Gözlerimi açamıyordum. Sesleri boğuk şekilde duyuyor ama kesinlikle gözlerimi açamıyordum. Bana ne olmuştu?
" Neden uyanmıyor? "
" Bünyesi çok zayıfmış. Bebeği doğurmak için çok fazla güç sarfetmiş. Aynı zamanda kanaması da olmuş ki bu uyanmamasında büyük etken Utku bey. Buna ek olarak birde omzundan vurulmuş. Şu anda yaşaması bile bir mucize. "
Gözlerimi açmayı tekrar denedim ama olmuyordu. Utku yanımdaydı, uyanmalıydım. Uyanmalı ve neler olduğunu anlamalıydım. Utkunun yanında olmalıydım.
" Benim yüzümden! Benim aptalca seçimim yüzünden. Zaman kazanmaya çalışıyordum, yapmaz sandım. Doğum yapan bir kadını vurmaz sandım. Aptalsın Utku, aptal! "
Neler olduğu aklıma geldi ve Utku'ya karşı bedenim öfke ve nefretle doldu. Gözlerimi tekrar açmak için mücadele ettiğim sırada tamamen karanlığa gömüldüm.
(...)
" Seni arayıp haber vermiştim. Neden daha erken gelmedin? "
Bilincim tekrar açıldığında duyduğum ilk sözleri bunlar olmuştu. Utku hala yanımdaydı, hemen ardından da babamın kızgın sesini duydum.
" Gelebileceğim en erken şekilde geldim. Sen haber verdikten 10 dakika sonra oradaydım. Beni nasıl suçlarsın? Ne olursa olsun kızımı seçeceğini düşünmüştüm! Nasıl metresini seçersin? Nasıl bebeğini ve karını değil de metresini seçersin? Aklım almıyor. Ya o doktor son anda insafa gelip o adamın eline vurmasaydı? Kızım ölseydi, sen şu anda burada yaşıyor olmazdın. "
" Senin gelip kızını seçeceğini düşündüm. Planıma göre ikisine de zarar gelmiyordu. Onu sen kurtarıyordun, Esin'i ben kurtarıyordum. Sen geldiğin zaman kendi kızından başkasını kurtarmayacaktın. Öyle değil mi? "
Babamın Utku'ya vurduğunu varsaydım, çünkü Utku'nun ağzından acı bir çığlık kaçmıştı. Bu halimle bile Utku'nun canı acıdığında benimde canım yandığı için kendimden nefret ettim.
" Senin aksine Utku, ben yardıma ihtiyacı olan birini gördüğümde yardım ederim. Ayrıca kızım yerine Esin'in kahramanı olduğun için seni asla affetmeyeceğim. Ben kızımı tanıyorsam kızımda affetmez. Amacın neydi bilmiyordum, ama eğer kızımın senden nefret etmesini sağlamaya çalışıyorsan muhtemelen başardın. "
Gözümden akan yaşın kulağıma kadar girdiğini hissettim ama yine gözlerimi açamadım.
(...)
" Özür dilerim. Sana çektirdiğim her acı için senden özür dilerim ama uyanmalısın. Kızımızı görmen gerekiyor. Çok küçük olduğu için henüz kuvözde. Ama çok sevimli. Uyanmalı ve onu görmelisin. Onun anne sütüne ihtiyacı var ve benimde. "
Hafifçe güldüğünü duydum. Bu durumda gülmesi garip gelmişti.
" Yani benim sütüne değil sana ihtiyacım var. Ben bir tek başına kalışı daha kaldıramam Açelya. Bir konuşmamızda bir gün sana yalvaracağımı söylemiştin. Sana yalvarıyorum Açelya, uyan ve bana yardım et. "
Ona ne kadar sinirli olsam da denedim, gerçekten denedim. Ama olmuyordu. Bebeğimi görmek, benim için çok güçlü bir istekti. Uyanmak isteyecek kadar güçlü bir istekti ama uyanamadım.
(...)
" Neden uyanmıyor baba? İki gün oldu. Arasta onu özledi. "
Burak'ın sesiyle uyanmıştım. Sanki bir düğmem var gibiydi. Birisi 'neden uyanmıyor' dediği anda algılarım açılıyordu. Ama her uyanışımda içimde Utku'ya dair bir kısmın öldüğünü hissediyordum. Uyurken kolaydı. Ama uyandığım -bilincim açıldığı- anda yaşadıklarım aklıma geliyordu ya da çevremdeki insanlar yaşadıklarım hakkında konuşuyordu. Yani Utku'nun bana yaptığı. Utku pişmandı, kabul ediyordum. Ama Utku'nun pişman olması içimdeki ateşi dindirmiyordu. Acım katlanarak artıyordu. Uyanmak istemiyordum. Bazen sırf intikam almak için uyanmamayı diliyordum. Utku tekrar yalnız kalsın diye. Ama bebeğimi annesiz bırakma fikri berbattı. Hiçbir çocuk bir intikam uğruna annesiz kalmayı hak etmezdi.
" Aras beni özlemedi mi? " diye sordu Utku. Sesini dalga geçer gibi tutmayı denemiş ama sesi son kelimesinde titremişti.
" Hayır baba. Aras o geldiğinden beri seni pek aramıyor. Ama Rüzgar amcamın telefonunda resmini gördüğünde bile ağlamaya başlıyor. "
Bu bile uyanmam için yeterli bir sebepti ama sanırım vücudum sebepleri dikkate almıyordu.
(...)
" Sana sadık kalma sözü versem uyanır mısın? "
'Aslında senden beklediğim buydu! ' diye bağırmak istedim. Bu zamana kadar neden yapmadın diye haykırmak. Ama vücudum hala komutları benden almıyordu. Artık sürekli bu uyumakla uyanıklık arasındaki boşluktan sıkılmıştım. Uyanmak ve bebeğimi kollarıma almak istiyordum. Ama bunun mümkün olmadığını biliyordum. Bebeğim doğması gereken zamandan önce doğmuştu ve steril olmayan bir ortamda. Belki de hayatı tehlikedeydi? Hastanede yapılması gerekenler orada yapılmamış olabilirdi. Hiçbir şey için olmasa bile bunun için Utkuyu affetmeyebilirdim.
" Sen ne istersen o olacak. Ama artık uyan. Çocuklarımız seni özledi. "
Bu sözleri başka zaman duymuş olsam mutluluktan havalara uçabilirdim ama şu anda etki etmiyordu. Tamam ediyordu, ancak eskisi kadar etmiyordu. Dediğim gibi parça parça ölüyordum. Bununla nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum.
" Onlar senin çocukların Utku. "
Esin'in sesini duyduğum anda nefret duygusu damarlarımda akan kandan daha hızlı bir şekilde vücuduma yayıldı. Sadece Esin'e karşı değil, Utku'ya karşı da nefret üretiyordu bedenim.
" Ne diyorsun Esin? Alakan olmayan konulara burnunu sokma. "
" Orada beni seçtin. Çocuklarına anne olmasını istediğin kadın benim. İkisine de ben bakarım. " Bir süre duraksadıktan sonra unutmuş gibi ekledi. " Ah, pardon hayatım. Üçünede.
Ve o anda bedenim komutlarımı dinledi ve gözlerimi açtım.
Bölümün fazlasıyla kısa olduğunu farkındayım ancak merakta bırakmak istemedim. Yazabildiğim anda diğer bölümü de yazıp yükleyeceğim. Bölümün bu kadar geç bir saatte gelmesinin sebebiyse Pearl Harbor adlı filmi izlemem. Eğer izlemediyseniz tavsiye ederim. Diğer bölümde görüşmek üzere.