BÖLÜM 4

126 12 6
                                    

Bakışlarım kitapta olsa bile onun o delici gözlerini üzerimde hissediyordum.Kendimi kastıkça kasıyor görünmemeyi diliyordum ama nafile...Elimdeki kalem yerde seke seke yuvarlandığında uçlu kalemime 'elveda' diye baktım.Eğilmemekte kararsızdım... O ise bir yerde yuvarlanan kalemime bir bana bakıp birşeyler mırıldanıyordu.Bizim orda kendi kendine konuşana deli derlerdi hani?Gözlerim pencerede takılı kalmışken "Al" dedi kalemimi uzatırken.Başımı sallayıp sırayı işaret ettim tabi "Adam gibi alsana" sözcüğünü pek umursamayıp.Mozartın müziği kulağımı yine fethederken bir başka derse görünmez kapımı açtım...Ayaklarıma kara sular inmiş,kavurucu sıcakta yapış yapış olmuş ayrıca eşarbımın şaftı kaymış bir vaziyetteydim.Bana bakıp gülen çocuklara karşı da bir o kadar sevecen.Metro ya vardığımda kendimi avutmakla meşguldum 'az kaldı dayan diye'...Okuldan kimse olmadığı kanaatine varınca gülümsemeden edemedim.Ne kadar safım ya?Kolej dekilerin özel şöförü falan olmalıydı metro da ne?Bilmiyorum belki de o kadar zengin değillerdir!Onlarda laviva yı görünce sevinçten uçan insanlar olabilirler!Hadi ama kim çikolataya 'tam bir saçmalık' der?Bir yerlere tutunurken bir an önce evde olmayı düşünüyordum.Açılan kapıdan dışarı süzüldüğümde zaman kaybetmeden hızlıca yürüyüp zile bastım.Meryem suratında kendine has gülüşüyle "Teyze kızı eşarbın çok hoş.Banada nasıl böyle yaptığını söyle hemen bakım!"dedi.Ağzıma fermuar çeker gibi yapıp" Sır" dedim.Onun gözleriyle yalvarlamalarına karşılık çıtımı bile çıkarmıyordum.Herşey söylenmez bizim evde.Zeynep de yorgun savaşcı misali yanıma oturdu şaşıp kalmasının ardından eliyle ağzını kapattı.Meryemle Zeynebe 'amaç' dercesine bakarken "Çocuklara mercimek çorbası yapmayı unuttum yaa"dedi çok zeki olan teyze kızım.Meryemde ayaklanıp" Gidiyoruz beyler"diyip yatağına atladı.Başımı sallayıp Zeynebe elveda demeyide ihmal etmedim.Odama çekildiğimde telefonum tiz bir sesle çaldı.Tam beklediğim gibi annem arıyordu.Elimi yeşil tuşa götürüp" Ve Aleyküm Selam anne"dedim mutlulukla."Hafsam nasılsın?İstanbul nasıl? Alıştın mı okula?Eve gelcek misin?"diye sordu hızlıca...Gülüp" Elhamdülillah iyim çok şükür.İstanbul iyi işte alışma aşamasındayım.Okul biraz garip.Şuan eve gelmeyi istiyorum ama bu hafta olmaz yani."dedim yavaş yavaş.Annem beni dinleyip" Peki kızım aman kendine dikkat et!Bu arada hala olacaksın yakında!"dediğinde gözlerimi iyice açıp" Cidden mi!Subhanallah!Yengem nasılmış?"dedim adeta sevinçten uçarken.Annem biraz kıkırdayıp"Yani çok iyi değil çok da kötü değilmiş öyle dedi ağabeyin.Baban açtı hadi hadi diyip diyip duruyor"dedi kapatmaya yeltenirken" Tamam anne sen babamı bekletme"dedim sevinçle.Annem duraksayıp" Hadi kızım ALLAHA emanet ol! Esselamü Aleyküm"demesinin ardından" Ve Aleyküm Esselam "diyip parmağımı kırmızı tuşa sürükledim.Beynimdeki düşüncelerim dans ederken vücudum hareket edemiyordu.Elimi kaldıracak halim yoktu...Neden böyle olduğumu tabiki biliyordum en küçük yiğenim doğduğundada böyle hissediyordum.Kafam yoyo misali sallanırken kahkaha atmaya başladım.Acaba başıma Güneş mi çarpmıştı.Ya da Tunc Ay?" Hafsa iyi olduğuna emin misin"dedi Zeynep aralı kapıdan beni seyrederken."Zeynep gel gavur balesi yapalım.Uçalım koşalım yeaahh!"diye bağırdım sevinçten sıyırmıştım.Teyze kızı bana inanamayarak ağzı açık halde bakıyordu.Yatağımda zıplarken" Ağzını kapat kız sinek gircek şimdi....Hala oluyorum benn!!"diye kükredim bu sefer nefes nefese kalmıştım en sonunda.Zeynep te" Nee!Musab abinin çocuğu mu oluyor?"diye söylendi gülerek..."Tam üstüne bastın yani evet hala oluyorum ki zaten bir tane abim var. Tabiki Musab abim baba olcak doğal olarak"dedim yatakta zıplamayı bitirdiğimde.Teyze kızı 'Çok bilmiş'diye baktığında kendimi otuz iki dişle sırıtmak zorunda hissettim.Ama otuz iki dişim yoktu birkeresinde hiç üşenmeden saymıştım.Zeynep odamdan çıktığında abime mesaj attım" Hayırlı olsun ağabey baba olcakmışsın"birkaç salisenin ardından" Saol kardeşim"diye bir mesaj geldi.Bu kadar oyalanmak yeterde artardı bile.Telefonumu kapatıp bir çekmeceye koydum.Okunan ikindi ezanıyla namazlıklarımı giye koyuldum.Bir yerden meltem gelmeliydiki yüzümü ılık bir esinti okşuyordu ve beynimdeki düşüncelere çoktan kilit vurmuştu.Ezan sesi ruhumu hoplatırken bedinim adeta sessizliğe bürünmüştü.Ey yüreğim bu ferahlık nedir?Namazımı huşu içinde kıldım...Rabbim namazımı kabul eyle...Kahverengi göz alıcı secaddemi katlayıp olması gereken yere koydum."Ey Rabbim!Beni nefsime hakim kıl ki bana ve ana babama verdiğin nimetine şükredeyim ve razı olacağın bir amel yapayım ve beni hayrınla salih kullarının arasına girdir"(Neml suresi 19.ayet Süleyman peygamberin yaptığı dua)Duamıda yaptığıma göre artık ders çalışabilirim...Çantamda duran test kitaplarımı yavaşça masama bıraktım önümde edebiyat dersiyle başlayabilirdim mesela...Bugün olanlar film şeridi gibi gözümün önünden geçiyordu...Sahi beni düşüncelere saik(yol açan)eden şahısları nasıl görmezden gelebilirdim?Ya sabır?ALLAH'ım o kullarını ıslah et!Adın Irmak olabilir yahut Gülde olabilir lakin o minicik eteğin sana ne kazandırıyor insanoğlu?Söyle sana bakmışlar ya da güzelsin demişler kimin uğrunda?Fecr olduğunda yaptıklarından utanacaksın fakat vakit mazide kalmış olacak...Güneş denen kişinin boyalı ve maşalı saçları,dolgun dudaklarındaki kırmızı ruj,dekolte bluzu ve dizinin yukarısındaki eteği gözlerimin önüne gelmişti gine belkide benim kabusum oluyordu kim bilir?Serveti fünün sanatçılarını çalıştığımda saat epey geç olmuş akşam ezanı okunalı on dakika kadar bir süre geçmişti.Uyuşan bacaklarım yüzünden sandalyemden zor kalkmıştım namazımı son namazım gibi kıldım...Kalbim secdede yerinden çıkacak gibi atıyor göz pınarlarım her seferinde yenileniyor...Nefes nefese kalıyordum.ALLAH'a en yakın olduğumuz an secde anıydı ve dualarımız kabul olurdu biiznillah."Rabbi gad ateyteni minelmülki ve allemteni min tevilil ehadis fadırassemavati velardi ente veliyyi fidünya velahira teveffeni müslimavvelhagni bissalihin'.Son secdemde okumuştum yusuf peygamberin duasını.Akşam yemeğinde tam doymuyacak şekilde yemenin ardından yatsının girmesiyle yeniden ALLAHA yöneldim.Birkaç sayfa kuran birkaç sayfa meal birkaç sayfada hadis okuduktan sonra küçük ölüme gittim.Yarın beni bekleyen kocaman bir gün vardı nasıl olsa.
<><><><><><><><><><><><><><><><>
Okuldaki sıramda masum masum oturuyordum.Önümdeki Kuranımın sayfasına birkaç damla gözyaşım düşmüştü... Okuduğum ayet ahireti anlatıyordu.Bende tir tir titriyor ayrıca gözyaşlarıma hakim olamıyordum.Biri küçük zümrüt yeşili kuranımı hışımla çekti kim olduğunu net göremiyordum çünkü gözlerim ağlamaktan buğulanmıştı.Birşeyin yere fırlatılma sesini işitmemle gözlerimi elimle sildim.Aman ALLAH'ım Kuranımı yere fırlatmıştı Güneş denen kız maşalı ve çakma sarı saçlarını, hava attığını düşünüp savurdu ardından"Hıh!Gerici bırak şu saçmalıkları"dedi...Sinirimden ellerimi yumruk yapıp dişlerimi gıcırdattım "Rüyanda gör"dedim sinirlerimi kelimelere dökebildiğimde.Güneş ise kahkaha atıp" Sen çok komiksin öyle?Kim öğretti sana bu lafları?ha?"dedi bana doğru gelip önümde dikildi.Bende alayla sırıttım" Kapa çeneni çakma sunshine!Kahkahan midemi bulandırıyor!"dedim Kuranımı yerden almaya çalışırken...Beni yere itmiş Kuranıma basayazarken bana bakıp kahkaha atıyordu...Hani şu çizgi filmlerdeki kötü cadılara benziyordu bu haliyle.Kuranıma uzanıp aldıktan sonra sıramın üzerine bıraktım."Gözde, Irmak alın şu yobazı!"diye bağırdığında birkaç tane kız gelip etrafımda dikilmişlerdi.Güneş ve yandaşçıları beni ittirerek kapıdan dışarı çıkartıyorlardı...Öyle hızlı vuruyorlardıki ellerimi oynatamıyordum en son bir duvara çarptığımda kulağım çan sesi gibi çınladı ve başım olağanca şiddetle döndü.Siyah saçlı kız benim yüzüme okkalı bir yumruk atarken burnumdan ılık bir sıvı akmıştı bile..."Noldu yobaz acıyor mu?"."Bizden korktun mu ha?."Birdaha bu okulda Kuran okuduğunu görmiyim"."Hele o iğrenç eşarbınn..."dedi biri ve eşarbımı çekmeye başladı.Karnıma hızlıca tekmeler atılırken içimden bildiğim duaları sıralıyordum.Yine o çakma sarışının sesini duymuştum beni sinir etmeyi hep başarıyordu" Bırak şu gericiliği!Biraz çağdaş ol!"derken ben duvara yaslanmış halde dengemi sağlamak için büyük çaba sarf ediyordum.Kanlı yüzüme nazaran tebessüm edip"Beni öldürmekle tehdit edin ginede sizin gibi çağdaş olmıycam....ahh şehit ol...mak...var...iken!"dedim son kelimeleri çıkarmakta epey zorlanmıştım...vurulan darbelere karşılık yorgun düşmüştüm.Gözlerim iyice kararmaya başlamıştı onlar ise hala vuruyorlardı.Etrafı hafifçe gördüğüm zaman biri"Bırak o kızı... "dedi biraz daha yanıma yaklaştığında tam olarak gördüm bu oydu 'HALİD'.Yüzüme bakıp sırıttığında kendime gelip, azıcık gözüken kumral saçlarımı elimle yapabildiğim kadar düzelttim.Lavobaya gitmek üzre yürümeye teşebbüs ettiğimde önümü kesti ve" Bir teşekkür deseydin hani"dedi yeşil gözleri ışıldıyordu.Bakışlarımı hemen yere indirip" ALLAH RAZI OLSUN!" dedim.Ona bakmadığım halde tebessüm ettiğini hissetmiştim...Önümden çekilip gitmeme izin verdiğinde burnumu parfüm kokusu işgal etmişti...Sıkmasa nolurki bak ya beni günaha soktu....Lavobaya girip burnumda akan kanları temizlediğimde sararan yüzümü inceledim şehit olsaydımda bu fani dünyadan kurtulsaydım...Lavoboda bir kız sesi ağlıyordu yanına gidip yaklaştım yaklaştım inanmıyorum bu kız çok tanıdıktı!Kız beni görünce üzerime atladı "SENİN YÜZÜNDEN O BENİ GÖRMÜYOR PİS YOBAZ!SENİN SURATINI GÖRMEK İSTEMİYORUM GERİCİİ!DEFOL!!"
Neler saçmalıyordu bu kız ben naptımki?

SÖZDE GERİCİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin