XIV

5.8K 341 2.4K
                                    

Bölüm şarkısı; Coldplay - Paradise
__________

Louis, dairelerine geri döndüğünde o günün —daha açık olmak gerekirse, Harry'nin— kaosuyla titriyordu, fakat bu derhal Louis'nin annesinin ve başa çıkması gerektiğini bildiği sonuçlar gerçekliğiyle yer değiştirmişti.

Çünkü, tabii, annesi neredeyse yokmuş gibi görünüyordu. Fakat buraya gelmişti, Louis buraya geldiğini biliyordu, ve parçaları birleştirmesi gereken kişi de Niall olmuştu.

Ve lanet olsun, Niall öfkeden deliye dönecekti. Sinirli, İrlanda-vari, duvarlara-viski-şişeleri-fırlatma derecesinde bir öfke.

Böylece, şu anki Bay Styles'a ait baskılayıcı ve kafa karıştırıcı düşünceleri aklının bir köşesine iterek, Louis kapıyı açmadan önce kendini hazırladı, irlandalı nefretiyle dolu abuk sabuk nutkunu dinlemeye hazırdı.

Her ihtimale karşı gözlerini yumdu.

Korkuyla kapıyı arkasından tık sesiyle kapattığında, "İşte buradasın!" diyen hoş bir ses karşıladı onu, ve de ses Niall'ınkine benziyordu, ancak Niall'ın sesi olmak için fazla kibardı, bu nedenle Louis sırtını kapıya yaslayarak merakla bir gözünü araladı.

Ve bu gerçekten Niall'dı.

Ki... Ne?

Louis çocuğu inceleyerek, şüpheci ve neredeyse ürkek bir tonla, "Evet. Buradayım," dedi. Piyanonun arkasında oturuyordu, partiye hazırlık amaçlı yarı giyimli bir haldeydi, hazırlığının ortasında dikkatinin dağıldığı barizdi; üzerinde siyah pantolon, yarı bağlanmış kemer ve bir takım elbise yeleği vardı, saçları da duştan dolayı olsa ki hala ıslaktı. Telefonu enstrümanın üzerinde durup, ekranda muhtemelen online bulmuş olduğu notaları gösterirken, parmaklarını sakinlikle tuşlara değdiriyordu. Dahi müzisyen Niall.

"Annen daha demin çıktı," diye bildirdi gelişigüzel bir edayla ve maharetli parmaklarıyla küçük bir melodi çaldı, ve Louis'nin şu an neler olduğuyla ilgili hiçbir fikri yoktu, çünkü tam da Niall'ın genel memnuniyetinin annesinin gelmemiş olmasıyla ilgili olduğundan şüphelenmeye başlamıştı...fakat görünüşe göre durum böyle değilmiş.

Pekala.

Ne?

Louis herhangi bir saldırıya hazırlıklı olarak yavaşça Niall'a doğru adımladı ve ,"Ve?" diyerek meydan okudu.

Niall da o zaman başını yukarı kaldırdı ve suratında uysal bir gülümsemeyle omuzlarını silkti, elleri hala tuşların üzerinde dolaşıyordu. "Annen hoş biri. Yemek yedik."

Louis'nin elinden sadece önüne bakmak gelmişti.

"Affedersin, ne?"

"Anneni yemeğe götürdüm."

Ne sikime?

"Ne—Bunu neden yaptın?" dedi Louis dili dolaşarak ve sanki Niall bilmediği bir dilde konuşmuş gibi baktı ona.

Ki, dürüst olmak gerekirse, anlayamadığı bir şey söylemişti.

"Buraya geldiğinde çok üzgündü. Biraz muhabbet ettikten sonra onu akşam yemeğine çıkarmayı teklif ettim. Yemekten sonra kendini daha iyi hissediyordu, seni aramaya çalışmayı kesti ve tatlı olarak da dondurulmuş çikolata yedik. Sonra da eve gitti. Gittiğinde yanağından öpüp arayacağıma söz verdim. Sanırım üzerine titremek istediği bir oğlunun olmasını özlüyor," dedi Niall sıradan bir şekilde ve bu öylesine basitleştirilmiş, temiz, tamamen tesadüfi bir şeydi ki Louis'nin elinden sadece ona bakmaya devam etmek geliyordu.

Young & Beautiful ➸ l.s  (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin