XII

71 26 12
                                    

Selin

Herkes telaşlanmış, toparlanmaya başlamıştı. Bazıları kabullenememiş direnmek istiyordu. Tabi bu bazıları azınlıktaydı. Herkesin hem fikir olduğu tek şey vardı oda asla istediklerini vermeyecektik.

Çoktan hazırlanmış diğerlerini bekliyordum. İlk yanıma gelen Nisa oldu. İfadesi donuktu. Korkmuş olduğu belliydi yanına aldığı sırt çantasıyla yanımda durdu. Çok geçmeden Mert ve Eylül de yanımıza gelmişti. Burcu'nun o hırçın tavrından eser kalmamış bir güzel toparlanıyordu. Ardından Mert'le göz göze geldim. Bana tuhaf tuhaf bakıyordu. Sırrımı biliyordu. Rahatsızca kıpırdandım.

Herkes hazırlanırken biz arabayı kontrol etmeye gittik. Hiçbir sıkıntı yok gibi duruyordu. Mert arabaya binip kontağı çevirdi. Ani bir küfür savurdu. Nisa beklenmedik küfürle yerinden sıçramıştı.

"N'oldu!?" dedi Eylül Mert'e bakarken.

Mert arabadan indi ve kapıyı sertçe kapadı. "Benzin yeterli değil." dedi ve bir küfür daha savurdu. Mert içeridekilere yürüyeceğimizi söylerken biz de onları bekledik. Herkes geldiğinde batı tarafına doğru yürümeye başlamıştık. Soğuğun etkisiyle tir tir titriyorduk. Sırt çantamdan çıkardığım polar gri hırkayı giydim. Şuan millet gergin olmasa "Winter is Coming" diye bağırabilirdim. Cidden. Çünkü hava gerçekten soğuktu.

Yüzüme gelen ıslaklıkla duraksadım. Ardından ufak bir ıslaklık daha geldi. Kar yağmaya başladı. Gülümsedim. Ani sesle irkildik. Önümüzdeki kamyonetten inen adamlar etrafımızı sardı.

Mert

Ellerimizi bağlamış bizi ite kaka arabaya bindirdiler. Daha önce karşılaştığımız ve kendini Rıza olarak tanıtan adam sürücü koltuğuna yöneldi. Ne kadar gittiğimizi anlayamammışken birden durduk. Ne kadar zaman geçmişti? Belki 20 dakika, belki de yarım saat?

Çekiştirerek yürütmeye başlamışlardı. Eylül'ün gözlerindeki korkuyu okumak hiç te zor değildi. Ve de en kötüsü onları bu duruma ben sokmuştum.

Bir tür odaya geldik ve içeriye bırakılırken tek tek ellerimiz çözüldü. Eski bir mekandı. Oda tamamiyle boştu. Bizden başka kimse yoktu. Kenan bir küfür savurdu. Rıza ise kapının önüne dikilerek bize baktı. Yanında iki adam vardı ellerinde birer tüfek tutuyorlardı.Rıza boğazını temizledi.

"Sizi daha önce uyarmıştım. Tek yapmanız gereken istenileni vermekdi. Çok zor bir şey değildi. Ama siz kaçmaya çalıştınız." duraksayıp gülümsedi. Sonra devam etti "Galiba sözümü tutmam gerek."

Silahını kaldırıp iki el ateş etti. Ne olduğunu anlamaya çalışırken gözlerimle Eylül ve Selin'i kontrol ettim. İyilerdi. Arkadan acı dolu bir inleme duyuldu. Yere yığılan kişiye koştum. Mermiler delip geçmişti. Heryer kandı. Adamın yüzünü kendime çevirdim.

"Kenan !?"

KimsesizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin