" Şimdi daha iyi misin? "
" Hayır, bebeğim yanımda olmadan da iyi olmam mümkün olmayacak. " Bunu her söylediğimde canı yanıyordu. Biliyordum ama bilmeme rağmen devam ediyordum. Gözlerinde parlayan acıyı görünce yutkundum. Onun acı çekmesi bana da acı veriyordu. Ama neden böyle davrandığımı ve kendime neden engel olamadığımı bilmiyordum.
" Bebeğimiz en kısa zamanda kucağımızda olacak. "
" Tabi sen benim yerime sevgilinin kucağında olmasını tercih ederdin. "
" Saçmalıyorsun, " derken sesi artık sinirlenmeye başladığını gösteriyordu. Ama içimde öyle bir acı oluşmuştu ki kendime engel olamıyordum. Üzerinde kısa kollu olmasından dolayı gözüken dövmesine gözlerimi diktim.
" Bileğindeki dövme haklılığımı ispatlar nitelikte. "
Gözleri bileğine kaydıktan sonra tekrar gözlerimi buldu. İçindeki salt öfke gözlerimi kaçırmama sebep oldu. Çenemi tutup kendine çevirdiğinde gözlerine tekrar bakmak zorunda kaldım. Gözlerinin sinirden koyulaşmış rengi yakından daha güzel gözüküyordu.
" Buradan gitmek mi istiyorsun?" diye sordu. Cevap vermeden önce boğazımdaki yumruyu göndermek için yutkundum.
" Evet. "
" Güzel, sen istemeye devam et. Ama zorla da olsa burada kalacaksın. "
Ve cevap vermemi bile beklemeden odadan çıktı.
(...)
Yağmurun sesini duyunca kendimi balkona attım. Yağmur yağarken gökyüzüne bakmak ve ıslak toprak kokusunu içime çekmek çok hoşuma gidiyordu. En azından kafam dağılıyordu. Kızımın yanından geleli henüz yarım saat olmuştu ve özlemiştim. Onun orada olmasından nefret ediyordum. Bazen keşke bebeğim oradan çıkmadan uyanmasaydım diyordum. Belki o zaman her şey daha kolay olurdu.
Yağmur damlalarından biri elmacık kemiğime isabet edince gözlerimi kapadım. Yağmuru hissetmek bu oluyordu sanırım. Gözlerimi açtığımda etrafta koşan insanları görüp gözlerimi devirdim. Ben yağmur yağıyor diye dışarı çıkmıştım, millet yağmurdan kaçıyordu!
Üşümeye başlayınca kollarımı kendime sardım. Arkamdan biri sarılınca irkildim. Burnuma çalınan Utkunun kokusu birkaç saniye huzuru hissetmemi sağladı.
" Ben geldim, " dedi hemen sonra. Elleri ellerime değince " Üşümüşsün," deyip daha sıkı sarıldı. Aklıma o kadına da bunları yapmış olabileceği düşüncesi gelince gerildim.
" Lütfen artık daha fazla düşünüp sana da bana da eziyet etme. "
Geriye çekilmeye çalıştığımda izin vermedi. Kolları arasında kendimi ona doğru döndürdüğümde gülümsedi.
" Böylesi daha iyi. "
Canını yakmak için ayaklarının üzerine çıktığımda kafasını daha fazla eğip dudaklarını dudaklarıma sürttü. Kollarını gevşetmesini fırsat bilip geriye çekildim. Omzuna çarparak yanından geçtim ve koltuğa oturdum. Hemen peşimden gelip yanıma oturunca " Rahat bırak beni, " dedim. Beni takmayıp kafasını dizime koydu. Dişlerimi birbirine bastırdım. Ben ondan vazgeçmeye çalışıyor, nefretimi sabit tutmak için kendimi zorluyordum. O ise buna imkan vermiyordu.
" Sana yakın olmak hoşuma gidiyor. "
Gözlerimi kapadığı gözlerine çevirdim. Benimde onun yakınında olmak hoşuma gidiyordu.
" Neden? " diye sordum. Parmaklarım saçlarına dokunmamak için kendimi zorladığımdan karıncalanıyordu. Kapadığı gözlerini açarak ona bakan gözlerimi yakaladı. Gözlerimi kaçırdım. Cevap vermek için dudaklarını araladığı sırada kapı açıldı ve Rüzgar içeri girdi.
" Ne oldu? " diye soran Utku'ya sırıttı. Utku gibi o da normal sayılmazdı.
" Hiç," dedi i harfini uzatarak. Bu hali aslında olayın söylediği gibi hiç olmadığını kanıtlar nitelikteydi. Sonra da " Senin ben gelince rahat konuşamayacağını bildiğimden sizi rahat bırakmamaya karar verdim. " diye ekledi. Gülmekle gülmemek arasında gidip geldikten sonra gülmeyi tercih ettim. Gözleri anında bana kaydığında Utkudan gözlerimi kaçırıp gülmeyi kestim. Umutlanmayacaktım. Utku'ya karşı tüm umutları toprağın altına gömecektim.
" Yine düşünmeye başladın, bu huyundan nefret ediyorum. " Cevap vermeme fırsat kalmadan Rüzgar atlayıp " Niye oğlum düşünmek iyidir. Düşünsün kız," dedi. Utku sabır dilenircesine gözlerini havaya dikip baktıktan sonra gayet sakin biçimde Rüzgara baktı. Sonra da işaret parmağıyla kapıyı gösterip " Rüzgarcım bak ordaki kapı var ya, " dediğinde Rüzgar omuzlarını silkti.
"Orada uzun zamandır kapı var. "
Utku sinirle " Hah, şimdi kalk o bildiğin kapıdan siktir git. " diye bağırdı. Rüzgar durumdan etkilenmediğini koltuğa yayılarak gösterdiğinde kafasını dizlerimden kaldırıp doğruldu.
" Aramızı düzeltmeye çalışıyorum. Neden izin vermiyorsun?" dedi ellerini saçlarının arasından geçirerek. Soru bana değil Rüzgara sorulmuştu ama asıl hedef bendim, biliyordum. İsyanı hem bana hem de az da olsa arkadaşınaydı. Benim aylarca katlandığım şeye şu kısacık zaman diliminde katlanamıyordu.
" Bir ders al istiyorum, kızın neler çektiğini anla istiyorum. Sana kıza acı çektirme diye direttiğim zamanlarda senin ısrarla sevgilinin yanına gitmenin cezasını bu şekilde çektireceğim. Arkadaşımsın ama o da arkadaşım. Bedelini ödemeden mutlu olmana izin vermeyeceğim. " Rüzgar'ın söyledikleri ile geçirdiğim şaşkınlığı atlatamadan Utku ayağa kalktı ve Rüzgarı da ayağa kaldırdı.
" Sebebi o değil mi? Sebebi o kızla geçirdiğin süre de sana ve ona söylediğim kelimeler. Daha kaç defa özür dilemem gerekiyor. "
Rüzgar başını iki yana salladı. Ama itiraz etmiyordu, daha çok Utku'nun bunu söylemesine şaşırmış gibiydi. Derinden yara almış gibi davranıyordu.
" Benim böyle biri olduğuma mı inanıyorsun? Ben senin asla mutsuz olmana izin vermedim. Şu anda böyle davranmamın sebebi mutluluğa ne kadar zor kavuşursan ona o kadar çok değer vermendi. Ayrıca başka bir konuya değinmek istiyorum. Evet sen bu konudan nefret ediyosun ama ilk defa bu konuyu kendi isteğimle açıyorum. Sen benim sevdiğim kızla ayrılmama sebep oldun ama ben asla senin sevgilinle arana girmedim. Bana bu muameleyi yaptığına inanamıyorum!" dedikten sonra Utku'ya bakmadan yanından geçti. Giderken Utku'nun itirazlarını ve özürlerini dikkate almıyor, umrunda değilmiş gibi davranıyordu. Rüzgar kapıdan çıktıktan Utku çökmüş bir şekilde yanıma geldi.
" Sadece," dedi sesi titreyerek. " Bana sarılıp herşeyin düzeleceğini söyler misin? Çünkü çok yoruldum ve buna inanılmaz ihtiyacım var. " Aslında hayır demek aklımdan geçti ama gözlerine baktığım anda beynim hayır kelimesini sözlükten çıkarmıştı. Kollarımı iki yana açıp arasına girmesini bekledim. Ve sonra da istediği kelimeleri söyledim.
(...)Aynanın karşısında artık şiş olmayan karnıma bakıp hüzünlendiğim bir sırada içeri Burak girdi. Kucağında Aras'ın olduğunu görünce hızlı adımlarla yanına gidip Aras'ı kucağıma aldım. Burak rahatladığını belli eder biçimde nefesini dışarı verince güldüm.
" Ne o? Kardeşini taşımak zor mu geldi? "
Başını iki yana salladı. Bir şey söylemek için ağzını açtı. Sonra vazgeçerek kapadı ve burnunu kırıştırdı. Sonra da söylemeye karar verdi ve " Sadece bazen babama öyle kötü davranıyorsun ki bizi de sevmediğini düşünüyorum. Bu yüzden Aras'ı kucağına almayacağını düşündüm. " Aynı anda bir suçluluk duygusu omuzlarıma bindi. Onlara böyle hissettirdiğim için kendimden nefret ettim. Küçücük çocuğa kendini kötü hissettirmiştim.
" Olur mu öyle şey? Siz babanız kabul etse de etmese de benimde çocuklarımsınız. Babanız benden nefrette etse size bakmak, sizinle ilgilenmek için buraya gelirim, " dediğim anda gülümsemesi içimi ısıttı. Aslında ona bugün babasından boşanmaya karar verdiğimi söyleyecektim ama bu kararımı askıya almıştım şu anda. Babasından elbette boşanacaktım ama şu anda bu mümkün gözükmüyordu.
" Babamın senden nefret etmesi mümkün değil. Herkese seni-" dediği anda arkamızdan gelen öksürük sesi yalnız olmadığımızı belli eder şekildeydi. Burak dudaklarını birbirine bastırdı ve fermuar çekiyormuş gibi yaptı. Kaşlarımı kaldırarak arkaya döndüğümde Utku kendini beğenmiş bakışlarla bana bakıyordu.
" Çocuklarımdan benim hakkımda bilgi mi sızdırmaya çalışıyorsun? " Uflayarak yanından geçmek istediğim sırada önüme geçerek beni durdurdu. Gözleri ile Aras'ı gösterip kollarını açtığında kaşlarımı çattım. Şimdi de çocuklarla vakit geçirmemi mi engelleyecekti? Bu düşüncenin iğrençliğiyle Aras'ı kendime daha çok bastırdığımda düşüncemi anlamış gibi " Merak etme, onlarla ilgilenmeni istiyorum zaten. Sadece şu anda biraz oğlumla vakit geçirmek istedim, " diyince oğlunu ona verdim. Ama ona verirken içimin cız etmesini engellememişti sözleri. Aras'ı kollarına alıp göğsüne yaslayınca içimi çektim. Benim bebeğimi daha bir kez bile kucağa alınmamıştı ve bunun sorumlusu da-
" Şu düşüncelerine son vermeyi o kadar istiyorum ki! O düşüncelerin her seferinde bizim daha da kötüye gitmemize sebep oluyor. " Olayların kötüye gitmesini benim düşüncelerime bağlamasına o kadar kızdım ki açtım ağzımı yumdum gözümü.
" Olayları bu hale getiren benim düşüncelerim değil senin kararların. Sana dair umutlarımı yok eden şey benim düşüncelerim değildi sonuçta. Senin zor durumda verdiğin kararlar bizi bu hale getirdi. Hadi beni siktir et! Sen kendi bebeğine karşı o kadını tercih ettin. Ben daha sana dair nasıl umut besleyebilirim ki? "
" Ben orda her ikinizi de kurtarmak istedim. Babanın geleceğini biliyordum. Seni onun kurtaracağını düşündüm. Babanın sevgilimi kurtarmayacağını-" dediği anda yanlış bir kelime söylediğini anladı. Sevgilim kelimesini o rahat kullanıyordu ama o her ondan bahsettiğinde canım yanıyordu. Kalbimi bir el kavrayıp sıkıyor, ciğerlerime balyoz iniyordu.
" Bebeğim gelince bu evden gideceğim, sende sevgilini bu eve yerleştirirsin. "
" Neden cümleleri hep istediğin yere çekiyorsun? Artık sevgilim olmadığını biliyorsun!"
" Hah! Ben mi cümleleri istediğim yere çekiyorum? " diye bağırdım. Sinirlerim bozuldukça ses tonum yükseliyordu. Herşeyi benim suçummuş gibi göstermesi canımı sıkıyordu.
" Durun lütfen! Baba-"
Ama ne ben ne de Utku Burağı duyacak gibiydik.
" Evet. Kaç gündür sana yaranmaya çalışıyorum burda. Ama ne yaparsam yapayım mümkün olmuyor. O olaydan beri hiçbir şey eskisi gibi değil. Lanet olsun ya! Sen beni bile sevmiyorsun o kazadan beri. " İrkildim. Sevmiyor değildim, sevgimi geri plana atıp can yakmaya odaklanmıştım o kadar. Resmen kendime işkence ederek canını yakıyordum. Ama o anda ona seviyorum diyemedim. Sevmiyorum da diyemedim. Sadece susarak tepki verdim bu sözlerine. İşte o zaman onun canı her zamankinden daha fazla yandı.Merhaba. Uzuuun bir aradan sonra tekrar dönmüş bulunmaktayım. Ve hikayenin bir kısmında ikinci hikayenin bir kopyasını verdim. Anlayan anlamıştır elbettee 😏😏 ve birde bölüm müziğine aşığım.