BÖLÜM 17

24 3 0
                                    

    Evin koridorunda mutlu mutlu gidiyordum ki aniden önümden biri geçti korkumu içimde gizlemeyip tiz bir çığlık attım.Kendi sesimden bile tiksinmiştim..Sonra kahkaha sesini duydum anlaşılan yaptığından çok hoşnut olmuştu.Karşımda duran Zeynep adlı teyze kızım. Gözümü yumup besmele çektim ardından "Nasıl bir teyze kızısın sen ya  beni koruman gerekirken korkutuyorsun!İnsaf ya." diye ekledim.Zeynep dudağını sarkıtarak şöyle cevap verdi "Senin böyle tepki vereceğini düşünmemiştim.Ayrıca bu kadar sinirlenmene gerek yok şurda kalmış ygs ne üç beş gün...". Hemen lafa atıldım "Üç beş gün demekle  1 ayı mı kastediyorsun?". Seninle uğraşamıycam bakışı atıp odasına  doğru gitti.Hiçbir şey olmamış gibi tekrardan sırıttım.Kafayı güzel sıyırmıştım sınav psikolojisi çok garipti. Ağlanacak bir yerde gülüyor, gülünecek bir yerde ağlıyordun. Geceleri sinir krizlerine giriyor kendi kendimle konuşuyor ağladıkça ağlıyordum. Nedeni sınavın kapıma dayanmasıydı... Bazen test kitaplarıyla konuşup "Sana on üzerinden iki veriyorum, bu kadar saçma soruları nasıl bir araya getirdin ha?" diyip onlara meydan okuyordum. Otobüste insanların konuşmaları ister istemez duyuyor ve onların anlatım bozukluklarına "Yanlış söyleddddiii!"diye isyan ediyordum.. Bir de durumumu hocalarıma söylüyor onlarda bana cevaben normal diyorlardı. Nasıl normallikti bu? Psikiyatriste gitsem deli raporu alırdım.. Hatta beni bir akıl hastanesine tıkabilirlerdii!! Hangi insan ders çalışmaktan sıkıldığında pencereden "Aheeyyy Aheeyyy" diye bağırırdı? Ya da çizgi film izleyip anlatım bozukluklarını bulup hunharca gülerdi işte o kişi tam tamına bendim. Ayrıca bugün günlerden neydi?? Vakit kaybetmeden telefonuma baktım ekranda yazılı olan 'Pazartesi' yi görür görmez üzerime giyinmeye koyuldum... Aayy geç kalmıştım inşaALLAH hoca yok yazmaz yoksa gider yarım günüm...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
12\D öğrencilere çatı oluyordu. Sınıf dolmaya başladı ardından herkes bir tarafa toplanıp konuştu. Konuştukları şunlardan ibaretti "Vay be bir ara dokuzduk nasıl büyüdük lan? Hem ilk dönem bitti sayılır bu son hafta hocalarla konuşsakta moral yemeği falan mı yapsak?"... Kızlar tiz kahkahalarını atıp olumlu cevaplar verince bakışlar erkeklere yöneldi yalnız onlar baş sallamakla yetindiler. Zil sesi kulakları feth edince öğrenciler sıralarına oturup bekleye koyuldular... Kapı gıcırdadı ve açıldı görüş alanına ilk olarak baş sonra vucüd girdi. Göz altları morarmış, gözü yaşarmış, boynu tutulmuş hoca içeri girince öğrenciler hastalanmış hocaya acıyarak baktılar. Hoca bunu anlıyacak ki "Aman ha kendinize dikkat edin sınav arifesinde hastalanmayın. Sıkı giyinin zaten havalar soğuk şu sıralar". dedi sesindeki boğukluk grip olduğunun işaretçisiydi. Hoca adeti olarak yoklama almaya başladı sorun şu ki "çarşaflı" diye adlandırdıkları Hafsa hala yoktu. Allah'tan ismi son sıralardaydı da yetişmesi birazcık daha mümkündü. Sarı oğlan on dakikadır okuduğu kitaptan başını kaldırdı ve göz ucuyla sınıfı süzdü aradığı kişiyi bulamayınca somurttu. Aynı şekilde "Nerde kaldı" demeyi de ihmal etmiyordu. Yorgunluktan boğazı ağrıyan hoca "Hafsa Yılmaz" dedi.Sınıf Hafsa'nın geç kalmasına alışık olmadığı için öylece etraflarına bakındılar. Halid tam "Gelecek" diyeceğinde Güneş "Hocam o arkadaş gelir birazdan" dedi. Cümlesini tamamlar tamamlamaz kapı yavaşça açıldı ve "Geç kaldığım için özür dilerim, girebilir miyim hocam" dedi koşmaktan nefes nefese kalan karalar içindeki kız. Hoca her zamanki halsizliğiyle "Gel kızım" dedi.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Nefes alışverişlerimi en  aza indirerek sırama oturdum.Ucu ucuna derse yetişmiştim elhamdülillah. Hoca tahtaya birşeyler yazarken ben de defterimi açıp not ettim. 20 dakika matematik dersi işledikten sonra hoca "Şimdi siz sınava çalışın" dedi. Kapkalın soru bankamın sayfalarını çevirerek işlemlerle sayfaları doldurdum. 2 test çözmüştüm ama kafa beyin kalmamıştı yani o derece. Başımı ismimi söylen kişi sayesinde kaldırmıştım.
"Hafsa, şu soruya bakabilir misin?" dedi sunshine diye adlandırdığım ve bir zamanlar hiç sevmediğim kız. Sorusunu bekletmeden başımı olumluca sallayıp kalemimle x'leri ve y'leri çözmeye koyuldum. Bir kaç denemenin ardından doğru cevabı bulmuştum ve dudağımın kıvrılmasına izin verdim. Güneş teşekkürü dile döktüğünde ben de rica ederimi ona yolladığımda bu hallere nasıl geldik diye düşünmeden edemedim. Sonra ne mi oldu? Bütün sınıf bana soru sormak için sıraya girdi. Sanki bir film yıldızıymışım ve imzamı almaya gelen  , tek sıra halinde dizilmiş, onca fanım hepsi ama hepsi kendi sıralarını bekliyorlardı. Sağ elimi kaldırıp sol elimi onun üzerine yataylamasına koyup "Kestik" diye bilirdim ama demedim çünkü bu yaptığımın bana fazla fazla döneceğini biliyordum... Sıranın sonuna geldiğimde elim kopmuş gibi acıyordu kendimi kandırdığım gibi onu da kandırdım "Halisülasyon görüyorsun  sapasağlamsın ve hiçbir şeyin yok. Kendini kandırma!". İşe yaramış olacak ki ağrısı yerini ferahlığa verdi. Okul zili kulağıma ulaşınca derin bir nefes alıp bahçeye çıktım.
Kurumuş yapraklara basa basa ilerlediğimde içime dolan sevince engel olamadım. Sahi bu nasıl bir histi? Bir parça mutluluk bir parça pişmanlık bir parça özlem... Bu yaprakların ağaçta olması gerekmiyor muydu? Neden renkleri sarıydı? Ah, doğruya yazı ve ilkbaharı uğurlamıştık sonbaharı çoktan misafir etmiştik. Kafam niye bu kadar bulanıktı hâlâ anlamış değilim. Yine düşüncelere dalmışken
"Hişt!" sesini duymamla irkildim. İrkilmek ne kelime on metre koştum. Yani niye bu kadar korkuyorsam?? Sınıfa girip oturduğumda Tuncay bana baktı ve hönküre hönküre güldü "Ödlek" demeyi de ihmal etmedi sağolsun. Şu çocuk ne yiyip ne içiyor neden böyle davranıyor, çok mu film izliyor, beynine oksijen gitmiyor mu? Niçin garip davranışlarıyla beni sinir ediyor? Lütfen biri bana anlatsın. Anlatsın ki kafamdaki deli sorular gitsin. Her neyse Tuncay'ı görmemezlikten gelip kitabımı açtım tabi canım arkadaşım hiç vazgeçer mi? Tabiki hayır kime çekmiş acaba? Geldi ve önümde dikildi şaşırdım mı yooo.
"Çok korktun ya ben eğer bu kadar korkacağını bilseydim..."
Ne yani yapmaz mıydın? diye düşündüm şaşırarak.
Cümlesine devam etti "Eğer bu kadar korkacağını bilseydim daha önceden yapardım." diyip bitirdi. Ben de hayal kırıklığımla baş başa kaldım.
Hoca içeri girmek için izin aldığında(bu hoca biraz gariptir) anlamıştım iki dersimizin nutukla geçeceğini ama yıkılmadım ayaktayım.. :)
" Ev-la-dım sessizlik. Ihmm. Çalışmalar  nasıl gidiyor? (sınıftan iyi seslerini alınca)Aferin! Size sizden çok güveniyorum. Siz bizim umudumuzsunuz. Ben inanıyorum ki çoğunuz istediği üniversiteye gidecek. Lakin bu yolda pes etmek yok çünkü azim başarının anahtarıdır.Biliyorsunuz ki önümüzdeki hafta yarıyıl tatiline gireceğiz ardından sınava sayılı günleriniz kalacak. Aman ha sakın son anda ders çalışmayı bırakmayın. Hele Ygs 'den sonra katiyyen bırakmayın çünkü asıl önemli olan LYS... "Hoca konuşmasını bitirip gittiğinde ' Hukuk' diye sayıkladım.Böyle öküzün trene baktığı gibi kitaba bakarken Halid, selam verip sırasına gitti. Bende sessizce selamını aldım. Faruk Beşer'in kitabında selamlaşmanın adabı kısmında böyle almamız gerektiği yazıyordu. (Yani genç bir erkek genç bir kıza selam verince genç kız sessizce almalıymış). Tabi bunu okuduğumda çok pişman oldum selam alınırken bile bu kadar dikkat edilmesi gerekiyorken ben güya ilim öğretmek için Halid'e yakın durmuştum. Konuşmak ne kelime bir de kendi çapımda çocuğu sinir etmiştim. Allah'ım lütfen günahlarımı affet. Artık Kur'anı erkeklerin yanında genç olsun yaşlı olsun makamlı okumuyacaktım. Evet fikirlerim yavaş yavaş değişiyordu ve ben ilimle uğraşa uğraşa olgunlaşıyordum diyelim. Ne diyordum ben? Hah! Halid eskisi gibi değildi, değişmişti sanki elinden hiç Kur'an düşmüyordu ne biliyim sanki o gitmiş yerine başkası geçmişti.
Demek ki "ALLAH İSLAMLA İNSANLARI DEĞİŞTİRİYORDU. ONLARA EN ÖNEMLİSİ HİDAYET VE İLİM AŞKI VERİYORDU.KİM BİLİR BELKİ DE CENNETTEKİ  DERECELERİNİ YÜKSELTİYOR... YÜKSELTİYORDU."
      Aslında şu ataistler O'nu inkar ederek çok ama çok yanılıyorlardı hem dememiş miydi Allah :" Deki, O Allah tektir. Allah Sameddir. O doğurmamış ve doğmamıştır. Hiçbir şey O'nun dengi değildir! ".
  Kendimi tasdikleyip gözlerimi yumdum ve bir haftanın çabuk geçmesi için dua ettim.

BÖLÜM SONU!
ESSELAMÜ ALEYKÜM. UZUN BİR ARADAN SONRA GERİ DÖNDÜM. NİYE BU KADAR GEÇ DİYE SORACAK OLURSANIZ YAZIN ÇOK YOĞUN BİR TEMPODAYDIM. HEM YOĞUN HEM HUZUR DOLUYDU AÇIKÇASI. İSTEDİĞİM BÖLÜMÜ KAZANDIM BU ARADA "İLAHİYAT". RABBİM BANA NASİP ETTİ ÇOK MUTLUYUM ELHAMDÜLİLLAH.
  KİTABA YENİDEN DÖNME SEBEBİM YARIDA KALMIŞ OLMASI VE İNSANLARA HAKK'I BU YOLLA HAYKIRACAĞIMA İNANMAM! BUNDAN SONRA BÖLÜMLERİ DÜZENLİ BİR ŞEKİLDE YAYINLAMAYI DÜŞÜNÜYORUM AMA SÜRE ZARFINI TAM OLARAK BİLMİYORUM (şimdi hazırlık okuyorum ve kolay değil yani Her ders Arapça ve iki haftaya bir sınav var sınavın olmadığı hafta proje istiyorlar. Hocaların peşinden at gibi koşturuyoruz. Yanlış anlamayın bölümümü seviyorum ama çok sıkıyorlar be. Olan bize oluyor Türkçe konuşmayı unutuyoruz. Ben üniversite sınavından sonra rahatlayacağımı sanıyordum size uyarım olsun "Üniversite Lise gibi değil.Rahat değiliz, yorgunuz,dekanlığa sinirliyiz).
İÇİMİ DÖKTÜM AMA SİZ ÇOK KORKMAYIN YA. BU SENE YKS'YE GİRECEK ARKADAŞLARIM ALLAH HAKKINIZDA EN HAYIRLISI NE İSE ONU VERSİN! AMİN
HAH! BİR DE TAKİP EDİN, MESAJ ATIN HALİMİ HATIRIMI SORUN SONRAA VOTELEYİN.     من فضلك ☺

SÖZDE GERİCİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin