Bölüm 11

104 6 0
                                    

Günler geçmişti. Yani ben buraya geleli resmen 10 gün oluyordu. Ama ciddi anlamda tık yoktu bi daha Waste'ye gitmemiştim. Çünkü şöyle mantıklı düşününce Bora ve Savaş o gün özgüvenimi çok kırmışlardı. Doğal olarak tabi ama..
Ama Esin de yapacak bunu diye korkuma, gidememiştim.
Yasemin teyze sağolsun benimle aşırı derecede ilgilenip geldiğimin üçüncü günü bana hat ve telefon almıştı hatta bununla da kalmayıp yeni numaramı direkt anneme vermişti. Sayesinde her dakika annem beni kontrol ediyordu, tabi şaşırtıcı ama Denizde. Evde olmadığı zamanlarda canı sıkıldıkça beni arıyordu. Yaz okuluna kaldığı için gün boyu evde olmuyor diyebilirim. Ders oluversin 3 saat sürüyordu ama kendisi akşamlara kadar arkadaşlarıyla takılıyordu. Bide marifetmiş gibi bana bunları anlatıyordu. Yasemin teyzenin kocasını zaten hiç görmüyordum. Bazen evde kaldığına bile şüpheleniyorum. Telefonum elimde titrediğinde bakışlarımı sabitlediğim duvardan gözlerimi çektim. Yabancı bi numaraydı. Hayret annem değil..
Açıp açmamak konusunda kararsızken ısrarla çaldığı için açmak zorunda kaldım.
"Efendim?" diye yumuşak bir sesle açtım telefonu.
"Gizem ben Deniz."
"Ne oldu Deniz?"
"Benim şarjım da paramda bitti de sen annemden bir şekilde para alıp yanıma gelir misin ? Kaldım burada kıpırdayamıyorum."
Göremeyeceğini bile bile gözlerimi devirdim. Deniz tam şımarık zengin çocuğuydu. Ayrıca numaramı mı ezberlemişti? Psikopat.
"Anneni arasaydın ya Deniz!"
"Annem göndermez bana para. Klasik anne iste 'daha yeni verdim' diyecek"
"Ben nasıl alayım o zaman ? Zaten misafirim burada. Bide 'Deniz mekanda kalmış hesabı ödeyememiş' mi diyeyim?"
"Kızım 'para bana lazım' diyiver. Annem seni kırmaz bunu çok iyi biliyorsun."
"Sacmalama. Git başka arkadaşların getirsin o zaman."
"Hadi Gizem ya!"
Ani bir hareketle telefonu suratına kapatıverdim. Tabi arkasından onlarca mesaj atınca dayanamayıp Yasemin teyzenin yanına indim.
İner inmez de hemen oğlunu annesine ispiyonladım.
"Yasemin teyze, Deniz mekanda kalmış hesabı ödücek parası da yokmuş"
Yasemin teyzenin ben gelince gülen yüzü her bir kelimem de yavaş yavaş düşmüştü.
"Ben ona daha yeni verdim para."
"Bence siz bu çocuğa kredi kartı alın ya."
"Biz ona kredi kartı verdik, bir ayda 3ailenin 2 aylık ev geçindireceği parayı orada burada harcadı!"
Gülümsememi saklamak için dudaklarımı birbirine bastırdım. Annesi bildiğin Denizin dedikodusunu yapıyordu. Hem de sanki ben kapı komşusuymuşum gibi.
"Neyse ben para gönderirim ona" dedi. Denizin "Anneme para bana lazım de" deyişi aklıma geldi. Annesinin bilmesi bence daha iyiydi. Ama Deniz üzülsün istemiyordum. Yasemin teyze nasıl öz teyzem gibiyse Denizde öyle kuzenim, öyle kardeşim gibi geliyordu.
"Ya Yasemin teyze! Deniz senin, onun parasının bittiğini bilmeni istemiyor." dedim hafiften mahcup olarak. O ise gülümsedi.
"Tamam ben haberim yokmuş gibi davranırım."
Biraz durdu.
"İstersen sen götür istersen Veysel götürsün?" diye bir teklifte bulundu.
Canım dışarı çıkmak istemiyordu. Ama parayı ben gotursem çok da iyi olacaktı.
"Ben götürürüm." dedim gülümseyip. Sonra ekledim.
"Hemen hazırlanıp çıkarım."
Gülümseyip kafasını salladı. Benim bildiğim Yasemin teyzeler hep çok zengindi. Para konusunu bu kadar sıkıntı yapmayacağını biliyordum. Ama her anne, çocuğu biraz tutumlu olsun isterdi sanırım.
Odaya yavaş yavaş çıktıktan sonra üstüme bir şeyler geçirip aşağıya indim. Artık her şey ustume oluyordu ve hoş duruyordu. Yüzüme ise makyaj yapmaya gerek bile duymuyordum. Zayıflayınca yüz hatlarım ortaya çıkmıştı ve yüzüm oturdukca guzelleşmişti.
Nasıl zayıfladığım konusuna gelirsek te tüp mide ameliyatı olduktan sonra doktorun dediklerine harfi harfine uyarak 2 yıla, 60 kilo verme işini bölmüştüm.
Kilo konusunu da ne zaman düşünsem aklıma Savaş geliyordu. Beni her halimle kabul eden..
İster istemez üzülüyordum da..
Düşüncelerimden sıyrılıp telefonumu elime alarak Denize mesaj attım.
"Konum at da geleyim."
Saniyesine cevap geldi.
"Aslansın be!"
Ardından hemen konumu attı.
Yasemin teyzenin yanına inip inmemek konusunda kararsız kaldım. Sonuçta benim param vardı. Deniz, ne kadar Yasemin teyzenin oğlu olsa da benim de kardeşimdi. Ayrıca günlerdir onlara yük oluyormuşum gibi hissediyordum.
Ama Yasemin teyzenin söyledikleri biraz korkutmuştu da. 2 aylık 3 ailenin gecimi falan deyince..
Denizden öyle bir beklentim vardı aslında. Dünyanın en keyfine düşkün çocuğuydu. Orada burada çar çur etmeye bayılırdı parasını.
10 gün içerisinde iki kez aksam dışarı çıkmıştık ve o zaman gittiği yerlere yaptığı gereksiz harcamalara şaşırıp kalmıştım.
Düşüncelerim bittiğinde kendimi Veysel abinin yanında bulmuştum. Çünkü son anda Yasemin teyzeden para almaktan vazgeçtim.
Arabaya biner binmez Veysel abiye yolu anlattım ve gitmeye başladık. Araba durduğunda inmeye tenezzül etmeden Denize mesaj attım.
"Kapıdayım."
15 saniye sonra mesaj attığım o yabancı numara aradı.
"Ya kızım gir işte. Nasıl çıkayım? Adama ne muamelesi yaparlar biliyon mu?"
"Ay abartma Deniz!"
"Kaçtım sanarlar. Hadi güzelim ya."
Sanki aksiyon filmindeydik. Ne demek kaçtım sanarlar ya?
Uflayıp telefonu kapattım. Arabadan inip gerçek anlamıyla şık olan restauranta giriş yaptım. Belki de Alya ile gelmişti? Kim bilebilir
Etrafta çok az kişinin olması beni biraz şaşırttı. Deniz en orta masada tek başına oturuyordu. Direkt parayı masaya koyup gitmeli miyim? Yoksa çaktırmadan mı vermeliyim?
Diye kendi içimde biraz düşündüm bunu. Denizin yanında kimse yoktu. E beni kimden aradı bu çocuk?
Masasına oturdum ve el altından parayı vermeye hazırlandım.
"Hoşgeldin." dedi yüzünde en samimisinden bi gülme. Bir takım elbise giymese de yine de klas giyinmişti. Koyu mavi kaliteli bir kotun üstüne beyaz bir gömlek, gömleğin üstüne de siyah blazer bi ceket giymişti.
Zaten Denizin giyimini begeniyordum. Şimdi ise ayrıca şıktı. Siyah pantolon ve üstüne beyaz bir tişört onun üstüne de giydiğim siyah deri ceketimle yanında oldukça garip duruyordum. Ama daha çok bu restuaranta ait değilmişim gibi hissediyordum. Düşüncelerden bir anda sıyrılıp Denizin dibine girdim.
"Ne kadar lazım?"
Geldiğimde yeterince yoğun olan gülümsemesi simdi daha da artmıştı.
"Para lazım değil. Sen lazımsın."
Cümlesi beni ne kadar sinirlendirse de onu dinlemeye karar verdim. Belki Alyayla arasında sorun vardı ve benden yardım isteyecekti.. Ya da belki Yasemin teyzenin doğum günü yaklaşıyordu.. Ogrenmek için dinlemek lazımdı elbet..
"Noldu Deniz?" dedim yeterince sakinlestigime inandığımda.
"Ne yiyeceğiz?"
Gereksiz sorusuna göz devirip sessizce ona baktım.
"Hadi Gizem bakma öyle!" deyince ufladım.
"Aç değilim ben."
"Direkt konuya gir diyorsun yani?" diye bir soru sordu. Kafamı salladım.
"Bence artık konusmamız gerekiyordu Gizem. Bir şeyler netleşmeli. Birbirimize karsı duygularımız varsa bunu uzatmanın alemi yok. Yaşamalıyız iste. Her gün seni düşünüyorum. Sende benim için endiseleniyorsun mesela. E ailelerimiz de yakın. Daha önce kimseye karsı boyle hissetmemiştim. Ve bu kadar ciddi bakmamıştım. Senin yanında eğleniyorum ben ya. Kim olduğumu hatırlıyorum." cümlesi bittiğinde gözlerim fal tası gibi açılmıstı.
O esprilerin ya da o yemek yeme yarışmalarımızın , evde bilgisayar oynayışlarımızın, Yasemin teyze endişeleniyor diye benimde ensişelenmemin altından bunları çıkarmıştı. Gerçekten inanamıyordum. Ben ona kuzen, kardeş gözüyle bakarken onun boyle yapması...
"Deniz" dedim,
"Ben seni o niyetle sevmiyorum. Tamam seni seviyorum ama kardeşim gibi, benim bi kardeşim yok biliyorsun, sanki onun yerine sen varmışsın gibi seviyorum seni."
Yuzundeki ifadeden ne kadar bozulduğunu anlayabiliyordum.
"O zaman senden son bir şey rica edicem." dedi. Son derken? Belki bu sayede beni evden atıcaklardı. Bu benim işime gelirdi.
"Tabi" dedim sadece.
"O günkü yere gidicez."
"Wasteye mi?"
"Evet adı her neyse işte. Benim seni almaya geldiğim yer."
Her şey olurdu ama bu isteği kabul edilemezdi. Mekan Boranındı ve Savaş her dakika orda oluyordu. Zaten oraya kendim bile gitsem kendimden utanıyordum nefret ediyordum. Bide yanımda bir erkekle gidecektim ha? Bu imkansız.
"Olmaz." dedim.
"Bugün benim doğum günüm." dedi. Doğum günleri benim için önemliydi falan ama dediği şeyi yapmayacaktım.
"Başka yere gidebiliriz. Ama orası asla." dedim.
"Gizem" dedi. Duygu sömürüsü mu bilmiyordum ama bu hali kötüydü. Bana yardım et der gibi bakıyordu.
"En mutlu olmam gereken günde en sevdiğim insana ihtiyacım var. Bunu çok görme bana."
"Ya Deniz yanında olurum tamam ama neden Waste? Başka bir yer olsun. Niye ora ya ?"
"Çünkü merak ediyorum!"
"Yahu neyi?"
"Onu iste, sevdiğin çocuğu. Ne için beni sevmediğini?"
Sevdiğin dediğinde bir iç çekmiştim.
"Sevdiğim çocuk orada değil." diye bi yalan salladım.
Ayağa kalktı.
"Ben bulurum!" dedi
Tek başına gitse bir sorun çıkaracağı o kadar belliydi ki...
"Tamam Allahın belası tamam. Gidicez" dedim. Ayaktayken tehdit eder gibi gözlerinin içine baktım.
"Lütfen bir rezillik çıkmasın."

ÖNYARGI 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin