Bölüm 7

105 4 2
                                    

Böyle bir hafızam olduğu için sevinmeli miyim üzülmeli miyim karar veremezken içeriden gelen aşırı yüksek müziğe aldırış etmeden içeriye girdim. Kapıda duran adama
"Bora!" dedim. Adam bana garip garip bakarken
"Bora Soyhanı arıyorum."
Adam kafasını sallayıp içeriye göz gezdirdi. Burası hiç ama hiç değişmemişti. Masa, köşedeki masa zaten bu masa hep onlarındı onları tanıdım tanıyalı bu böyle oldu. Şimdi ben nasıl gidecektim. Gözlerim çoktan dolmuştu bile. Ortada dans edenlere aldırmadan kimisine omuz atarak kimisini iterek gittim, su anda gelen cesaretim ikinci kez gelmezdi, gelmeyecekti eminim! Masanın önünde durduğumda gözlerimden yaşlar çoktan düşmüştü bile.
"Bora!" diye bagirdim. Yuksek sesten dolayı kimse duymaz diye düşünüyordum. Olayin genel haline bakınca yaptığım hiçte mantıklı değildi en azından karşılarına çıkmak için daha güzel bir zaman secebilirdim. Sadece Bora'ya bakiyordum ama bu Boranin yaninda O'nun olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Ona bakmaya utanıyordum gerçi Boraya bakmaya da. Bora kafasini bana çevirince çok normal bir tepki verdi.
"Buyurun?"
Ne yani beni tanıyamamıştı öyle mi?
Öyle tabii. Sen değiştin Gizem. Saçların uzadı, zayıfladın, üstüne başına bir şeyler aldin.. Evet tabi zaten böylesi daha iyi değil mi ? Boranin seni tanıyamaması..
Öyle tabi diye iç sesime hak verdim. Savaş gözlerini daha açmamisti.
"Siz aglıyorsunuz. Buyurun oturun şöyle." dedi.
Uçaktan indigim ilk andan itibaren bu şehirde yapayalnız hissetmistim kendimi , şimdi Boranin bu şefkati... Ve onu eskiden tanıyor olmam..
Birden sarıldım ona. O çok iyi bir insandi. Onunla acılarımı paylaşmıştım o da benimle paylaşmıştı tabii. Ben boyle insanlari kaybetmiştim iste.. Ah nasil pişman olduğumu bilseler!
Bu duyguyu 2 yıl boyunca her Allahın günü yasamistim zaten ama karşılarında kanlı canlı bu duyguyu yasamak, onlari tekrar görmek beni çileden cikarmisti artik ağlamamı durduramıyordum.
~~~
Ağlamam hafiflediğinde Savaşa dönebilmiştim. Aman tanrım! Bu gerçekten O' mu? Yıllar onu nasılda değiştirmiş , bensiz büyümüş, sakallarını bensiz uzatmış... Bunun tek sorumlusu da benim!
"Bora ben seni bi yerlerden tanıyorum, iyi niyetini insanlığını da biliyorum. Biraz önce kotu bir olay yaşadım, iki adam bana laf attı çok korktum bende yanınıza gelmek istedim. Sana ve yani daha doğrusu size güveniyorum."
Yanlarında durduğum neredeyse 5 dakika boyunca Savaş bir kere bile gözlerine açmamışken, son kelimemde gözlerini birden açmıştı .
"Gizem!" diye bana bakıp bağırdı.
Yanıma gelip, karşımda duran servis masasına oturdu yüzüme dokunduğunda gözyaşlarım eline düşüyordu. Dudaklarımı baş parmağıyla okşadı. Sonra avuç içini yanağıma yerleştirip nazikçe oksadi. Saçlarımı da okşadı. Bora sürekli sesleniyordu. İkimizde aldırmıyorduk. Yüzümü ezberlemek ister gibi inceliyordu, eliyle de iyice aklına kazımak ister gibi dokunuyordu. Ben de yere bakıyordum, ona bakmaya o kadar utanıyordum ki.. Bora en son "SAVAŞ!" diye bağirip müzikten bile daha yuksek bir ses çıkardığında , herkes ona baktı. Savaş aldırmıyordu hâlâ.
Bora ona bakanlara önlerine dönmesi için bir şeyler söyledi Savaşı ise masadan kaldırıp ona bagirdi.
"O Gizem değil Savaş!"
Savaş sadece kafasını hayır anlamında salladı.
Benim gerçekten o oldugumu ogrense benden nefret edecekti hem de ömrü boyunca.. Beni boyle bilmesi daha akıllıca geliyordu.
"Adım Gizem değil!" dedim Savaşa bakıp. Yüzündeki ifade öyle tarifsiz öyle kötüydü ki bu acıyı ona Çektirdiğim için kendimden nefret ettim.
"Sadece sizden yardım istedim. Neyse rahatsız ettim size iyi geceler." deyip arkamı döndüğümde bileğiminden çekildim. Bileğimi tutan el ise Boraya aitti.

"Bize bir dakika izin ver. Korkma da, hemen geleceğiz." deyip Savaş'a dışarıyı işaret etti. Savaş ise ona göz devirip arkasından yürümeye başladı. Kapının önüne çıkmışlardı biliyorum. 20 saniye sonra bende onlara görünmeyecek bir şekilde kapıya doğru gittim. Önümde duran adam sayesinde görünmüyordum ama sesi çokta net duyamıyordum.

"Savaş! Kız zaten korkmuş, böyle yaparak onu daha da korkutuyorsun. Yapma." demişti Bora. Savaşın bu durumu onu olgunlaştırmıştı sanırım. Bora çok aklı başında, yardımsever ve iyi biri olup çıkmıştı. Sesleri kesilince hızlı adımlarla beni bıraktıkları masaya gittim ve ayakta onları beklemeye başladım. Hemen geldiklerinde Savaş benimle hiç konuşmadan hatta bana hiç bakmadan her zaman oturduğu yere oturmuştu. Bora yanımda durdu.

"Serhat'a söyleyeceğim, seni evine bıraksın. Uyar mı?" dedi.

"Şey.. Ben evi bilmiyorum ya Bora ben uzun süredir yurt dışındaydım da bugün geldim kısa süreliğine teyzemlerde kalıyorum ve orayı da bilmiyorum."

"Telefon açsan?"

"Evden telefonumu almadan çıktım."

Borayı çaresiz bıraktığımın farkındaydım ama elimden bir şey gelmiyordu.

"Numarasını biliyorsan?" deyip masadan telefonunu bana uzattı.
Kaşlarımı kaldırıp kafamı hayır anlamında salladım. Gülümsedi.
"Ee benden ne yapmamı bekliyorsun?"
Biraz durdum. O sırada Savaş'a baktım. Gözlerini bana dikip inceliyordu. Savaşı boyle görmek zaten canımı yakıyordu. Boranında sorduğu sorunun cevabını bilmediğimden gözlerim yine dolmuştu. Buraya gelmek beni güçlendirecek zannederken şu an çok aciz ve güçsüzleşiyordum.. Savaş, Boraya;

"Odamda kalabilir." dedi. Gözlerimi büyüterek Boraya baktım. Eli ayağına dolandı.

"Savaşın burda bir odası var da onu kast ediyor. Yanlış anlama."

Ne kadar da hassas davranıyordu. Bunun ölen ablası ile ilgili olduğunu düşünüyordum hatta emindim. Son çare bu gibi olunca gözlerimi uzun süreli yumdum.

"Götüreyim ben seni." dedi Bora. Savaş'a baktım

"Ben çok teşekkür ederim. Odanızı paylaştığınız için."

Ne kadarda garipti değil mi? Savaş benim 2 yıl önce deli gibi aşık olduğum ve nasıl oldu anlayamadığım ama onunda bana aşık olduğu çocuktu. Şimdi ise onunla yabancı gibi konuşmak..

Gözlerimin en derinine baktı. Bir şey söylemedi. Bora ise lavaboya gidiş yolundan ilerleyince onu takip ettim. Burası ne kadarda büyüktü. Normal barları pek bilmezdim zaten ama burası diğerlerinden farklıydı onu biliyordum. Hüzünlü şarkılar çalardı genelde. Herkes dans etmezdi. Daha çok masalar vardı, ortada küçük bir boş alan vardı. Arada sırada hareketli bir parça çalarsa insanlar dans edebilsin diye. Ama asıl ilginç olan, küçük gibi gözüken barın içinden gizli odaların çıkmasıydı. 10'a yakın oda vardı neredeyse.

Bora 8 numaranın önünde durduğunda bende durdum.

"Burası.."

Cümlenin devamı varmışta kesmiş gibi durdu.

"Adını bilmiyoruz hala." deyip sırıttı. Birkaç saniye durdum, ne diyecektim ki ben şimdi??

ÖNYARGI 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin