12. Bölüm

8.8K 280 11
                                    

Evden içeri girer girmez kendimi koltuğa attım. Uzun süre ayakta kaldığımdan dolayı ayaklarım sızım sızım sızlıyordu. Utku kendimi hemen koltuğa attığımı görünce gözlerini devirdi. 

" Çok çabuk yorulduğunun farkında mısın? " 

" Yorulurum tabi, çünkü karnımda benden başka biri var, " dedim gülerek. Utku yanıma gelip ellerini karnıma koydu. Onun bu hareketi bebeğimi hep kıpır kıpır yapıyordu. Yine her zamanki sonucu aldı ve bebeğim kıpırdadı. 

" Orada benim kızım var. " Burak ve Rüzgar Utku'nun arkasından homurdanmaya başlamıştı. Onlar çok nadir olsa da Utku'nun bu hallerini çekemiyorlardı. Rüzgar kollarındaki Aras'ı işaret etti. 

" Güya eve gelir gelmez oğlunu kucağımdan alıp yatağına yatıracaktın Açelya! Ama sen hemen kendini yerlere attın, " dedi yapmacık bir sinirle. Yolda gelirken öyle dediğimi hatırlayınca ayağa kalkmak için yeltendim ama Utku kalkmama izin vermedi. 

" Ben yatırırım oğlumu. " Oğlumu derken 'm' harfine tuhaf bir baskı yapmıştı. Yutkundum. Tamam, benim çocuğum değildi Aras, ama onu yine de kendi oğlummuş gibi seviyordum. Utku bunu bir türlü kabullenmiyordu. Hatta doktora yanlarında gitmemem dahi izin vermediği zamanlar oluyordu. Ayağa kalkıp oğlunu alıp giderken onu izledim. En sonunda daha fazla bakmaya dayanamayıp bende ayağa kalktım. Peşinden giderken ne Burak ne de Rüzgar durdurdu beni. 

Utkunun " Esin, yeter artık, " dediğini duyar duymaz kapıda durdum. Yine o kadınla konuştuğunu fark ettiğimde kalbim hızla atmaya başladı. 

" Neden anlamak istemiyorsun? Seninle ilişkimi bitirmenin o kadınla alakası yok. Zaten olamaz da. Orada inkar etsemde tenime kazınmış bir nefret var. Sence o kadını sevmem  mümkün mü? " 

Hani bir şeyden defalarca vazgeçtiğinizi söylersiniz ama hep bir sebep çıkar vazgeçemezsiniz. En sonunda öyle bir şey olur ki vazgeçtiğinizden kesin emin olursunuz, asla dönemeyeceğinizden. İşte tam olarak öyle bir durumdaydım. Öyle bir yaralanmıştım ki ne yapsa saramazdı artık yaramı. Odaya girmeyi es geçip direk banyoya yöneldim. Musluğu açıp yüzümü yıkarken ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Aynada göreceğimden emin olduğum yüz ifademi görmemek için aynaya bakmayı es geçtim. Salona geri döndüğümde yüzüme sahte bir gülümseme oturttum. 

" Utku'nun yanına gitmedin mi? " diye soran Rüzgara cevap olarak başımı iki yana salladım. Gözlerimin dolmasını engellemek için konuyu değiştirmeye çalıştım. 

" Canım çikolata çekiyor. Dışarı mı çıksam? " 

Yalnız kalmak istiyordum. Hem dışarı çıkmak bana  da iyi gelirdi. Her ne kadar canım şu anda çikolata çekmese de... 

" Ben giderim, " diyen Burak'a hemen itiraz ettim. Zaten bir süredir evdeydim. Şu olaylı geçen anneler günü etkinliği hariç dışarı çıkmamıştım. Bu zamana kadar bundan şikayetçi olmamıştım. Ama artık ne kadar hatalı olduğumu fark ediyordum. Hayatımı sadece Utku'ya adamıştım fakat Utku bu adanmışlığı istemiyordu. Nereye kadar zorlayabilirdim ki onu? 

" Ben giderim. " 

Ayağa kalktığımda Utku içeri girdi. Gözleri direk beni buldu. Ona bakmaktan genelde çekinmez, gözlerimi asla kaçırmazdım. Bu sefer bir farklılık yaparak gözlerimi kaçırdım. 

" Bir yere mi gidiyorsun? " diye sorduğunda başımla onayladım. Nereye gittiğimle ilgilenmesini beklemiyordum. Nereye diye sormayacağından emindim. Öyle de oldu. Nereye diye sormadı. Kapıyı kapayıp aşağı inerken Rüzgar'ın ona bağırdığını duydum. Ne konuştuklarını duymamak için hızla aşağı indim. Duyacağım kadarını duymuştum ve bu benim canımı yakmıştı çünkü. 

Markete geldiğimde elime gelen tüm çikolataları aldım. Kucağım dolduğunda hala tatmin olmamıştım. Marketin girişine geri dönerek küçük sepetlerden birine uzandım. Tek elim dolu olduğundan zorlanıyordum. Kapıdan içeri giren bir adam bana yardım edip sepeti uzatınca teşekkür edercesine gülümsedim. 

" Gülümsemeniz hoşmuş. Fakat ben konuşabilen kadınları daha sevimli bulurum. " 

" Öyleyse konuşmayı seven kadınlarla muhattap olmanızı tavsiye ederim, " dediğim zaman adamın şaşırmasını ya da bana kızmasını bekliyordum ama adam gülümsedi. 

" Hırçın bir kadından sevimlilik beklemek benim hatamdı, özür dilerim. " Gözlerimi devirip yanında geçmek için hamle yaptım. Adam önüme doğru bir adım atınca kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Utku olmasa hoş bulacağım derecede yeşil gözleri vardı. 

" Ancak hırçın kadınlar da seksidir. Tabi elindeki şu çikolata yığını olmasa daha güzel olabilirdi, " dediğinde elimdeki çikolatalardan birisini ağzından boğazına tıkamak ve öldürmek için derin bir istek duydum. Hem beni taciz ettiğini söylersem belki hapisteki yıllarımda indirim bile olabilirdi. 

" Seni ilgilendirmez. " 

" Cidden soruyorum, evinde çocuğun falan mı var? " diye sorduğunda gözlerimi devirdim. Aynı zamanda kendimi çocuk gibi hissetmekten de alıkoyamamıştım. Sonuçta her ne kadar şu anda canım istemese de kendim için almıştım çikolataları. 

" Hayır, benim çocuğum henüz karnımda. " 

Gözlerinin şokla açılmasını sağlayabilen cümle bu olmuştu. Ellerinden birini uzatıp inanamazmış gibi karnıma koyunca geri çekildim. 

" Yani, sen hamile misin? " dediğinde güldüm. 

" Başka türlü karnımda çocuk olma olasılığı mı var? Hayır, tahminlerinin aksine çinliler gibi bebek yemek tercihim değil. " 

Yüzünü buruşturdu. Aslında hamile olduğumu fark etmemesi beni şaşırtmıştı. Karnım hamile olduğumu belli edecek şekilde şişkindi. Fazla değildi ama belli oluyordu işte. 

" Ben seni kilo almış falan sanmıştım, " deyip karnıma tekrar dokunduğunda kaşlarımı çattım. Ona elini çekmesini sert bir dille söyleyecektim ki arkadan tanıdık bir ses duydum. 

" Eğer sağ kolunu seviyorsan, o elini karımın karnından çekmeni şiddetle tavsiye ederim. " 

" Ne yani sen birde evli misin? " diye sorduğunda nefesimi sıkıntıyla dışarı verdim. Benim durumum farklıydı tamam ama Türkiye sınırları içerisinde hamile olan kadınların yüzde sekseni evliydi. Benim diğer yüzde yirmilik dilimde olduğumu sanmasını sağlayan neydi tahmin edemiyordum. 

" Evet, benimle evli. " Utku benim kelimesinin üzerine öyle bir baskı yapmıştı ki adam anında geri adım attı. Ancak gözleri uzun süre karnımda takılı kalmıştı. Utku bebeğimi korumak istercesine elini karnıma sardı. Beni kendine doğru çektiğinde kalbim hızla atmaya başladı. Ona kızgınken ve hatta kırgınken dahi verdiğim tepkilerden nefret etmeye başlamıştım. 

Adamın sırıtarak baktığını fark ettiğimde kaşlarımı merakla kaldırdım. Bir şey yumurtlayacağı her halinden belliydi. 

" Biliyor musun? Bu kadınla evlenebilmek için bende onu hamile bırakırdım. Çünkü başka türlü evlenmeyecek bir kadına benziyor, " dediğinde gözlerimi Utku'ya çevirdim. Yüzüne bakıp soğuk duruşunu görünce intikam alma isteğim kabardı. Canımı yakmıştı, canını yakamasam da canını sıkmak istiyordum. 

" Aslına bakarsan benimle evlenmemek için her yolu denedi. Hatta birde sevgilisi vardı, biraz önce ona ' onu asla sevmem ' dedi. " Sözlerim bitince çok komikmiş gibi kahkaha attım. Ağlayacaktım çünkü. Hissediyordum. Bunu bir şekilde engellemeye çalışıyordum. Karşımdaki adam ciddi olduğumu anlayınca yüzünden gülümsemesi silindi. Utkunun hala sessiz kalması kalbimi daha da kırıyordu. 

" Sen beni duydun mu? " diye fısıldadı Utku kulağıma. Kendimi ondan hafifçe uzaklaştırdım. 

" Evet. Duyamayacağım bir yerde konuşmuyordun. " 

Gözlerimi elimdeki sepete diktim. Bugün güzel başlamıştı kabul, ama artık bugünden nefret ediyordum. Utkuyla olduğumdan beri ilk defa acaba Utku'ya bunu yapmasam nasıl olurdu diye düşünmüştüm. Sanırım sesli düşünmüşüm ki Utku beni kendine çevirip yüzümü ellerinin arasına aldı. Yüzünden ciddi olduğu anlaşılıyordu. 

" Bir daha asla bunu düşünmeyeceksin! " 

UMUDUNU KAYBETME !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin