Size şu ana kadar tanışma faslının başını anlattım lakin 2009 yılı Eylülünde gerçekleşen bu tanışmadan sonra çok ilginç maceraların bizi beklediğini ne ben ne Roni ne de ailem bilmiyorduk. Roni pirelerinden arınıp çok uzun uykular ve bolca sütten sonra kendine geldi ve o dakikadan sonra da evin yıldızı oldu. Saklambaç oyununu çok seven Roni çok küçük olması nedeniyle hem yayla evinin bahçesinde hem de evin içinde kaybolup duruyor biz de sürekli Roni' yi aramaktan helak oluyorduk. Kimi zaman bir dolabın altında kimi zaman bir çalının yamacına iyice saklanmış buluyorduk onu. Sonunda onu aramaktan bıkıp acıkınca "gelir nasıl olsa"ya döndü diyeceğim ama eşim bir türlü bu oyunu bırakmadı. Hala da bu oyun devam eder. Yaz bitti ve biz Mersin'deki çok katlı radon gazı üreticisi hiç bir estetiği olmayan apartman dairemize döndük. Apartmanda olan evlere daire , yayladaki küçük müstakil eve de ev deniyor. Apartman hayatı zaten zor bir de Roni gelince iyice zorlaşacağını ilk günden bilemezdim tabi. Henüz küçük olduğundan Roni yi gören apartman sakinleri bazen "ayyy çok tatlı " bazen "ayyyy amanın bu neeee" bazen "ayyyy çok şiriiinnn" çığlıkları içerisinde Roniye saldırıya geçiyorlar bense kaçırmaya çalışıyordum ama bu abartılı insanların elinden kaçmak mümkün olamıyor zavallı Roni nin her yeri mıncıklanıyordu. Roni bu gidişle şaklaban olacak derken ısırıklar gelmeye başladı, kendisini mıncıklamaya çalışan abartılı ve tuhaf sesler çıkaran insanlara hırlamaya ve mümkünse de ısırmaya başladı. Tabi bunlar masum ısırıklardı ,acısızdı. Roni evde de her yere işiyor, sıçıyor, bulduğu her çorabı dişliyor ,yürümeye çalışsak paçamıza yapışıyor, yalnız kaldı mı ağlıyor, acıkınca mutfakta eşimin tepesinden ayrılmıyor ,kafası esince hadi dışarı çıkalım diyor dış kapının oraya kamp kuruyor ,sık sık havlamaya benzer sesler çıkarıyordu. Bizim oğlanın yatağını da sahiplendi bu arada. Eşim hergün çiş kaka temizlemekten perişan bir vaziyette Roniyi alıp bizim oğlanın odasının balkonuna kapattı burada uyuyacaksın şeklinde de sert bir ültimatom verdi. Ama bu emirlerinin 5 dakika sonrasında balkon kapısını açık bırakıp önüne bizim oğlanın çocukluğundan kalma kocaman oyuncak ayısını koydu. Ayı Roni' ye barikat olacak böylece Roni içeri gelemeyecek ama ses verdi mi duyacakmışız. Yani plan buydu. Tabi bu plan Roninin pek işine gelmedi. Gece uyurken gazete hışırtısı ile uyandık yatağın ucuna baktığımızda Roninin barikatı aşarak bize doğru geldiğini ve ağzında da kendinin beş katı bir gazeteyi sürüklediğini gördük ve hemen anladık Roni "tamam anlaşıldı eve sıçmayacağım aha gazete, sıçarsam buna sıçarım ama sizin yanınızda yatacağım" diyordu. Eşim derhal bu isteği kabul etti ve Roni önce yatağımızın yanına sonra üstüne kuruldu. Bizim oğlanın yatağını bırakıp bizim yatağa, törenle transfer oldu. Gazete işine gelince..Evet o günden sonra Roni gazeteleri tuvalet olarak belledi ancak bazen bu durum sıkıntı yaratıyordu . Parkta gezerken nerede bir gazete görse, direk üzerine işemeye başladı.Bu durum, gazetenin çimlerin üzerine yayılmış bir insanın yanında ve okunmamış olması halinde de geçerliydi. Tabi kızmıyordu insanlar, ne de olsa Roni küçük, sevimli bir köpekti. Roni gazetelerde ,bizim algımızı yönlendiren çoğu yalan gerisi de saçma sapan haberlerin üzerine öyle güzel, öyle rahatlatıcı bir şekilde işeyip sıçıyordu ki bazen ben de aynısını mı yapsam diye düşünüyordum. Roni üç aylık olmuştu artık her sabah ve her akşam gezdirilmesi gerekiyordu. Veterinerde aşıları yapılıyor ancak bundan hiç hoşlanmıyordu. Ayrıca Ronicik hiç yalnız kalmak istemiyor sürekli bizimle olmanın derdine düşüyor, işe geliyor, alışverişe geliyor hafta sonu yemeklerine katılıyordu. Yalnız bırakırsak da tüm apartmanı ayağa kaldırıyor telefonlarımız şikayetten susmuyordu. Neticede yalnız bırakmamaya karar verdik.Bir kere daha Roni kazanmıştı. Ancak Roninin annesinin sibirya kurdu olması ,soy itibariyle Roni ye dehşet bir enerji vermişti, iyi de besleniyordu.Yürüyüşe değil de genelde koşmaya çıkıyor gibiydik. Koşumuz düşman ateşinden kaçan askerler gibi bazen zig zag yaparak bazen 20 metre sağa sonra 10 metre ileriye sonra 5 metre geriye şeklinde gerçekleşiyordu. İşeme ve sıçma molaları dışında genelde Roni beni gezdiriyordu. İlk bir saat koşunun sonunda nihayet normal yürüyüşümüze dönüyorduk. Daha 3 aylıktı ve durum böyleydi şimdilik zaptetmek kolay oluyordu. Zaten en küçük yavruydu çok da büyümez nasıl olsa dedim.Ama öyle olmadı. Eşim çok anaçtır. Roni efendi onun elinden öyle bir besleniyordu ki anlatamam.Her gün özel yemekler ,sütler, vitaminler falan derken Roni serpilmeye başladı. Bu arada bizim oğlan ergenlik meselesinin derinlerine dalmış vaziyette Roni ile sadece akşamları on beş dakika ilgilenir olmuştu.Bu durumdan yakınmayayım ,benim de işime geldi. Roni bana kalmıştı ve ben bu halimden memnundum. Roni evimize renk getirmişti çok yaramazdı ama çok da sevgi doluydu yorulduğunda her akşam birimizin yanına sokulur illaki sırtını dizlerimize dayar ve dokunarak uyurdu. Bazen uyanmasın diye saatlerce aynı pozisyonda otururdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyada Hayvan Olmak
Short StoryDünyada Hayvan Olmak March 8, 2016 Bu gün 08,03,2016 Salı günü. İlk yazımı yazmak için bilgisayarın başına oturdum ve yukarıdaki başlığı attım. Aslında dünyada hayvan olmanın zorluklarını burada bir müfettiş edasıyla sıralaya bilirim hatta her satır...