BÖLÜM 5

112 11 6
                                    

Simsiyah ipeksi saçları yüzüne yapışmış,ceylan gözündeki kah eyelenir kah göz boyası ağladığı için çehresinin bir tarafı lacivert olmuş, ince dudaklarında toz pembemsi parlatıcısı ise parlatıcı olmaktan çıkmış bir vaziyetteydi önümde ağlayan kız.Güzeldi güzel olmasına da sonuçta RABBİM verirdi istediği kuluna.İsterse de âmâ yaratırdı YÜCE ALLAH'ım...Kızın davranışlarını büyük bir ilgiliyle izliyor bir hareketini bile kaçırmamaya özen gösteriyordum.Bazen "Yobaz!Senin yüzünden!"diye kükrüyor bazen de elini saçlarına geçirip yoluyordu...İşte kendisine zülüm eden insan örneği!İşte istediği şeyler olmadığı için kendine zarar veren insan!İşte istediği herşeyin önüne konulduğu bu fani dünyada şımarık yetişen genç kız!Kalbim burkulur gibi olurken o kıza içimden dualar ediyordum ki yakama yapıştı"Beni görmüyor!Hatta senin yüzünden çuval!"dedi yüzündeki dağılan makyajıyla korku filmlerinden kaçmış biri gibi gözüküyordu.Bu kadar çok ağladığına   göre bu kız birisini seviyor hatta deli gibi..."Beni görmüyor!" dediğine göre kız platonik.Ve bunun sebebinin ben olduğunu ileri sürüyorsa bu kişi tam olarak 'Halid'.Önümdeki kız ağzını tekrar açtığında söyleyeceği kelimeleri bekledim.Sanki birden vakit durmuştu...Yapraklar yerlere süzülmeyi bitirmiş...Rüzgar ise mola vermişti... Ta ki "Halid beni görmüyor!" denilene dek.İç çektim dünyadaki tüm oksijenleri toplamak istercesine...Fakat karşımda bir şişe dolusu parfüm kokan kız vardı! "Gözde misin Özde misin herneysen senin platonik aşkını dinlemek zorunda değilim!"dedim sinirli sinirli...Ardından yakamdaki ellerini bir hışımla itip lavoba kapısından dışarı süzüldüm.Yaptığı çok çocukçaydı.Hele sevdiği birini benim gibi yobaz(!)dan kıskanması da ayrı bir ironiydi.Sınıfa girdiğimde yine aynı sesler bana 'niye geldin' temalı sözlerle dalga geçiyor...Beni insan olarak görmüyorlardı onların gözünde örümcek kafalı birisinden ibarettim.Sessizce sırama oturduğumda her şeyin bitmesini diledim lakin eşarbımdan inen buz gibi suyla napacağımı şaşırdım.Üzerime su döküyorlardı... ginede konuşmak için ağzımı açmadım...Umduğum tek şey biraz Merhametti...Azıcık olsa bile bana yardımcı olabilirdi o sözcük.Başımı yere eğdiğimde kulağımı tırmalayan sesleri işittim" Pis Gerici"...Gözlerim buğulandığı sırada elimi çok sıktığımı yeni yeni fark etmiştim.Güçlü olmalıydım.Eğer burdakiler benim eşarbıma saygı göstermiyorlarsa,ki göstermiyorlar,benim yaptığım bir cihattı.Cihat denilince akla ilk gayrimüslimlerle savaşmak gelir lakin ALLAH YOLUNDA YAPILAN HER ŞEY CİHATTIR!Bu düşünceler direnmem gerektiğini söylediği için birşey demeden durdum sıramda.Islak eşarbım ne kadar komik gözüksede umrumda değildi sonuçta baş örtüm Müslüman bir hanfendi olduğumun göstergesiydi.Kalemimi kavrayıp deftere şunları yazdım
"Ey iman edenler!ALLAH'tan korkun ve O'na yaklaşmaya vesile arayın ve O'nun yolunda cihad edin ki,kurtuluşa erebilesiniz(Maide 35.ayet)".
İşte Yüce kitab açıklıyordu herşeyi bir görseler bir okusalar gerçeği! onlarda Hakka iman ederler.Yanımda duyduğum küfürle gözlerim irileşti.Bana çok garip geliyordu heleki bir kız küfürlü konuşuyorsa..."Seni.... Yobaz!"Dedi eşarbımı çekmeye çalışırken.Kızı bir kenara itip okul kapısından dışarı çıktım.Dayanamıyordum bu tür azarlamalara...Çantamı sınıfta unuttuğumu hatırlayıp tekrar girdim okulun bahçesine ve kahve rengi banklara oturdum."Çantanı unutmuşsun"dedi bir erkek sesi elinde çantamı görmemle" Şuraya bırakır mısın Halid?"dedim gözlerimi yere sabitlerken...Ayak seslerinin gittiğini duyunca çantamı alıp dışarı çıktım.Zaten son iki ders beden eğitimiydi.Metroya bindiğimde delici bakışlar hissetmemle kendimi vitrine asılan süs eşyası gibi hissettim...Bu kadar abartılacak bir güzelliğim yoktu ama neden bu denli bakıyorlardı ki?Bir titreme sesiyle irkildim.Mesaj butonuna tıklamamla
"Örümcek kafalı daha bitmedi!" yazısını gördüm.Güneş olduğundan adım gibi emindim.Kızın başka uğraşacak işi yok muydu da bana çağdaşlıktan bahsediyordu.Elimi klavyemde gezdirip
"Neyi bitiremiyorsun hâlâ?"yazdım sabırlıca...Tekrar titreme sesi geldiğinde
"Bak çuval! Sinirimi bozma kızım! seni lanet kadın!" yazmıştı Güneş denen çakma sarışın kız.Biraz tebessüm edip tekrar klavyeye parmaklarımı dokundurdum.
"Allah(o kafirlere) lanet eder,lanet edicilerde lanet eder"  yeni bir mesaj gelmedi.Eve vardığımda uyuyan Meryemi uyandırmak için her yolu deniyordum en son yaptığım şey yere atmak oldu...Teyze kızı uyku sersemliğiyle "Hafsa!Seni teyzeme söylüycem!" dedi dudaklarını büzüp kaşlarını çattığı sırada.Tebessüm edip "Kaç yaşındasın sen?Üç mü?Beş mi?"dedim meraklı tavırlarla.Başını 'komik değil'diye sallarken"Hafsa iyi misin ıslanmışsın?"dedi  eşarbıma bakarken.Gözlerim dolmuştu...sesim ağlamaklı çıkmıştı" Yok bişey"dediğimde.Odama girdiğimde  ömrümde ağlamadığım kadar ağladım...O kadar ağladım ki göz pınarlarım kurudu...Ve burnum hiç olmadığı kadar kızardı.Ela gözlerim yeşil gibi gözüküyordu şimdi...Lavaboya gittiğimde rahatlamak için abdest aldım.Uzuvlarımı yıkarken sanki günahlarım akıp gidiyordu...Kendimi yeni doğmuş bir bebek gibi hissetmiştim...Ömrüm boyunca bu duyguyu yaşamak için nelerimi vermezdim.Seccademi serip ALLAH'a yöneldiğimde abdestşükür namazı kılıyordum.Tıpkı Bilal-i Habeşinin yaptığı gibi.
"Peygamber efendimiz cennete Bilalin nalin seslerini işitmiş ve  'Bilal seni cennete koyan ibadetin nedir?'diye sormuş.Bilali habeşi'Ben her abdest ve gusül aldıktan sonra iki rekatlık abdest şükür namaz kılıyorum'demiş"
Namazımı eda etmemin ardından elime kitabımı aldım okumaya koyuldum.Sahabe yi kiramdan ilk öğretmen olan Musab(r.a)'nın hayatını anlatıyor idi...Sayfalar öyle sade öyle içten bir şekilde yazılmıştı ki hızlı bir şekilde okuyup başka bir kitaba başlamak üzre yerine koydum...Çalışma vaktim geldiği zaman önüme açtığım tarih dersiyle başlayabilirdim.Osmanlı konumuzdu.Hani şu üç kıtayı namıyla sarsmış, hani şu büyük devlet! Mecelle kanunlarına göre yönetilen devlet!Hani birbirinden zeki padişahları olan!Biliyorsun Fatih Sultan Mehmed 20 yaşında olmasına rağman koskoca Kostantineyi fetheden!Resulullahın övgüsüne nail olan komutan işte!Geçmişi yer yer anmamız gerekiyordu hele ki bizim çok değerli bir geçmişimiz vardı!Düşüncelerim beynimi kuşatmasına izin vermiştim yine.Zaman su misali akıp giderken ve geriye dönüş olmazken güçlü bir nefes alıp ders çalışmaya başladım.Bazen altını çiziyor bazen notlar çıkarıyordum....

SÖZDE GERİCİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin