XI

4.7K 328 1.6K
                                    

Louis'nin hikayedeki şarkısı; Julian Casablancas - 11th Dimension
__________

Dairelerine girdiği an, Louis doğruca Niall'ın yatak odasına yöneldi, beyni hala "O DA NE HALTTI ÖYLE" düşüncesiyle uğulduyor, teninin sarhoş haliyle Harry'ninkiyle buluştuğu yerleri alev alıyordu.

Çünkü hayır,  o an yatağına atlayıp öylece uykuya dalması imkansızdı. Hayır, bunu kesinlikle yapamazdı, zira başı her an patlayabilirdi ve kalbi garip şeyler yapıyordu, tansiyonu da muhtemelen son derece yükselmişti; ölüm hemen hemen kapıdaydı.

Ve ah, evet, şu küçük İrlanda piçine de kızgındı, bu gece hangi cehennemdeydi? Ne sikime Louis'yi terk etmişti, neden yanından ayrılıp orada olduğu pek belli olmayan Harry Styles'a yardım etmekle yalnız bırakmıştı? Ve yatağına götürmekle de? Ve küçük lanet bir çocukmuş gibi elini tutmasına zorlamakla da?

Hepsi Niall'ın suçuydu.

Öfkesi taze halde, kendini kapalı kapıdan içeri attı ve anında battaniyelerle sarılı oğlanın uyuyan bedenini gördü, kafası tamamen yastıkların arasına gömülmüş, ağzı komik bir şekilde açık kalmıştı. Kıyafetleri hala üzerindeydi, ayakkabıları falan da, oda açıkça viski ve esrar kokuyordu, hindili sandviçin artıkları komodinin üzerinde duruyordu, yarısı yenmiş ve sarhoşça terk edilmiş.

Fakat Louis iki sebep yüzünden rahatlamıştı:

1. Niall gerçekten evdeydi, dışarıda fink atmıyordu.

2. Niall yalnızdı, böylece tüm dikkatini kendini savunmasız ve ilgiye muhtaç hisseden Louis'ye verebilecekti. (Louis, ayrıca onu ölümcül yaralama ihtimali yüksek olan bir şeyi uyandırmaktan fazla korkuyordu.)

Louis koca yatağa tırmanarak, "Nialler, Niall, İrlanda," diye seslendi (ah, şu çarşaflar ne kadar da yumuşacıktılar) ve çocuğu sarsmaya başladı. "Hey, konuşmam gerek. Sana bazı şeyler sormam lazım. İrlanda! Hadi, rahatlat beni!" Sanki davul çalıyormuş gibi suratını ellerinin arasına alarak yanaklarına vuruyordu, sabırsızlık kibarlığı yenmişti.

Ve Niall, kaşları Louis'nin şimdiye kadar gördüğünden daha çok çatılmış bir halde, yavaşça ve şaşkınca gözlerini aralamaya başladı. Gözleri karanlığı kristal parlaklığıyla deliyor ve Louis'ninkileri arıyorlardı, ve gözlerinden akan nefret gerçekten pek ürkütücüydü.

Fakat Louis buna rağmen geri çekilmedi.

"Ah, harika! Uyanıksın. Şimdi, sana sormam gereken—"

"Siktir. Git."

Louis gözlerini kırpıştırdı. Bir dakika, ne?

"Siktir. Git," diye tekrarladı Niall, sesi uyku yüzünden ağırlaşmıştı, gözlerinin altında büyük torbalar ve kabuklar mevcuttu, ve belki de duruma şiddetli akşamdan kalma da eşlik ediyor olabilirdi, veya Niall sadece uyandırılmaktan nefret ediyordu (sonuçta, uykusunu çok seviyordu), fakat her halükarda, Louis biraz, kısmen dehşete kapılmıştı.

Niall'ın üzerinden biraz kalktı, ellerini iki yanına çekip altındaki piranadan uzaklaştırdığında, vesveseyle aşağıdaki zalim gözlere baktı.

"Niall...?" diye ihtiyatla sorguladı.

Niall'ın ters bakışları daha da katılaştı. "Louis, eğer siktiğimin kıçını üstümden kaldırıp siktirip gitmezsen, yemin ederim sikik kafanı sikik yerinden koparırım."

Louis'nin ağzı korkuyla açık kalmıştı. "Benim sikik kafamı koparı-"

"Penis şekilli sikik kafanı kahrolası çıplak ellerimle yerinden koparıp lanet olası annene yediririm," diyerek doğruladı Niall, üzerindeki bitkinliğe rağmen kemikleri titremeye başlamıştı.

Young & Beautiful ➸ l.s  (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin