etmiyordu.Bir kaç cadde boyu yürümemizin ardından Zeynepte kendi okuluna gitmek için geri dönmüştü.Çağrı Koleji yazan binayı görmemle irkildim.Eski okulumuzun yaklaşık dört kat büyüklüğündeydi.Vakit kaybetmeden bahçeye girdim.Bir kaç tane kız mini eteklerini düşünmeden bacak bacak üstüne atmış etraflarındaki erkeklere boyalı dudaklarıyla öpücük atıyorlardı.Burası okul muydu yoksa gazino mu?Bu kızlar yaptıkları iğrençlikle güzel olduklarını mı düşünüyorlardı hayır tam tersi midem bulanmaya başlamıştı. Gözlerim yerde okulun kapısından içeri girdim.

SÖZDE GERİCİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin