BÖLÜM 5

152 4 7
                                    

Savaş'ın aniden sayıklamaya başlamasıyla hafiften kapanan gözlerimi açtım.
"An-ann-anneeee!"
Tuhaftırki sayıklarken sesi kısık çıkmıyordu.
Dinlemeye devam ettim.
"O o da bur-burda anne! Gi-Gizemde .... burda."
İç çekip göğsüne koyduğum elimi çektim göğsünden. Tamam savaşacaktım. Onu seviyordum, hiçbir erkeğin peşinden koşmayan ben, 3 yıldır onun peşinden koşmuştum ama bu her seferinde olursa ne olacaktı? Savaş her gece uyuduğumuzda O'nun ismini mi sayıklayacaktı? Bunun olmasını kim ister ki? Bence ben Savaşı bir psikiyatristin yanına goturmeliyim! Tabi ya. Bu işler böyle olurdu. Psikiyatristler bunun icin var öyle değil mi? Bu işte bildiğim tek şey Savaşın Gizemi sevmiyor olmasıydı. Bu çok büyük bir avantaj. Ona karşı içinde vicdan azabı vardı. Bu vicdan da bir şekilde susturulabilir! Tam anlamıyla birbirimizin olmamıza çok az bir zamanın kaldığını hissediyorum. Savaşın dediklerini dinlemiyor,sadece plan yapıyordum. Yerimden hızla kalkıp koşar adımlarla kapıdan çıktım.
"Bora! Boraaaaa!" Diye tüm bara sesimi duyurduğumda birkaç kişinin bakışlarını üzerimde hissettim. Öğle saatleri olduğundandır sanırım müziğin sesi çok kısıktı. Gözlerim Borayi bulamayınca beni Savaşın odasına goturen adamın yanına gittim.
"Bora lazım bana!" Dedim aceleyle. O kadar panik bir şekilde söylemiştim ki güzelim duygum adama da gecivermisti birden.
"Noluyor? İsterseniz önce bi sakin olun?"
Kafami sağa sola çevirip hızla lavaboya koştum. İşin inandırıcılığı için biraz üzülmüş gibi durmak gerekirdi. Hiç dusunmeden ellerimle gözlerimi ovusturdum. Makyajim bozulsun diye bu gerekliydi. Ki elimi kaldirdigimda gerçekten çok kötü bir sıfatla karşı karşıya kalmıştım. Gözlerimi kızartmak için iyice ovusturdum. Sonunda hazir olduğumda dudaklarımı da ovuşturdum. Ağlayınca dudaklar da kızarır! Lavabodan çıkıp tekrar girdim bar kısmına.
"Bora!" dedim onu bulmamın sevincini yansıtmamaya çalışarak. Omzunun üstünden bana baktığında işin inandırıcılığı iyice artsın diye koşarak yanına oturup ona sarıldım. Üzgün olunca bir omuz arardi düşüncesi onu da buna inandırsın diye. O bana sarılmamış öylece bana bakıyordu. Başımı göğsünden kaldırdım.
"Savaş bana saldırdı!"
Küllüğe koyduğu sigarasını elime aldım. Bir Fırt cektiğimde boğuldum sandım. Öksürmeye başladığımda gözlerimde yaşarmısti. Evet bu güzeldi. Ki Bora bana hayretler içinde bakıyordu.
"Önce ruyasinda annesini sayıkladı. Sonra bana saldırdı. Eminim uyku halinde degildi. Uyanık haldeydi. Bora ona yardim etmek istiyorsak onu bir psikiyatriste goturmeliyiz."
İç çektim.
"Sen yanına gittiğinde Elif orada değil miydi ya? Hay sıçayım böyle işe."
"Çıkıyordu."
"Seni Elif mi sandı Ece?"
Gözlerinin içine baktım. Koyu kahverengi gözleri öfkeyle bakıyordu. Derinlerine odaklanmıştım. İlk defa bu gözleri böylesine incelemiştim. Gözlerini kısınca benden cevap beklediği aklıma geldi.
"Ha-hayir"
İstemsizce kekelemistim. Küfürler saydırarak kahverengi gözlerini gözlerimden çekti. Oturduğu yerden de hızla kalktığında gittiği yere baktım. Çıkışa doğru gitti ve orda dikilen iri yarı adamlara bir şey söyleyip gözlerini üstümde sabitledi sonra arkasına bile bakmadan çekti gitti. Bu çocuğun bu huyundan nefret ediyordum. Ne yapacağını hiçbir zaman anlatmıyordu bana. 10 dakika daha oturduktan sonra kalktım ve çıktım umarım yaptığım şey işe yarardı ve Savaş'ı bu durumdan kurtarabilirdim...

ÖNYARGI 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin