"Hocam karnemi şimdi alıp çıkabilir miyim?" On dakika önce söylediğim soruyu tekrar ettim ama kararından dönmeyen çatık kaşlı bu müdür yardımcısı beni duymamazlıktan geliyordu. Hoca'nın önünde duruyordum ve bacaklarım artık uyuşmuştu. Bu yüzden tüm yükümü bir bacağıma verip müdür yardımcısına yalvaran bakışlarımı attım. Lakin hiç faydası olmadı ve cevap vermediği için ufak çaplı sinir krizlerim başladı. Tam kapıdan süzülüp çıkacakken sonunda mübarek ağzını açtı ve "Üçüncü dersin sonunda dağıtılacak bir daha beni böyle bir şey için rahatsız etme!" dedi. Başımı sallayıp kapıyı örttüm hocanın söylediği şeye burun kıvırıp gürültülü sınıfımda yerimi aldım. Herkes konuşuyordu konuşmak ne kelime resmen avazı çıktığı kadar bağırıyorlardı. Kulağımı tırmalayan seslerin sahiplerini öldürmek istercesine kitaplarımı masama vurdum. Çıkan ses sayesinde bağırmayı kesmişler ve bana bakmışlardı derin bir nefes alıp gözlerimi yere sabitledim. Ardından sesimi çok yükseltmeyerek normal tonda "Müdür yardımcısının odasından geliyorum bana karneleri üçüncü dersin sonunda dağıtılacağını söyledi. Sorun şu ki ben daha fazla burda kalmak istemiyorum ve üçüncü dersin sonunu boş boş oturup bekleyemem. Eğer siz de karnelerin bir an önce alınması kanaatindeyseniz birlikte bu işi halledelim çünkü bir kişi bunun için yeterli olmayabilir. "dedim. Tabi sınıftakilerle en uzun konuşmam bu olmuştu ve herkes şaşırarak bana bakıyordu. Tuncay, saçlarını geriye atıp" Bana uyar. En son yapmak istediğim şey karnemi almak için 3 ders beklemek. Kaç yıldır hep aynı şeye maruz kalıyoruz ve artık 12'yiz bence hocaları ikna edebiliriz"diyerek sınıftakilerin yüzlerine göz gezdirdi ve bana doğru geldi. Sonra kızıl saçlı kız gözlerini yumup "Ee peki nasıl ikna edeceğiz?" diye sordu merak içinde. Gamze aklına bir şey gelmiş gibi "Aynen. Ya vermeyi red ederlerse?" dedi ve etrafındakilere bakındı. Halid gülümsedi ve söze başladı "Niye red etsinler? Sonuçta onlar bizim karnelerimiz. Vermezlerse eninde sonunda yine bizim olacak.Ben varım ama tam olarak ne yapacağız?" dedi kaşlarını çatıp.Güneş kıkırdayıp "Halid sen demedin mi onlar bizim karnelerimiz diye. Vermezlerse ne yapacağımız çok açık ;onları çalacağız" dedi zekasını güzelce kullanarak. Elimi ağzıma doğru getirdim ve güldüm. Güneş böyle söyleyince herkes gülmeye başladı adının Cengiz olduğunu yeni öğrendiğim kişi "Yahu! Araba çalanır, çanta çalınır, telefon çalınır, cüzdan çalınır, para çalınır ama şu ana kadar karne çalmak diye bir şey duymamıştım onu da duydum artık ölsem de gam yemem.. Tehh."
Tüm sınıf karnelerimizi nasıl alacağımız konusunda plan yapıyorduk sonra aklıma dahiyane bir fikir geldi" Şimdi sınıfın hepsi diğer şubelere dağılacak ve onları kavga için kışkırtacak. Neticede sınıfımızdan bir kaç kisi başka bir sınıfla kavga edecek yani ediyor gibi görünecek. Sonra Gamze nöbetçi hoca olmadığı için direk müdür yardımcısına gidecek müdür yardımcısı gelene kadar bekleyin gelince onu oyalayın. İçinde benim de olduğum bir grup müdür yardımcısının odasına girecek ve her sınıfın karnesini alacak.Kavga eden grup hocaya özür dilediklerini ve bir daha böyle yapmıyacaklarını söyleyecek. Hoca odasına girecek karneleri bulamayacak sonra masanın üstüne koyduğumuz 'okulun yıllığında göreceksiniz' yazısını okuyacak bir şey diyemeyecek. "diye anlattım. Halid" O hocanın tersi pistir böyle bir şeye kesin sinirlenir. "dedi. Ben de tecrübemle" Geldiğim okulda böyle diyince hocalar hemen yumuşarlardı. Ayrıca sizin yıllığınız oluyor değil mi? "dedim aklıma takılan soruyu sorunca onlar da evet dediler. Güneş yine kıkırdayıp" Bu lise hayatım boyunca yapacağım en aksiyonlu olay olacak "dedi bu sözüyle her biri" Aynen" dediler. Gözde herkese ölümcül bir bakış atarak "O zaman ne duruyoruz hadi başlayalım!"diye kükreyip başlamamızı sağladı.
Sınıfı gruplara ayırdık ;Tuncay, ben, Güneş, Halid müdür yardımcısının odasına girmekle, Gözde ve yanında beş kişi karneleri sınıflara dağıtmakla, Gamze müdür yardımcısını çağırmakla, Cengiz ve yanında iki kişi kavga etmekle ve geri kalanlar kavga için kışkırtmakla görevliydi.
~~~~~~~~~~~~~~~
12 D sınıfından bir grup A, bir grup B, bir grup C sınıfına gidip bağırmaya başladılar. B ve C sınıfının nerdeyse hiçbiri yoktu bu sebeple dağılan grupların hepsi A sınıfına yöneldi. A, sınıfında çok fazla serseri tip vardı ve çoğu kavgaya meyilliydi. Cengiz, test çözen Poyraz adındaki kişinin kitabını yere attı ve "Dönemin son günü çıldırmış olmalısın!" diye bağırdı. Poyraz sabır dileyip "Cengiz! Senin benimle derdin ne hep kavga istediğinde bana çatıyorsun! Söylesene hiç akıllanmayacak mısın?" diye soru yöneltti ciddi bir şekilde. Cengiz yarım ağız gülüp "Neden sana çatıyorum biliyor musun bay çokbilmiş? Çünkü seni sinirlendirmek çok kolay."dedi. Poyraz, ağzını kıpırdatıp ayağa kalktı ve yerdeki kitabını alıp sıraya koydu. Ardından" Kavgaya meyilli olmam senin yüzünden bunu biliyorsun.Ama inan bana geçmişte olanları yanına bırakmayacağım!"dedi ardından Cengiz 5 dk da kavga çıkarmanın zevkini yaşadı ve Poyraz'ı koridora sürükleyip" Herkes senin ne kadar ezik olduğunu görsün"deyip kollarını sıvadı. İnandırıcı olsun diye sert bir yumruğu karnına indirdi. 4 dakikadır dövüşen ikiliyi izleyen Gamze hızlıca müdürün odasına indi ve:"Hocam, nöbetçi hoca yok ben de onları ayıramadım. Çabuk olun!" dedi nefes nefese kalmış gibi yaparak. Gamze müdür yardımcısıyla odaya çıkarken sınıflarının kapısında kendisine bakan Hafsa, Halid, Güneş, Tuncay'ı görünce onlara göz kırptı. Ardından dörtlü yavaş yavaş müdürün odasına girdiler. Karneleri bulmaları çok zor olmadı onları alıp Gözde ve ekibine verdiler.Bu sırada Cengiz ve A sınıfından Poyraz sadece yumruklarını ve tekmelerini yüz dışındaki yerlere savuruyorlardı. Müdür yardımcısını görünce biraz daha ciddi vurup birbirlerine laf attılar. Hoca daha fazla dayanamayıp aralarına girdi :"İlk önce kim başlattı?" diye sordu Poyraz Cengiz'i gösterince müdür yardımcısı konuşmaya devam etti. "Cengiz niye okulun son gününde de uslu durmuyorsun? Ne zaman bir kavgayı ayırmaya gelsem hep seninle bir başkasını ayırıyorum. Bu gücünü başka şeylerde kullanmayı öğrenmek gerek. Poyraz ya sen? Sen onu yıllardır tanıyorsun niçin kavga ettin? Babalarınız benim arkadaşım ama bir daha böyle bir olayla karşılaşıyım hiç affetmem ve okuldan uzaklaştırırım. "diyip iki gencin yüzünü inceledi ardından" Birbirinizden şikayetçi misiniz? "diye sordu ikisi de hayır diyince" Bir daha yapacak mısınız? "diye sordu her ikisi de" Yapmıyacağız söz veriyoruz. "dediler. Bu arada Hafsa masanın üzerine notu koymadan önce şunları yazdı 'Eğer yapanları disipline vermek istiyorsanız tüm sınıfı disipline verin.Ayrıca bu olayı yıllıkta yazana kadar kimseye birşey anlatmama konusunda yemin ettik.'
Gözde ve ekibi çoktan karneleri dağıtmışlardı şimdi tek kalan şey Müdür yardımcısının nasıl tepki verdiğini öğrenmekti...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yaptığımız şeyin güzel bir anı olarak kalacağından emindim. Lakin içime giren bir korku vardı acaba disiplinlik olur muyduk? Eski okulumda olsaydık sözlü uyarı veya disiplin suçu alabilirdim ama bu okulda böyle şeyler geçerli miydi? Düşüncelerim beynimi sarstığında, olayları' çok fazla kafama takmamam gerektiği' kanısına vardım. Sınıfım heyecandan çok sessizdi böylece hoparlörden gelen duyuruyu net bir şekilde duyabildik.
"Sayın öğrenciler bir sebep yüzünden karneleri erken dağıttık. Evlerinize gidebilirsiniz. Gelecek dönem daha başarılı olmanız dileğiyle iyi tatiller."..
Müdür yardımcısının başına taş falan mı düştü bu ne rahatlık?! Benim tanıdığım müdür muavinleri bu işi yapan kişileri bulana kadar rahat durmaz! Neyse lisenin son sınıfında ne bir uyarı ne de bir disiplin almak isterim. Kafamda toz gibi birikmiş soru işaretlerini sildim ve tüm okulun çıktığı kapıdan kendimi dışarıya attım. Bekle beni matematik, geometri, dil anlatım, edebiyat ve sosyal. Bekle beni memleketim, evim ve ailem... Bekle beni kabuslarım ve rüyalarımda gördüğüm Ygs, Lys...
Kapıdan çıkarken sanki bir daha görmeyecekmişim gibi dönüp okuluma baktım. Gerçekten çok büyüktü. İçimde anlamlandıramadığım duygularım vardı. Lisenin bitmesine sadece bir dönem kalmıştı ayrıca üniversiteli olmama da az kalmıştı. Acaba bu sınavı başarıp istediğim yeri tutturacak mıydım? Okula son bir kez göz gezdirip gideceğim yola doğru yürüdüm arkamdan biri koşuyordu.
"Hafsa, buraya ilk geldiğin günü hatırlıyorum da sırf giyinişinden dolayı sana tokat atmıştım. Ben sana işkence ettim ama sen bunların hiçbirini yapmadın. Senden ölesiye nefret eden ben şimdi seni seviyorum. Yaptıklarım için özür dilerim." dedi sesindeki hüzün ona sarılma isteği uyandırdı ve ona sarıldım sonra:" Peygamber Efendimiz (s.a.v) der ki 'Sevdiğin kimseyi ölçülü sev; olur ki bir gün o, senin buğzettiğin / sevmediğin kimse oluverir. Buna mukabil, buğzettiğin kimseye de ölçülü buğzet; olur ki bir gün o, senin sevdiğin kimse oluverir.'
Güneş hadisi duyunca omuzlarımdan tuttu ve beni geriye yavaşça itti ona şaşkın bir şekilde bakınca bana kahkaha atıp "Şakaydı. Sen şimdi eve mi gidiyorsun? " dedi. Gülümseyip "Evet. Görüşürüz Sunshine" diyip göz kırptım. O da "Görüşürüz Black WhatsApp' a sık sık gir konuşalım." diyip el salladı. Ben de ona en tatlı bakışlarımı atıp metrobüse doğru gittim.
Kim bilir belki Çağrı Koleji'ni tatil boyunca özleyecektim...BÖLÜM SONU👓⌛
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZDE GERİCİ
Novela JuvenilBir kız vardı... Başı önde Bir kız vardı... Karalar içinde Bir kız vardı suskun ve olgun Acelesi yoktu onun pek koşmazdı Koşarsa da ilim için koşardı. Ve çok severdi ilmi kitaplar okumayı Bir kız vardı... Çoğu ona örümcek kafalı diyordu Bilmiyorla...