Bölüm 16

66 9 0
                                    


Hayat iki şekilde yaşanır:
Ya hiç mucize yokmuş gibi ya da her şey birer mucizeymiş gibi.

 Albert Einstein


                         Albert Einstein atomu parçaladığında,buluşunun bir bombaya dönüşeceğini biliyormuydu acaba. Sanmam . 2. dünya savaşının yıkımından sonra bir çok bilim adamı 4. dünya savaşının oklarla ve yaylarla yapılacağını söylemişti. İnsanlık 3. dünya savaşında nükleer bombaları kullanmaktan hiç bir şekilde geri durmayacak kadar vahşileşmişti. Bir çok canlı evrimini tamamlamamıştır. Ancak insanın evrimi her ne kadar beyinsel döngüler ile  olsa da bana göre geriye gitmekteydi. Arkeologların ve tarihçilerin kitapları insanların binlerce yıl öncede geliştikleri ,bir sürü icat yaptıkları ve sonunda bu icatların kurbanı olduklarını yazar.Yine öyle olacaktı ama bu defa doğa çabuk davranıp yeniden gelişiminin binlerce yıl almasını engelledi.

                          Zaman Mart başını gösterdiğinde teneke kovalara ektiğim tohumlar fide olmuştu. Önceden hazırladığım sebze bahçesinde yerlerini aldılar. Zamanı gelmişti oğluma verdiğim sözü tutmalıydım. Nasıl olsa sebzeler ve meyve ağaçları Mart ayında yağan düzenli yağmurlar ile sulanacaktı bana ihtiyaçları yoktu. Eşimde duruma olumlu bakmıştı, keşif gezimiz ile bıyıksız sakallılar dışında hayatta kalan insanları arayacaktık.  20 Martta sabaha karşı yola çıktık. Malzemelerimiz tamamdı yanımıza silahlarımızı da almıştık. Artık hepimizin birer tüfeği ve tabancası ile yeterli cephanesi vardı.Erzaklarımız içinde basit bir çekçek yaptım. Bu şekilde taşımam daha kolay olacaktı. Çok fazla yiyecek almadık nasıl olsa orman bize bakardı. Planımız 30 gün sürecek bir yolculuk üzerine kuruluydu. 

                      Batıya gitmeye karar verdik. İlk tepeyi aştığımızda ormanın yangın yollarını kapatmaya başladığını gördük.Doğa serpilip büyüyordu. İnsan denen canlı dünyada olmasa tüm dünya mavi ve yeşil rengin hakim olduğu bir yer olurdu. Yavaş ilerleyebiliyorduk. Artık yol yoktu. Sadece ormanda yaşayan hayvanların oluşturduğu patikaları takip ettiğimizde rahat yol alabiliyorduk. Birinci günün sonunda kamp kurduğumuzda çok az yol almıştık ve hiç bir insan belirtisine rastlamadık. Dostlarım nöbete geçtiler bizde uyumaya başladık. Sabah ilk ışıkla uyandığımda oğlumun benden önce ayakta olduğunu gördüm. Başka insanlar ve kızlar için sabırsızlanıyordu. Kısa ve basit bir kahvaltıdan sonra yola devam ettik. Genellikle orman içinden akan dereleri takip ediyorduk hem susuz kalmıyorduk hem de ilerlemek kolay oluyordu. Ayrıca yaşayan insan varsa su kenarında olma ihtimali çok yüksekti.Dönüş içinde dere kenarlarındaki ağaçlara işaret koymayı ihmal etmiyordum. Dağlarda kaybolmak çok kolaydır bu nedenle her geçtiğin yeri iyice inceleyip hafızana kayıt etmen gerekir. İkinci günde hiç bir insana rastlamadık. Bolca sincap,tilki ve tavşan gördük. Yolculuğumuzun on beşinci gününde dere kenarından ayrılıp tepeye çıkıp etrafa bakmak istedim. Eşim ve oğlum yorgundular onlara beklemelerini söyleyip Arven le beraber tepeye çıktım. Kuzeye doğru baktığımda duman gördüm. Dumanın bir bacadan çıktığı ,düzgün ve ince olmasından belli oluyordu. Takip ettiğimiz dere dağın yamacından kuzeye kıvrılıyordu tahminimde yanılmamıştım. Dere bizi insanlara götürüyordu. Aşağı inip haberi verdim. Özellikle oğlum sevinçle karşıladı bu haberi aynı zamanda çok meraklandı. Yinede ihtiyatı elden bırakamazdım , bu insanlar bıyıksız sakallılar ise savaş demekti.Bıyıksız sakallılar kötüydü ve doğadan "kötülükle uzlaşılmaz, kötülük yok edilir" kuralını tecrübe ile öğrenmiştim.Dere bizi kuzeye döndürdüğünde evi gördüm. Dostlarım hareketlendiler ve bize karşı deli gibi koşan golden cinsi bir köpek ağaçların arasından belirdi. Çok geçmeden arkasındaki 3 tane bıyıksız sakallı ortaya çıktı. Eşim ve oğlum derhal gizlendiler ben ve dostlarım golden i karşılayıp biraz sakinleştirdikten sonra bıyıksız sakallıları karşıladık.Üçe üçtük ve gerekeni yaptık silah kullanmadan bıçak ve diş darbeleri ile bıyıksız sakallıları cehenneme gönderdik. Golden çok korkmuştu Roni nin yanından ayrılmıyordu. Golden varsa ailesi de var demekti ve bu evde yaşıyordu , anladığım kadarı ile bıyıksız sakallıların saldırısına uğramışlardı. Çabuk hareket etmeliydik. Golden çok korkmuştu onu eşime bıraktım.Daha önceki çatışmadan elde ettiğimiz G3 model otomatik tüfekleri hazır hale getirip erzaklarımızı orada bırakarak hafif piyade şeklinde dostlarım oğlum ve ben eve doğru tepe üzerinden yaklaşmaya karar verdik. Bu arada yağmur başladı çok şiddetli olmasına rağmen duramazdık. Ev görüş alanımıza girdiğinde 4 tane bıyıksız sakallıyı evin kadınına tecavüz etmeye çalışırken gördüm. Oğlum çabuk dedi. Sabırlı ol dedim. Pislik herifler  tecavüz etmeye odaklanmışlardı ve dikkatsiz davranıyorlardı. Adamları paylaştık. Hadi dedim ve dördü de ne olduğunu anlamadan tüfeklerimizden çıkan mermilerle yere serildiler. Kadın korkuyla bize bakıyordu.Tabancamı çıkardım iğreniyordum pisliklerden ,kokularına dayanamıyordum birer tane de başlarına sıktım. Silah sesleri vadide yankılanmıştı. Kurşunlarım adamların gözlerinden girmiş kafalarının arkasından çıkmıştı.O pis kanları toprağa karıştı.Bu vahşilerden başka varsa birazdan burada olurdu. Oğluma ve dostlarıma etrafı kolla dedim ve kadını yerden kaldırdım tir tir titriyordu korku dolu gözleri ağlamaktan kıpkırmızıydı. Yalnızmısın dedim "hayır eşim ve kızım içeride" dedi. Eve koştum kızı ve adamı bağlı şekilde buldum. Aileyi evin bulunduğu alandan çıkardım eşimi bıraktığım dere kenarına getirdim. Biraz su içtiler hala çok korkuyorlardı. Anlaşılan doğa bıyıksız sakallı vahşilerin tamamını yok edememişti. Büyük temizlikten sonra bu ikinci karşılaşmamızdı. Dişi golden sakinleşmişti. Aileyi sakinleştirmek için adı ne bu güzel kızın dedim Mary dediler. Roni ve Arven Mary i yanlarına alıp biraz uzaklaştılar. Konuşuyorlardı. Ailenin sakinleşmesini bekledim. Uzun bir sessizlik oldu ve adam teşekkür etti. Minnettarlıkları yüzlerinden okunuyordu. Etrafta başka aileler olup olmadığını sordum. Olmadığını söylediler. Adam beyaz saçlarını düzeltti "etrafta aile yok ancak bıyıksız sakallıların geldiği bir yer var" dedi. Bu hiç iyi haber değildi.Yağmur yavaşladığında "burada kalamayız"dedim. Hepimiz fena halde ıslanmıştık.  Bu ilk buluşmada çok az konuştuk. Tehlike bizi susmaya zorlamıştı. Dostlarıma ve Mary e işaret ettim görüş alanımızın daha geniş olduğu ve dere kenarından uzak bir sığınak için hareket ettik.

                         Tepenin ortalarında ağaçların sık olduğu yerde doğal sığınak buldum. İçine yerleştik ,üşüyorduk ve geceyi beklemeye başladık.Aile büyük temizlikten önce bir dağ evinde yaşıyormuş karı koca doktorluktan emekli olunca buraya yerleşmişler. Golden in sayesinde hayvanların intikamından kurtulmuşlar hikayeleri bizimkine benziyordu. Sonra dere kenarına bu evi kurmuşlar. Bende bizim hikayemizi anlattım. Eşim ve kadın  konuşuyorlardı eşim kadının korkunç olaydan uzaklaşması için yemek tariflerinden bahsediyordu. Kadın şoku biraz atlatmış gibiydi.Oğlum ailenin kızıyla çok ilgiliydi kızda bizim oğlana karşı çok nazik davranıyordu.  Dostlarım ve Mary nöbetlerini hiç aksatmadılar. Bu bıyıksız sakallı 13 dini mensupları kafamı karıştırıyordu. Doktor bu pisliklerin nereden geldiklerini bildiğini söylemişti. Bizde saldırıya uğramıştık, anlaşılan yağma ile ayakta duruyorlardı. İnsanlığın ilk döneminden beri yağmacıların vahşeti bir türlü bitmemişti. Ama artık dur demenin zamanı gelmişti. Doğanın yarım bıraktığı temizliği yapacaktım. Bu benim dostlarıma ve doğaya olan borcumdu.

                         Gece yarısına doğru ailenin durumu daha iyiydi.Kendilerini güvende hissetmeye başlamışlardı.Ne yapmamız gerektiğini düşündüm. Hepimizin daha güvenli olan bizim eve gitmesi mantıklı olurdu. Gitmeden önce bıyıksız sakallıların cesetlerini ailenin evinin çevresinden temizlemem gerekecekti. Gerçi bıyıksız sakallılar pek akıllı değildi.Saldırdıklarında çok ihtiyatsız davranıyorlardı ama bu durum etrafta kendilerinden başka birisi olmadığını düşünmelerinden de kaynaklanabilirdi. Sabah olunca cesetleri bir çukura gömüp burada uzaklaşmalıydık. Bizim eve varınca güvenlik önlemlerini artırmalıydım. Sonra sonrasını evimizde düşünürdüm artık. Doktorlar uykularında sayıklıyorlardı gün içinde yaşadıkları travma yenilir yutulur bir şey değildi. Şehir hayatımda gazetede okuduğum bir haber geldi aklıma 50 lira için bir çocuğun kafasını kesen birinin haberiydi bu. Katil yakalanmıştı.Katilin gazetedeki resminde bom boş bakan gözlerini gördüğümde midem bulanmıştı. Gazetelerin üçüncü sayfa haberleri çocukluğumda yarım sayfayı geçmez, yaşadığım şehirde bir hırsızlık olsa bir sene konuşulurdu.İnsan ırkı çok hızlı bozuldu. Cinayetler, tecavüzler, çocuk istismarları,canlı bombalar sıradan haberler haline gelmişti.Sokaklar akşam yediden sonra güvenilir olmaktan çıkıyordu. Güvenlik güçleri artık yetersiz kalıyor bir amacı varmış gibi hareket eden ancak kanser hücresi gibi davranan teröristlerin yağmaları engellenemiyordu. Dünya ülkelerindeki hükümetler güvenlik önlemlerini artırmak için daha çok polis ve asker istihdam ediyordu. Ancak polis ve asker alımlarında adayların arasına teröristler,katiller,tecavüzcülerde karışıyordu.Sistem tamamen çökme noktasına gelmişti. Doğa ve hayvanlara yapılan zulüm ise artık suçtan sayılmıyordu.Bir çok duygusal yazar çizer insanların birbirlerinden farklı olduklarını içlerinde bir yerde saklı iyilik olduğuna inanır. Tam bir saçmalık. İnsanların iyi olup olmadığının tek bir ölçüsü var oda insan olmayan dostları var mı yok mu buna bakacaksın. İnsan olmayan bir canlı ile iletişim kurabilen insan iyidir gerisinin cehenneme kadar yolu var. Doktorlarda bu ölçüye göre Mary den dolayı iyi insanlardı. İnsan değerlendirme ölçüsünü Roni den öğrenmiştim. Hiç şaşmaz bir ölçüydü bu.

                              Sabah kuşların sesiyle uyandım. Doktorların uyanmasını beklemeden oğlumla cesetlerin yanına gittik ve hemen işe koyulduk. Bıyıksız sakallıları gömdüğümüzde iğrenç kokularından kurtulduk. Toprak her pisliği temizleme yeteneğine sahiptir. Hayatlarında hiç bir iyilik yapmayan ve bir işe yaramayan tek bildikleri yağma talan olan bıyıksız sakallıların cesetleri toprak tarafından dönüştürülecek ve bitkilere  gübre olarak ikram edilecekti. Kamp alanına döndüğümde herkes ayaktaydı.Ne yapmamız gerektiğini açıkladım. Düşüncelerim doktorlar ve ailem için uygun geldi. Tekrar doktorların evine dönüp erzaklarını ve almak istedikleri eşyaları toparlamalarını bekledim. Oğlumun istediği olmuştu.Artık deniz kenarındaki evimize dönebilirdik.Bıyıksız sakallıların sonsuza dek yok olmaları için hazırlık yapmam gerekti. 


Dünyada Hayvan OlmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin