VII

5K 373 1.8K
                                    

Bölüm şarkısı; BØRNS - Past Lives
____________

Louis partiye kırk beş dakika geç varmıştı, pantolonunun altından giydiği yepyeni —aynı zamanda büyüleyici, bunu söylemeden geçemeyeceğim— şort mayosu ve son dakikada kaptığı Niall'ın beyaz polo yaka gömleğiyle. (Ne söyleyebilirdi ki? Şu çocuğun acayip iyi kıyafetleri vardı. Bu kıyafetlere nadiren rastlanılırdı, ama yine de vardı.) Doğru yerdeydi —resepsiyonda Harry'nin ismini söylemişti ve neden bahsettiğini anlıyormuş gibi görünüyorlardı— ve içerisi kesinlikle harikaydı, buradaki kimseyi tanımasa bile.

Havuz kapalı havuzdu, semaya yükselen billur gibi cam pencerelerle çevrelenmişti. Duvarlar uçsuz bucaksız ve krem rengindeydiler, havuz pek büyük ve parlaktı, açık renkli çiçeklere bürünmüş asmalar odanın köşelerini renklendiriyordular, klor kokusu havaya yayılıyordu.

Oda servet ve aşırı müsamaha kokuyordu.

Elbette, burası çok hoştu. Fakat yine de savurganlıktı ve Louis Toms'ları ve yargılayıcı bakışlarıyla kendini katiyen buraya ait hissetmiyordu.

Kızlar ve erkekler en iyi mayolarını giyinmişlerdi, ellerinde kokteyl, içki bardakları ve flüt şampanya kadehleri tutuyorlar, havuzun içinde birbirlerine su sıçrattıklarında tiz sesler çıkarıp ciyaklıyorlar, iPhone'larıyla vine çekiyor ve Instagram için poz veriyorlardı.

Louis hepsini ateşe atmak istiyor gibiydi. Ve lanet olsun, bu kadar likörle fazla hızlı yanarlardı.

Havuzun yanında çeşme vardı, devler tarafından yapılması olağandı, çeşmeden pastel pembesi gibi görünen su akıyordu. Ki—ne halta? Ve, ah evet, orada da insanlar vardı. Birbirlerine su sıçratıyor, çınlayan kahkahalar atıyor ve topuklarının üzerinde sarhoş bir şekilde kenarda durup... çeşmeden akan şeyi içiyorlardı? Pekala, o halde. Bir de bu vardı.

"Tanrıya yemin ederim, eğer bu şampanya çeşmesiyse," diye mırıldandı Louis nefesinin altından.

Fakat durum daha da korkunçlaşmıştı.

Çünkü tam Louis buradan çekip gitmeyi düşünmenin eşiğindeyken (etrafta üzerine havyar sürülmüş krakerler dağıtan hizmetçiler vardı ve koca bir oda sadece sigara içip futbol izlemek için ayrılmıştı —hadi ama), Harry Styles'ı fark etmişti.

Kolunda kahrolası bir kartalla.

Çünkü, evet, Harry Styles'ın sikik bir kartalı vardı. Koluna koruyucu kol manşonu falan takmıştı. Bir de üstüne üstlük, üzerinde pembe bir takım elbise ve gri saten papyon vardı. Havuz partisinde.

Bu da ne halttı?

"Louis!" diye çağırdı bir ses aniden, ve oh, tanrıya şükürler olsun, bu Liam'dı, üzerinde küçük siyah mayo (güzel karın kasları, Liam, on puan Gryffindor'a) vardı ve elinde şampanya kadehi tutuyordu. Zayn üzerinde kolları dirseklerine çekilmiş beyaz düğmeli gömleği, açık kahverengi pantolonu ve kafasındaki fötr şapkasıyla Liam'ın yanında duruyordu. "Demek buradasın! Gelmene çok sevindim!"

"Neden hep gelmeyeceğimi düşünüyorsun?" diye sordu Louis, ilk önce Liam'ın, daha sonra Zayn'in elini sıkarak.

Liam omuz silkti. "Çünkü sanırım ben doğru dürüst tanımadığım tuhaf insanlar tarafından ev sahipliği yapılan garip toplantılara gidip gitmeyeceğimi bilemezdim."

"Pekala. Tuhaf insanları severim, tuhaf toplantıları daha çok severim," dedi Louis yaramazca gülerek, Zayn sırıttığında Liam cevabından hoşnut olmuşluğunu belirterek güldü. "Ama şu an tam anlamıyla ne oluyor?"

Young & Beautiful ➸ l.s  (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin