BÖLÜM 15

39 4 1
                                    

Pürüzsüz sıranın üzerine konulan sınav kağıdıyla besmele çekip sorulara yöneldim. Detaylı bilgi yoktu, sorular klasik olmakla beraber kısa cevaplıydı. Çok çalışmamama rağmen bikaç dakikada bitirmiş yerime çömelmiştim. Her zamanki gibi düşüncelere dalmışken kolumun dürtüklenmesiyle irkildim. Tabii hiçbir şey olmamış havasında etrafa bakerken tekrar kolum dürtüldü. Yine görmemezlikten geldim. İnatçılık damarlarım kabarmıştı ayrıca kopya çekmek veya kopya vermek gibi kavramlar benim kalın siyah sözlüğümde yoktu. Kopyayla bir yere varılmaz. Kopya, başkalarının kul hakkına girmek demektir. Kul hakkıysa o kadar önemliydiki... Kolumu dürtükleyen şahıs bu sefer cimcikleyince ağzımdan çıkan "ah" sesine engel olamadım. Anlaşılan ben ne kadar inatçıysam o da o kadar inatçıydı. Kafamı kopya isteyene çevirip "Pişman olacağın yolda ısrarcı olma!" dedim kısık ama onun duyabileceği bir seste. Başını anlamayarak salladığında "Boşuna uğraşma vermem" dedim. Gözlerini görebileceğim şekilde devirip kırmızı saçlarını savurdu. Gerçekten bu insanları, özellikle bu kolejdekileri anlayamıyorum. Hem azarlıyor hem kopya istiyor vermeyincede afra tafra yapıyor cidden bunların sorunu ne? Anlayan bana da anlatsın. Çıkardığım test kitabı gel üzerimde uyu diye bağırırken onu kırmayıp üzerine uzandım. Lakin abdestim gider diye korktuğumdan uyuma işlevini sonraya erteledim. Nedense gözlerim yaşlanmıştı muhtelemen soru için ağlıyorum Aman Allahım çok duygusaldı. En büyük ortak böleni bulmamı istiyordu... Yani niye ortak bölen niye çıkaran değil bölmeyin şu sayıları yazıktır, günahtır, ayıptır. Belki onlarında kalbi kırılıyor bölünmek istemiyorlar. İnsaf ya insaf! Tamam tamam daha fazla ağlamıycam millet sınavda ben ben.. saçma saçma şeyler düşünüyorum. Lavoboya gitmek için izin aldım aynanın karşısında çehremi görmemle kıkırdadım
"Tipe bak ya zırlak Hafsa. Her şeye ağla. Bir sümkürmediğin kaldı zaten. Hep saçmala hep. Aklın fikrin kalmamış. Ygs ve lysle psikolojin bozulmuş. Bak milletin umrunda mı? Hayır. Çünkü onlar zengin. Benimse gönlüm zengin bir fark yok. "
Kendimi motive edip şaftı kayan eşarbıma çeki düzen verdim. Eveet şimdi tam yobaz(!) olmuştum. Birbirinden çağdaş insanlarla dolu olan sınıfıma girdiğimde tiz sesli zil sesi çok şükür çalabilmişti.Sırama oturduğumda yüzüme bir tebessüm yayıldı neden mi!? Çünkü sıram öyle bembeyaz öyle berrak öyle pürüzsüzki... Önüme daha önce açtığım Matematik test kitabını kapattım sayılara işkence etme havasında değilim. Dil ve Anlatım açıp rastgele bir sayfadan başladım. Tamam bu sayfaya yüz puan ne kadar güzel sorular böyle uuu soruları sevdim.Tüm test kitaplarım bitse bu soruları silip silip tekrar çözerim o derece.Hatta tekrar silip tekrar çözerim bu işlem yeni cici kitaplar alana kadar devam eder. Neyse fazla abartmayım diycemde mübalağa iyidir ya bazen estetik zevk vermiyor ama olsun yine de kullanışlı. Deyimlerde de mübalağa var mesela: Küplere binmek. Eskiden bu deyimi çok düşünmüştümde anlayamamıştım rezillik.
"Hafsa nasılsın iyi misin? "diyen Halid'e baygın bakışlarımı gönderdim. Ne cürretle benim düşüncelerimi böler? Ha? Kim oluyorda! Başımı ileri geri 'iyi' anlamında salladım. Ardından Halid sanki yokmuş gibi test çözmeye çalıştım. Yokmuş gibi diyorum çünkü hala tepemde dikiliyordu bunu biliyordum. Sorulara puan vere vere çözerken mutlu çehremin bir anda gül gibi solması sonbaharın geldiğinin habercisiydi yahu bu nasıl bir sorudur - 10000 veriyorum buna. Hatalı. Hatalı. Hatalı. Soruya kocaman bir çarpı koyup hatalı yazdım. Nasıl tarif etsem içimin yağları eridi. Halidde soruya baktı :
"Bu soru yanlış değilki sorunun cevabı B olcak işte. Bak şu yüzden.......... "diye açıklamasınıda yaptığında onu öldürmemek için kendimi zor tutuyordum. Bana göre hatalı olmalıydı ama o cevabı bulmuştu garip cidden. Çok garip. Ben o soruya - 10000 bile vermiştim oysa. Büyükçe yutkunup :
" Öyle çalışkan falanda gözükmüyorsun ama "dedim hüzünlü bir ses tonuyla. Bende biraz, azıcık mükemmelliyetçilik söz konusuydu bilirsiniz en çalışkan ben olcam, en yüksek notları ben alcam falan gerçekten kötü bir huy. Can çıkar huy çıkmaz demiş atalarımız. Kim bilir belki ölünceye kadar benimle peşisıra sürüklenecek bu saçma huyum. Birde ne göreyim? Kapıdan gelen şu çakma sunshine değil mi? Hani beni rencide edennn? Herzamanki gibi eteği pardon etek olmaya çalışan giysisi kıpkısaydı, çakma sarı saçları maşalı yüzündede onlarca makyaj vardı. Makyaj banyosundan fırlamıştı resmen kendilerini güzel sanıyorlarda yüzlerinde hiç gerçeklik payı yok. Çok kötü çok.
"Yobaz geçen okulda yoktun "dedi nedenini bilmek istercesine.
" Demek yokluğum bu kadar çok belli oluyor"dedim garip bir duyguyla.
"Evet uğraşacak biri olmuyor"dedi sunshine.
"Hıhı sen yokkende ben öyle hissetmiştim. "dedim son cümleyi ben söyledim sevinciyle.
Güneş, çok meşgul bir hanımkız(!) olduğundan benimle daha fazla uğraşmadı tabii buda benim işime gelmedi değil.
"Hey inek baksana!Sınavda niye yardım etmedin?Hani dininiz hoşgörü diniydi?Zorda kalınana yardım edilirdi?Bende zorda kalmıştım.Açıkçası senin bencil biri olacağını düşünmemiştim."dedi sınavda beni dürtükleyen kız kocaman bir hayal kırıklığıyla.Kızın dedikleri bende gülme isteği uyandırdı.Hak veriyorum dinimiz hoşgörü dini,zorda kalana yardım eder lakin dinimiz" Kul hakkı yeme "diyor.Başkalarının hakkına girme diyor.Bu kız İslam hakkında bazı şeyler biliyor ama bildikleri eksik.Şimdi ona ne cevap vereceğim?
"Evet dinimiz zorda kalanlara yardım eder lakin zorda olmak sınavda kopya istemeye yeltenmek değildir."dedim kıza masumane bir bakış atarak.O ise elleriyle saçma bir işaret yaparak" Vıdı vıdı vıdı.Sana konuş diyen oldu mu kızım?"dedi kızımı bastırarak söylemişti.Hem soruyor hem konuşma diyor. Akıl kıtlığı olabilir mi veya ben kızın boynuna 'acil beyin gerekir' tabelası asabilir miyim?Kıza cevap vermedim nasıl olsa saçmalıyordu.Zaten bu okulu da psikopatlar doldurmuştu..
Günde iki sınav olacaktık ve hocalar bize kolaylık olsun diye 2.sınavları ara vermeden yapacaklardı.Şu okul sınavları bir bitse...Ygs'ye daha çok yoğunlaşsam. İstediğim yere girsem Allah'ın izniyle.Kafamda dolaşan hayalle yüzüme bir gülücük kondurdum.Hayallerim sanki hiç gelmiyecek gibiydi lakin zaman da su misali akıyordu.Sıramdan doğrulup koridorda gezmeye başladım evet belki yalnızdım.Belki benden iğreniyorlardı. Peki neden benimde onlardan iğrendiğimi düşünmüyorlardı?Hem ben onlara kötü davranmıyordum başörtüme sahip çıkıyordum.Koridorda rüveyda rüveyda dolaşırken bir kız önümde belirdi.Alnına düşen saçını eliyle itti eliyle dur dedi.Ağzını açıp konuşmaya başladı :"Hafsa...Gerçekten sana imreniyorum"dedi gülerek.
Bu cümle beynime yankı yapıyordu.Demek ki" Herkes benden tiksinmiyordu.Bir Halid bir de bu kız davranışlarımdan etkilenmişti.İnşAllah sayıları artardı ve ben onlara gerçek yolu hakkıyla gösterirdim.Amin"...
Kıza sarılıp onunda duyabileceği sesle "Kardeşim dedim.Sana kardeşim diyorum çünkü Hucurat suresinde
Mü'minler birbirlerinin kardeşleridir.O halde onların arasını düzeltin ayetiyle bildirildiği gibi hepmiz kardeşiz.Hepimiz Hz.Adem ve Hz.Havva'nın soyundan geliyoruz.Hepimiz onların çocuklarıyız.İnşaAllah sen de benden daha güzel bir şekilde dinimizi yaşarsın.Amin"
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bölüm sonu 😁😁!!!
YGS 'ye az kaldı bana dua edin.İlahiyat istiyorum ve bu sene LYS'den alıyor...Yoğun bir tempodayım ama aklım burda...
İnstagram'dan bana ulaşabilirsiniz:halime_ömgrl
Fi emanillah 💜💔

SÖZDE GERİCİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin