Bölüm şarkıları: The Strokes - Life is Simple in the Moonlight, Scala & Kolacny Brothers - With or Without You
_____________
"Ne sikime bu saatte uyanıksın?"
Louis, odasından daha şimdi tümüyle giyinik vaziyette çıkarak (bugün aralığın birinci günü olması nedeniyle oldukça kışımsı bir kazak giymeye karar vermişti) soruya karşı gözlerini kırptı ve yerinde duraklayarak Niall'ın golf kıyafetleriyle yarı giyinik, puro içen haliyle kendine Louis'nin üzüm suyu olduğunu umduğu bir bardak doldurması izledi.
"Sen neden uyanıksın?" diye karşılık verdi Louis, kararlılıkla soruyu duymazdan gelerek ayakkabılarını aramaya koyuldu. Çünkü hayır, Niall'a bugünü dün eve geldiği andan itibaren tasarladığını itiraf etmeyecekti, ve hayır, odalarına gitmeden önce Harry'ye sabah kahvesi almaya gideceğinden bahsetmeyecekti.
Ayrıca, hayır, daha sabahın sekizi olduğu ve bir saat içerisinde de Harry'nin kapısında olmayı kesinlikle aklına koyduğu gerçeğinden de katiyen söz etmeyecekti. Veya bunun neden edepsizlik sayılabileceğinden. Veya takıntılı. Bu konulardan kesinlikle bahsedilmeyecekti.
"Uyumadım ki," diye sırıttı Niall karşılığında ve bordo renkli her ne sikimse şeyini yudumladı.
"Nedenmiş o?"
Omuzlarını silkerek bardağını yeniden doldurdu. "Sen uyuduktan sonra dışarı çıktım."
"Yine mi? Hayatında daha önce hiç bir kitaba dokundun mu? Sadece merakımdan soruyorum," diye sordu Louis ve ayakkabılarını tek tek giyerek ona manalı bir bakış attı, gözleriyle çoktan ceketini ve atkısını aramaya girişmişti.
"Dokunduğumdan eminim," diyerek duraksadı Niall, ağzını sildi ve dudaklarından küçük bir geğirme kaçtı. "Hadi kahvaltı edelim. Açım," diye bildirdi, oldukça nihai bir tonla ve hafif pembe görünümlü gözleriyle Rolex'ine göz attı.
"Gidemem," dedi Louis kollarını ceketinin kollarına geçirip —ki ceketini bir şekilde kanepenin arkasından bulmuştu— Niall'ın beklenti dolu bakışlarından dikkatle kaçınarak. "Benim—şey— benim ders çalışmam lazım."
"Sekiz buçukta," dedi Niall ifadesizce. "Ciddi misin?"
Siktir.
Louis boğazını temizleyerek atkıyı boynuna sardı. "Evet."
Niall ellerini tezgahın üstüne koyarak onu izliyordu, saçları dağınık ama gizemli bir şekilde yağsızdı. Yanakları kızarmıştı, gözlerini kırpmadan Louis'nin her hareketini takip ediyordu.
"Hayır," dedi sonunda basitçe, hala Louis'ye bakarak. "İlk önce yemek. Yalnız yemek istemiyorum."
Louis uzun ve acı dolu bir iç geçirdi, sonra nihayet Niall'ın keskin bakışlarıyla buluştu. "Ciddiyim, İrlanda. Ders çalışmam lazım."
"Ama gerçekten ders çalışmayacaksın ki."
"Peki bunu düşünmene ne sebep oldu."
"Çünkü ders çalışmak için bu kadar erken uyanmazsın. Özellikle de daha piyanoya dokunmamışsam."
Louis gözlerini kısarak bakışlarını sertleştirdi. "Bekle. Şimdi bana şu lanet olası piyanonun beni uyandırdığının gayet farkında olduğunu mu söylüyorsun? Ve buna rağmen yine de her seferinde çalıyorsun?"
Niall sırıttı, rahat ve neşeli bir tavırla. "Asla söylemem."
"Ah, tabii ki," diye soludu Louis, gözlerini devirip kapıya yönelerek, Niall'ı görmezden gelerek gününe başlamayı amaçlıyordu, aklında sadece tek bir şey vardı: mevsime uygun latteler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Young & Beautiful ➸ l.s (Türkçe)
FanficLouis, ne yazık ki, Zayn Malik adının özel bir anlam taşıdığı, Niall Horan'ın durmadan konuştuğu, her yerde piyanoların ve Harry Styles'ın bulunduğu seçkin bir üniversiteye giriyor. Klinik anlamda deli olan madde bağımlısı eski rock yıldızının, müke...