Burak'ın söyledikleriyle öylece kalakalmıştım. Artık ne kadar kaldıysam, geldiğimde ikiside konuşmayı bitirip yemeklerine dönmüştü. Rüzgar geldiğimi görünce endişeli bir ifadeyle yüzüme baktı.
" Şimdi daha iyi misin? " dediğinde başımla onayladım. Mavi gözleri emin olamazmış gibi biraz daha üstümde gezinse de bir şey demeden yemeğine döndü. Çaktırmadan Utku'ya bakmak istediğimde gözlerinin üzerimde olduğunu gördüm.
" Kendi yaptığın yemekten mi tiksindin? "
Yüzünde oluşan alaycı gülümsemeyi gördüğümde içimde bir alevin parladığını hissettim. Burak'ın dedikleri de aklıma gelince ani bir sinir patlaması yaşadım.
" Aslında senin sözlerin daha çok midemi bulandırmaya başladı. "
" Ah, sana her zaman gitme seçeneğini sunuyorum. Gidebilirsin! "
Boğazımda oluşan yumruya, gözlerime doluşan yaşlara rağmen tırnaklarımı avuçlarıma geçirerek güçlü kalmaya çalıştım.
" Öyle mi? Peki çocukların-"
" Tekrar Esin bakar, " dediğinde hemen cevabı yapıştırıverdim.
" Geçen sefer yaptığı gibi onlara vurmasına ve bağırmasına da izin verir misin? "
Şok içinde bakakaldığını gördüğümde içimden Burak'a teşekkür ettim. Kendini toparladığında gözleri sinirle parlayarak ayağa kalktı. Üzerime yürüdüğü anda bile yerime sinmedim. Bir şeye başladıysam geri çekilmezdim, çekilmeyecektim.
" Sen kendini kim sanıyorsun? Bu cesaret sana nerden geliyor, onlar benim çocuklarım. "
" Kendi hatanı bu şekilde örtbas edemeyeceğini sana anlatamadım ya, bana da yazıklar olsun, " dedi Rüzgar. Sesi ciddi anlamda kendini kınar gibiydi. Utku ellerini yumruk yapmış bir biçimde bana bakmayı sürdürdü. Eli gerçekten bana vuracakmış gibi havaya kalktı ama gözleri karnıma kaydıktan sonra yumruğunu dişlerinin arasına alıp ısırdı. Bu sefer şok içinde bakakalan bendim. Elini geri çektiğinde neredeyse kanayacak gibi olan elini görünce içim sızladı.
" O-o karnındaki şeye dua et. Yoksa- "
" Bebeğimiz, " diyerek lafını kestim. " O bir bebek. Neden sürekli ondan "şey" diye bahsediyorsun? "
" Çünkü ondan o şekilde bahsederse ona bağlanmaktan ya da onu sahiplenmekten korkuyor. Bir şeylerden korktuğu zaman bu şekilde kelimelere şey veya o diye isimler verir.
" Siktirin gidin tamam mı? Ben uyumaya gidiyorum. "
Utku odadan çıkıp gittikten sonra arkasından bakmayı bırakıp Rüzgar'a döndüm. Hızla çarpan kapı sesinin ardından Rüzgar bir kahkaha attı.
" Kıvama gelmek üzere. Hem de daha şimdiden! "
(...)
Yine sabah bulantısıyla uyandım. Ev içinde giydiğim terlikleri umursamadan banyoya girdim ve klozete eğildim. Ama birkaç öğürtü haricinde bir şey yoktu. Hemen klozetin yanına çöktüm ve bulantımın hafiflemesini beklemeye çalıştım. Ne zaman kapadığımı bilmediğim gözlerimi yavaşça araladığımda duşakabinin kapısını aralamış bir Utku ile karşılaştım. Gözleri endişeli gibiydi, ancak ona baktığımı fark edince ifadesizleşti.
" Bitti mi? "
Başımı onaylarcasına salladım. Gözleri şorttan gözüken bacaklarımda oyalandı ve kaşlarını çattı. Hemen ardından gözleri hamilelik yüzünden çıkıntı yapmış göbeğimde durdu.