XXVII (Part 2)

7.3K 376 3.2K
                                    

Cuma gecesi geç saatlerdi. Dondurucu soğuk vardı, biraz da kar yağıyordu, okulun zeminleri sessiz, buz gibi ve beyazdı.

Zayn kütüphaneye gitmişti. Niall ve Liam'ın kürek çekme kulübüyle ilgili yapacak işleri vardı — Louis ne olduğunu hatırlamakla uğraşamazdı.

Böylece Louis, Harry'ye odalarında katılmayı tercih etmişti, kitaplarla dolu çantasını ve, "Bu gece ders çalışacağız, Bay Styles," sözünü de kendisiyle getirmişti.

Yalnızca mum ışıklarıyla aydınlanmış odada oturup yağmurun yağmasını izliyorlardı, Harry kanepede Louis'nin yanındaki yerinde kemanıyla oynuyordu. Arkada "Wilde" filmini açık bırakmışlardı —Harry bu filmin her zaman açık bırakılması gerektiğini iddia ediyordu— ve Harry'nin geniş pencerelerinden yıldızlar görünüyordu, gökyüzünden dökülen beyaz kar tanecikleri gibi. Harry'nin gözleri muhteşem ötesi manzaraya kayıyordu, ancak Louis Harry'yi izliyordu, bir şekilde kendini hep bunu yaparken buluyordu zaten, yayı alışılmış bir rahatlıkla tellerin üzerinde gezdirmesini ve arada sırada gözlerini sıkkın bir zevkle filme çevirmesini izliyordu.

Kitapları isteksizce açılmış bir halde (Louis gerçekten çaba göstermişti) etraflarında dokunulmamış duruyordu, bugünün ders çalışma oturumu üç saat önce başladığından beri kullanılan tek şeyi Viktoryen porselen takımıydı.

Niall Louis'ye "hadi benimle partiye gel piç" mesajları atıp duruyordu fakat Louis onu görmezden geliyordu, zira Harry'yi izlemek eğlenceli, büyüleyiciydi ve onların sessiz sohbetleri, saçma, beklenmedik kahkahaları, herhangi bir şaşaalı üniversite partisinin sunabileceklerinden daha değerliydi.

Harry'nin teni pürüzsüzdü, mumların ışığıyla amber parlıyordu. Becerikli elleri yayı çekmeye devam ediyordu, tırnakları temiz ve kusursuz şekildeydi. "I CAN'T CHANGE" bileğindeki yumuşak ışığa karşı sert duruyordu. Saatini takmamıştı. Tenine işlenmiş kelimeler gürültülüydü ve Louis gözlerini onlardan alamıyordu.

Harry'nin gözleri filmdeydi, sessiz ve dikkatli.

Louis'nin gözleri Harry'nin bileğindeydi, yoğun ve yakıcı.

Film devam ediyordu, kanepedeki bedenlerinin arasında büyük bir mesafe vardı fakat Harry'nin bileğinden bağıran kelimelerle müziğin ağlak notaları bu mesafeyi dolduruyordu. Ve bunların hepsinin gerçekten bir tür büyüleyici bir etkisi vardı. Louis kafası iyiymiş gibi hissediyordu, haftalardır bir şey içmemesine rağmen. Bu anla, kar, Harry'nin yanaklarını gıdıklayan bukleleri ve kemanın sızlanışıyla ilgili her şeyin rüya gibi, gerçeklikten uzak hissettirmesini, puslu ve keskin görünmesini sağlayan bir şeyler vardı. Sonra bir de Harry vardı, saatini takmamış olan Harry, o saati her zaman, her zaman takardı çünkü dövmeyi saklardı ve—

Ve daha ne yaptığının farkına varamadan Louis soğuk parmaklarını Harry'nin sıcak bileğine doladı ve baş parmağının kelimelerin üzerinde gezdirdi.

Keman anında durdu.

"Eğer bunu hep saklayacaksan niye yaptırdın?" diye mırıldandı Louis merakla, en sevdiği çay bardağını bacaklarının arasına tıkıştırmış, çıplak ayaklarını altında toplamıştı.

Harry'nin gözleri bedenlerinin temas noktasına kaydı, bakışları koyu ve şaşkındı. Yavaşça kemanını yere bıraktı ve kolunu, baş parmağını hala soğuk ten üzerinde gezdirerek bileğini yakından izleyen Louis'ye daha da uzattı.

Bir sürelik sessizliğin ardından:

"Beni tam olarak göremeyen bir yerde büyüdüm. Bir ailem var, fakat... onların gerçekten var olduklarından emin değilim," dedi Harry, sesinin hafif çıkmasına özen göstermişti ama her kelimenin ardında gerginlik vardı. Yüzü son derece pürüzsüz ve bozuntudan uzaktı, mumların ve karanlığın etkisiyle altına boyanmıştı. "Ancak sonunda beni gördüklerinde —özellikle de babam— bu durumu—" Duraksadı, yutkundu ve devam etti. Sanırım karakterimin birtakım değişikliklere ihtiyacı olduğunu düşündüler." Bakışlarını kaldırıp Louis'ye baktı, gözleri tembel, gülümsemesi buruktu, lakin köşelerinde bir tutam hüzün, çoraklık vardı.

Young & Beautiful ➸ l.s  (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin