Her gecenin ardında bir sabah vardır...Her karanlığın ardında bir aydınlık...Hissettiğim duygular bunlardan ibaretti. Umutlu olmalı,bu sahte güzellikli dünyaya niye geldiğimi unutmamalıydım.Biliyordum O yedi kat arşı,yeri,tüm mahlukatları Yaratan RABBİM yanımdaydı.Yalnız değildim sağ ve solumda Kiramen Katibin melekleri vardı.Beynimdeki düşünceler şimdi amel defterime kaydediliyordu."Ya RABBİM bana gücümün yetmediği yük yükleme!Şüphesiz sen her şeyi görensin!ALLAH'ım ben senin sadece aciz bir kulunum sen duaları işiten ve kalplerdeki gizliyi bilensin!"diye dua ettim...Yüzümde memnun olmuş bir ifade,ALLAHA yöneldiğim için rahatlamış bir yürek ve gözlerimde bir ışıltı...Metroya bindiğimde gördüğüm kalabalık karşısında irkildim.Yüzüm kırmızımsı olurken boş olan bir yere geçtim...Çantam omuzlarımı ağrıtıyordu...Acaba bu davranışlarına son verecekler miydi okuldakiler?Ya da durmadan devam mı edeceklerdi?Bilmiyorum! En iyisini ALLAH bilir! Bir ses işitmemle tebessüm ettim."Hanfendi bakın şurası boş oturabilirsiniz!"diyordu bir erkek sesi.Başımı sallayıp boş olan koltuğa oturdum.Demek böyleleri de vardı.Düşüncelerim sazan salatası gibi karmakarışık olmuştu işte...Artık nasıl düşüneceğimi bilmiyor bilmiyordum.Camdan inen damla yüreğimde süzülüp giderken yağmur yağdığını yeni yeni fark etmiştim.Çağrı Koleji yazan yere geldiğimde biraz duraksadım.Daha güzel bir ismi olabilirdi çağrı çok rüküş bir isimdi bence.Sınıfa vardığımda ilk gelenin ben olduğunu fark etmemle gülümseyip kulaklığımı taktım.HUCURAT SURESİ kulağımı fethediyordu..."Ey iman edenler"diye başlıyordu bu sure.Medeni bir sureydi yani.Sınıf kolejlilerle dolmaya başladı...Mini etekler gözlerimin önünden geçerken göz kapaklarımı kapattım sonuçta haramdı.Sadece kulağımdaki sese odaklandım...Daha önce bu surenin tefsirini okumuştum anlıyordum o yüce ALLAH'ın kelamını.Kur'an'ı anlamak ne güzel bir duyguydu öyle...Biri kulaklığımı çekti ardından" Ne dinliyorsun?"diye bir soru yöneltti.Bakmamıştım soruyu soran kişiye lakin Halid olduğunu elbet anlamıştım.Şarkı falan mı dinlediğimi sanıyordu, kulak zinası yaptığımımı,düşünüyordu?
"Halid napıyorsun orda?Gericinin saçmalıklarını nasıl onun kulaklığını takarak dinlersin?" dedi bir kız.Halid kulaklığımdaki Hucurat suresini mi dinliyordu?Ayak seslerinin gitmesiyle iç çektim ve kulaklığı çıkarıp çantama koydum."Oturun!"dedi yüz hatları sert,bakışlarında derin soğukluk vardı,siyah saçları bakımlı elindeki ojeleri parlıyordu derse giren hocanın.Sınıfa göz gezdirdikten sonra bakışları bende durdu özenle alınmış kaşları çatılırken" Bu kıyafette ne!"diye söylendi.Sınıftakiler kulak tırmalıyıcı kahkahalar atarken başımı yere eğdim.Kirpiklerimde hareket eden bir damla gözyaşım yanağıma doğru süzülmeye çalışıyordu..."Sen derhal müdür yardımcısının yanına git!Okul kıyafeti denilen birşey var!"diye bağırdı nefesi tükenene dek.Ayaklanıp araladığım kapıdan dışarı çıktım.Gözyaşım şuan çenemdeydi feracemin koluyla siliverdim.'Müdür Yardımcısı Hasan Çakmak' yazan yere geldiğimde içeri girdim.Müdür yardımcısı bazılarının aksine oldukça nazik davranmıştı bana ilk olarak" Hanımkızım niye bu kadar üzgünsün"diye sormuştu...Derdimi anlattıktan sonra" Bu hangi hoca imiş!"dedi." Edebiyat öğretmeni Sevilay Karatay"dedim tebessüm ederek.Bir kağıt çıkararak
"Okulumuz öğrencisi olan Hafsa Durmaza kıyafetinden dolayı azarlamalar asla tahammül edilmeyecektir
Gereğini rica ederim"
Diye yazdı.Birkaç dakikanın yanında şu an o kadar çok mutluydum ki!Tekrar sınıfa girdiğimde kağıdı hocanın masasına bıraktım.Hoca okumasının ardından "Tamam oturabilirsin"dediğinde sırama çömeldim.Çakma sunshine arkamdaki sırada oturuyordu ve bana şunları fısıldadı" Daha bitmedi yobaz!"...Bu kızla bunun hakkında konuşmuştuk dün ama niye bu kadar kıt beyinliydi?Tekrar tebessüm edip "Tamam anladım orasını"dedim arkamı dönmeden.Duymuş olmalı ki telefonuma mesaj geldi
"Senin hakkında herşeyi biliyorum burslu!"
Saklayacak hiçbirşeyim yoktu yani neyi bildiğini bende anlamıyordum.Ekran kilidimi açıp 'Çakma sunshine' olan kişiye
"Görülen o ki tehditlerde level atlıyorsun!Sunshine!"
diye yazdım.Arkamdaki gülüp
"Baban bir memur annen işsiz,bir ağabeyin var,kardeşinde sakat"
diye bir mesaj geldiğinde gözlerim tekrar dolmaya başlamıştı.Nolurdu sanki bana bunları hatırlatmasa?Acı dolu anılarım aklıma geldikçe daha çok ağlıyordum.Ama mesajlar bir türlü kesilmiyordu.
"Yeter!" diye mesaj atmamdan sonra tekrar fısıldadı "Göründüğün kadar güçlü değilmişsin meğer!"dedi.Herkesin karanlık bir geçmişi vardı.O korku dolu anılarını kilit altında tutanlar ne kadar güçlü görünmeye çalışsada bir rüzgarda yaprak misali sallanıverirlerdi.Öyleki bende onlardan biriydim.Kardeşimin çimlerde koşup,çamurlara bulanmasını göremiycektim,o hep yürüyenlere özenecek onlara imrentiyle bakacak idi.Ama insan gerçekten nankördü.Sonuçta kendisinden daha kötü hastalığı olanlar vardı....Felçli olanlar?Yataklara bağlı olanlar...Sevilay hoca" Ordaki çabuk çarşaflının yanına geç!"dedi sesini hafif yükselterek.Tuncay yarım ağızla sırıtarak"Peki hocam" diyip sırama oturdu.Bu sefer benim kaşlarım çatılmış ellerim buz kesmişti Şiddetle ayağa kalktım.Sınıftakiler meraklı bakışlarıyla beni süzmekte idi."Yanımda bir erkek oturmasa rahatsız oluyorumda"dedim hocaya yalvarışlı bakışlarımı atarak.Eyelenirlı gözlerini kısıp düşünür gibi yaptıktan sonra" Rahatını bozduğum için üzgünüm ama Tuncay bundan sonra her dersimde burda oturacak!"dedi sert ses tonuyla.Gözlerimi üç saniyeliğine kapayıp açtım" HARAM ama!"dedim gözlerimin öfkeden fıldır fıldır döndüğünü hissediyordum.Hocanın bu sefer beni anlayacağını hiç mi hiç düşünmüyordum."Napalım?Ben ne dersem o olur!"dedi sinirlenerek."Tabii ne dediğinize bağlı!Şüphesiz ALLAH ol derse çamurlara bulanmış kemikler dirilir!..."dedim hocaya bakmayı sürdürürken.Hoca gözlerini kocaman açıp" Tamam!Tuncay sen yerine geç!Gözde sende şu kızın yanına geç!"dedi lavobada bana sataşan kıza.Gözde uflayıp" Ama hocam ya... "dediğinde hoca işaret parmağını kaldırıp" İtiraz etme!"dedi.Sınıftakiler bu sefer kızın hareketlerine güldüler.Sonunda derse başlamıştık.Bir şiir okunuyordu.Konusu aşkla iligi idi.
Bir gece bir ceylan indi kalbine
Bir gece bir kibrit alevinde
Alemin ortasında
Kimsesizliğin ensesinde
Omzumda sabahın
Acımasızlığında bir anın
Ağlayan yüzüyle insanın
Ferahlatan gücüyle duanın
Narın,incirin,zeytinin üstüne
Hep senin üstüne
Hep senin üstüne
Ben seni hiç sevmedim ki!
Yorgun akşamlarda söylediğimiz şarkıları sevdim,
Bir güle bakmanı
Bir güle benzemeni sevdim
Bir de yıldızları sevdim
Eylül akşamlarında gelip gözlerinde durdular
Ben seni hiç sevmedim ki!...
Kızlar mest olmuşçasına bakmakta ve dudaklarındaki" Çok romantik" kelimelerini mırıldanmakta idi.Selamün Aleyküm kardeşlerim kitabıma gösterdiğiniz ilgiye karşılık şükranlarımı sunuyorum.Lakin okuyan arkadaşlarım yorum yaparsa çok sevineceğim.ALLAH'a emanet olun!Selamün Aleyküm ve rahmetullahi ve berekatü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZDE GERİCİ
Teen FictionBir kız vardı... Başı önde Bir kız vardı... Karalar içinde Bir kız vardı suskun ve olgun Acelesi yoktu onun pek koşmazdı Koşarsa da ilim için koşardı. Ve çok severdi ilmi kitaplar okumayı Bir kız vardı... Çoğu ona örümcek kafalı diyordu Bilmiyorla...